Arınç, Bursa'da bir otelde düzenlediği basın toplantısında, AK Parti olarak mahalli seçimlerdeki ve genel seçimlerdeki trendlerinin belli olduğunu belirterek, 30 Mart'ta yapılacak seçimlerde hem birinci parti olacaklarını hem de yüksek bir oy alacaklarını söyledi.
Bütün bu olayların seçmen tercihlerini ne kadar etkilediğini ve hükümete olan bağlılığın ne ölçüde olduğunu herkesin göreceğini dile getiren Arınç, "Tabii anketlerin yayınlanması veya ifade edilmesi zannediyorum şu anda suç. Son 10 gün içinde bunlar yapılmıyor ama bildiğim kadarıyla bana ulaşan en son anket 'Allah'a hamdolsun' dedirtecek kadar yüksek bir oydur" diye konuştu.
- 3 dönem kuralı
Arınç, bir gazetecinin, 3 dönem kuralıyla ilgili yönelttiği soruya, "3 dönem kuralıyla ilgili çok şey söyledik. Seçimlere bağlı bir konu değil bu. Biz Allah'ın izniyle o gün geldiğinde Sayın Başbakanımızla partinin yöneticileri, neyse MKYK'sı toplanır, bu kuralın bu haliyle devam edip etmeyeceğine karar verir ama şu andaki kararımız Sayın Başbakanımızın da benim de 3 dönem kuralının yani 3 dönemden sonra ara verme kuralının devam etmesi yönündedir. Bu bizim yıllarca önce aldığımız bir karardır. Türkiye'nin şartları bu kararın değiştirilmesini umarım gerektirmez" yanıtını verdi.
- Meydanlardaki üsluplar
Bir gazetecinin, "Türkiye'yi çok önemli bir şekilde ilgilendiren dönemdeyiz. Mitinglerdeki söylemler ve üsluplarla ilgili neler düşünüyorsunuz?' şeklindeki sorusunu Arınç, şöyle cevapladı:
"Üslup meselesi çok önemli. 'Üslub-ı beyan ayniyle insan' derler. Ancak siyasetteki üslubu etkileyen unsurlar var. Şimdi herkes, her noktada başkası gibi olamaz. Mesela bir kısmı çok sabırlı olur, bir kısmı duymazdan gelir, bir kısmı alttan alır, bir kısmı biraz daha üst perdeden konuşur. Sayın Başbakanımıza eğer hakaret ediliyorsa, iftira atılıyorsa ve bu kendisiyle, eşi, çocuklarıyla ilgili bir konuysa o bunu kesinlikle kabul etmez. Başkası için bir şey demiyorum. Başkası lastik gibi olabilir. Böyle yaparsınız sonra tekrar eski haline gelir. Bazısı 'hiç duymadım, bana söylemiyor zaten' der. Bazısı sırtını döner. Şimdi isim verirsem ayıp olacak ama bazısı da benim gibi Başbakan gibi bunların karşısında sesini yükseltebilir, reddedebilir, kullandığı üslup sert ve kırıcı olabilir. Bu onun kusuru ne kadar sayılırsa asıl onun bu zaafını bilen insanların belden aşağı vurmasıyla ilgilidir. Bunu yapan insanların utanması gerekir. 'Hırsız', 'baş çalan', 'bilmem ne' her gün bu hakaretleri yaparsanız bir insana kendi kimliğinizi ortaya koymadan, kendi partinizin görüşlerini açıklamadan sadece hakaretle saatlerinizi geçirirseniz ve bu insan kendisinin buna müstehak olmadığını düşünürse bunun mutlaka karşılığını verecektir. Mesela dün, Allah hiç kimseyi o duruma düşürmesin çok üzüldüm. Yüzünü görmesem 'bu herhalde Başbakan değildir' diyecektim. Sesi fevkalade kötüleşmişti. Yani o haliyle bile bu son açıklanan, şu bahsettiğimiz olaydan neler söylediğini hepimiz biliyoruz. Bir devleti, bir ülkeyi yönetmek kolay bir şey değil. Bunların, elleri yağda, balda geziyor diğerleri. Hiç bir mesuliyetleri, sorumlulukları yok. Bunlar hükümet kurmadılar ki bugüne kadar, ülke yönetmediler ki ama atıp savuruyorlar. Şimdi bir ülkeyi yöneten bir insan böyle bir devlet sırrının ifşa olması karşısında elbette kızacaktır, elbette ağzına geleni söyleyecektir. Dileriz ki tahrik olmadan, insanların kişilik haklarına, özel hayatlarına saldırmadan, mutlaka bir siyasi söylem oluşturulsun. Bize düşen neyse bu konuda yapalım ama muhataplarımız da bu konuda bir çaba göstersinler."
- Facebook'a erişimin engelleneceği iddiası
Arınç, "Önce twitter, ardından da youtube'a erişim engeli sağlandı. Ardından faceboook'un kapatılması için de bazı girişimlere başlanıldığı iddia edildi. Bu konuda facebook'un kapatılması gündemde mi?" sorusu üzerine de şunları söyledi:
"Hayır şu anda gündemde değil bildiğim kadarıyla ama dinleme konusu dünyanın sorunu. Merkel de dinlendi. ABD Dışişleri Bakanlığı da dinlendi, Sarkozy de dinlendi. Bunların bazılarının belgeleri yayınlandı. Bunlarla ne kadar mücadele ediliyorsa bizim de o şekilde mücadele etmemiz lazım. Sonra unutmayın, youtube da olsa, facebook da olsa twitter da olsa yargı kararlarına uymak zorundadır. Twitter, Amerikan yargısına uyuyor, İngiliz yargısına uyuyor, Fransız yargısına uyuyor ama Türkiye'den gönderilen, Türkiye yargı kararlarına uymuyorsa kabahat bizde değil ondadır. Nitekim 4-5 mahkeme kararından bir tanesini uyguladılar, diğerlerini hala uygulamamakta direniyorlar. 600 tane şikayetten 4 tanesinin eğer yargı kararı varsa 4'ünü uygulayacaksın arkadaş. Evli barklı hanımefendi bir kadın adına bir hesap açılacak, o hesaptan pornografik yayın yapılacak, kadıncağızın yuvası bozulacak, çocuklarının yüzüne bakılamaz hale gelinecek, mahkemeye gidecek, mahkeme bunu haklı görecek ama twitter bunu uygulamayacak, bizim ana muhalefet partisi lideri de 'varsın canım o kadının yuvası bozulursa da bozulsun çocukları da rezil olursa da olsun ama twitter kapanmasın' diyecek. Vallahi böyle bir şey yok. Yok. Bizde insan onuru önemli, insan şerefi önemli, insan haysiyeti önemli. Başkası ne kadar buna sahip bilmem ama biz insanımızın onuruna, şerefine, haysiyetine her zaman sahip çıkacağız, twitter ne derse desin, youtube ne derse desin. Benim mahkeme kararımı uygulayacaksın arkadaş. Bu mahkeme kararını hakim imzalıyor, sen de uygulamak zorundasın. Sen bir şirketsin, sen karına bakarsın ama ben devleti yönetiyorum, hükümeti yönetiyorum ve ben 76 milyonun insanın şerefinden, haysiyetinden kendimi sorumlu sayıyorum diyoruz."
(Sürecek)