Kılıçdaroğlu, partisinin Bartın İl Başkanlığınca Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlenen miting öncesi özel uçakla Zonguldak'ın Çaycuma ilçesine bağlı Saltukova beldesindeki Zonguldak Havaalanına geldi.
Havalanında partisinin Zonguldak milletvekilleri Mehmet Haberal, Ali İhsan Köktürk ile diğer ilgililerce karşılandı.
Buradan otomobille miting alanına geçen Kılıçdaroğlu, miting alanında çok sayıda kadının bulunduğuna dikkati çekerek, "Sizin başörtünüz üzerinden siyaset yapılıyordu. Onu elinden aldım. Bütün annelere ve kadınlara sesleniyorum. İster başı açık olsun, ister başı kapalı olsun bütün annelerin, hanımların benim başımın üzerinde yeri var" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, siyasi partilerin halka hizmet etmek için iktidar olduklarını dile getirerek, iktidarda siyasetçilerin zenginleşmesi halinde halkın fakirleşeceğini söyledi.
"O nedenle mevcut iktidarı biliyorsunuz. Buradan ses kayıtlarını izlediniz. Kimin ne mal olduğunu, kimin neler yaptığını çok iyi biliyorsunuz" diyen Kılıçdaroğlu, konuşmasını şöyle sürdürdü:
"Sizden bir isteğim var; sandığa gideceksiniz. Özellikle Adalet ve Kalkınma Parti'sine oy veren saygıdeğer yurttaşlarıma sesleniyorum; Sandığa gideceksiniz bir tek şey istiyorum. Elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullanın. Bir tek şey istiyorum. Eğer kolunda 700 milyarlık kol saatiyle bir bakan geziyorsa elinizi vicdanınıza koyun bir düşünün. Bu bakan kolunda 700 milyarlık kol saatini nasıl aldı? Oy kullanacaksınız elinizi vicdanınıza koyup düşünün. Sandığa gidecek bütün yurttaşlarıma sesleniyorum ve onların vicdanına sesleniyorum. Siyaset günlük siyaset değildir artık. Helal ile haramı ayırma siyasetidir bu siyaset. Sandığa gidip oy kullanacaksınız. Ben onların vicdanına sesleniyorum. Harama mı ortak olacaksınız helale mi ortak olacaksınız. Neye ortak olacak Bartınlı. Ben de onu istiyorum. Harama ortak olursanız size söyleyecek hiçbir şeyim yok ama asla şikayet etmeyecekseniz, asla din iman edebiyatı yapmayacaksınız. 'Yalanla, iman bir arada olmaz' diyor peygamberimiz. Onun için söylüyorum bu oylar sıradan oylar değildir. Bu seçim, sıradan bir seçim değildir."
Kılıçdaroğlu, devletin 17 Aralık'ta nasıl soyulduğuna herkesin şahit olduğunu belirterek, "O da telefon ediyor oğluna, 'oğlum' diyor 'kardeşin Sümeyye'yi gönderiyorum beraber paraları sıfırlayın diye'. Ertesi gün 18'inde saat 10.58'de telefon ediyor. 'Sıfırladın mı oğlum' diyor. 'Bir miktar kaldı babacım' diyor. 'Ne kadar kaldı', '30 milyon avro kaldı' diyor. Oy kullanacak bütün yurttaşlarım, Bartınlıların vicdanına sesleniyorum. Dünyada hangi başbakanın oğlunun evinde dağıtıldıktan sonra 30 milyon nakit para kalır. Eğer, '30 milyon avro götürdü helal olsun' diyorsan söyleyecek bir lafım yok. O zaman ona şunu söylüyorum; sen evini hırsıza teslim eder misin? Dükkanını hırsıza teslim eder misin? O zaman bir ülkeyi hırsıza teslim ediyorsun" ifadesini kullandı.
- "Güvenlik toplantısının illegal dinlenmesi"
Güvenlik toplantısının illegal dinlenmesine değinen Kılıçdaroğlu, "Dün başka kayıtlar düştü. Bir Dışişleri Bakanı ve bürokratlar konuşuyorlar, 'Suriye'ye nasıl gireriz, Suriye'den Türkiye'yi nasıl bombalarız. Bizim oradaki Süleymanşah Türbesine nasıl saldırı düzenleriz, oraya ve bizim ordumuzu oraya nasıl sokarız' şeklinde ses kayıtlarının yayımlandı" dedi.
"Bu ülkenin askeri, bir komplonun kurbanı olabilir mi, bu ülkenin askeri gereksiz yere Suriye'ye sokulabilir mi? Onun hesaplarını yapıyorlar" diyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Her yerde söyledim. Eğer sen gerçeksen.... Bakın bu işte iki önemli olay var. Bir, devletin en mahrem bilgileri açıkça birileri tarafından kontrol ediliyor, biliniyor, dinleniyor. Siz hiç böyle bir devlet gördünüz mü? Devletin en mahrem bilgilerinin satıldığı, dünyaya, bir anlamda piyasaya sürüldüğü bir devlet gördünüz mü? Allah aşkına bu devleti kim yönetiyor? Bunlar yönetmiyorlar mı? 'Devlet sırrı' dediğimiz bir kavram vardır. Devletin sırları pazara dökülmez. Devlet kendisini korur ama geldiğimiz noktada devlet diye bir kavramının kalmadığını hep beraber görüyoruz. Bu, 'casusluk işi' diyorlar. Zaten devletin sırlarını casuslar alır. Peki sen ne yapıyorsun? Sen neyin peşindesin, onlar neyin peşinde? Türkiye Cumhuriyeti devleti tarihinin hiçbir döneminde böyle bir durumla karşılaşmamıştı. İlk kez böyle bir durumla karşılaşıyoruz."
Kılıçdaroğlu, söz konusu konuşmalar sırasında "Gerekirse, Süleymanşah Türbesine saldırı düzenletiriz" dendiğini ifade ederek, şunları kaydetti:
"Diyor ki, 'dört adam göndereyim, oradan Türkiye'ye füze attırırım, öyle gireriz' diyor. Bartınlılar onun için diyorum bu seçim sıradan bir seçim değildir. Herkes sandığa giderken elini vicdanına koyacak. Biz bu seçimde bir slogan üzerinde durduk; 'Türkiye'nin birleştirici gücü' Bozulan çarkları yeniden inşa etmemiz lazım. İşsizlik burada da var mı? Hiç siz bu başçalanın işsizlikten söz ettiğini duydunuz mu? 'İstihdam yaratacağım' diye bir şey dediğini duydunuz mu?"
Türkiye'nin büyük bir ülke ve bölgesinin en güçlü ülkesi olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, Türkiye'de demokrasi için şehitler verdiklerini, özgürlükleri için çalıştıklarını kaydetti.
"İlk kez Türkiye Cumhuriyeti tarihinde bir hükümetin, bir devleti nasıl soyduğuna tanık olduk" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Evet hırsız var. Biz onları biliyoruz. Ben neden ona 'başçalan' diyorum. Şu işareti yapıyor 4 bakan, bir başçalan. Diyor ki, '17 Aralık'ta bize darbe yapıldı'. Eyvallah kim darbe yaptıysa karşı çıkalım. Ben hiç itiraz etmedim. Ama darbeyi kim yaptı? Senin bakanın koluna 700 milyarlık saati paralel devlet mi taktı? Senin bakanlarının çocuklarının yatak odalarına boy boy kasaları paralel devlet mi koydu. Haram para ile Rıza Zarraf'ın uçağıyla umreye paralel devlet mi gönderdi."
- "Ya helale ortak olacaksınız ya harama"
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, AK Parti'ye oy verenlerin 18 Nisan 2013 tarihini unutmamaları gerektiğini dile getirerek, MİT'in Başbakanın önüne 3 sayfalık rapor koyarak Rıza Zarraf'ı anlattığını belirtti.
Kılıçdaroğlu, söz konusu raporda Zarraf'ın bakanlarla ilişkisinin anlatıldığını dile getirerek, şöyle devam etti:
"18 Nisan 2013 eğer bunlar meydana çıkarsa hükümet zor durumda kalır' deniyor, Nisan, Mayıs, Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, 17 Aralık bir şey yapıyor mu? Hiçbir şey yapmıyor. Ondan sonra devletin vicdanı bunu kabul etmiyor. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti bir muz cumhuriyeti değildir. Rıza Zarraf'ın bakanları satın aldığını bu devlet biliyor. İçişleri bakanı... Rıza Zarraf telefon ediyor. 'Beni MİT takip ediyor mu, emniyet istihbarat takip ediyor mu' diyor. 'Ben araştırıp sana bilgi vereceğim' diyor, meclisteki fezlekelerde bunların tamamı var. Arıyor diyor ki, 'Araştırdım seni kimse takip etmiyor meraklanma sana bir şey olmaz, sana bir şey olursa ben senin önüne yatarım' diyor. Şimdi ben yeniden Bartınlıların vicdanına seslenmek istiyorum sandığa gideceksiniz bırakın Türkiye Cumhuriyeti tarihini, dünya tarihinde İçişleri Bakanı, bir yabancı kişinin önüne hangi gerekçeyle yatar? On seferde 10 milyon dolar rüşvet aldı bu İçişleri Bakanı, 28 seferde 52 milyon dolar rüşvet aldı Ekonomi Bakanı, 3 seferde 1,5 milyon dolar rüşvet aldı Egemen Bağış. Hani Bu Egemen Bağış varya, Allah'ın kelamıyla dalga geçip, 'Bakara, makara' diyen adam. Hani diyor ya, 'her cuma Google'dan ayet indiriyorum sallıyorum, sende salla' diyen adam. Bu varya, başbakanlık koltuğunda oturan zat, CHP'ye her türlü lafı eder. Allah'ın kelamıyla dalga geçiyor. Ona bir şey diyor mu? Sesini bile çıkartmıyor. Onun için söylüyorum sizin vicdanınıza sesleniyorum. Yarın sandığa gideceksiniz, ya helale ortak olacaksınız ya harama ortak olacaksınız."
(Sürecek)