Acıbadem açıklamasına göre Demir, 1-7 Nisan Kanser Haftası nedeniyle kanserden korunma yöntemleri hakkında bilgi verdi.
Dünya Sağlık Örgütü verilerine göre 2030 yılında 27 milyon yeni kanser hastası olacağını aktaran Demir, kansere bağlı hayat kaybının ise 17 milyon kişiye ulaşacağının tahmin edildiğini kaydetti.
Geleceğe dair tahmin edilen bu sayısal verilere karşın, sevindirici gelişmelerin de yaşanacağını anlatan Demir, "Kanserle tanışan milyonlarca kişi, gelişen yeni tedaviler sayesinde hayatta kalabilecek. Bu sevindirici bir haber" ifadelerini kullandı.
Son 10 yılda her 100 bin erkekten 154'ünde kanser görülürken, bugün bu oranın 100 bin erkekte 275'e çıktığı bilgisini veren Demir, kadınlarda ise 10 yıl önce her 100 bin kadından 113'ünde görülen kanserin bugün her 100 bin kadından 169'unda görüldüğünü dile getirdi.
Batılı ülkelerde kanserin görülme oranındaki azalmaya karşın, Türkiye'de endüstrileşmenin etkisiyle kanser sıklığının yüzde 12 oranında arttığını vurgulayan Demir, Batı'daki sıklığın azalmasının nedeninin kansere karşı geliştirilen "koruyucu programlar ve tarama testleri" olduğunun altını çizdi.
Kanserin artışında endüstrileşme dışında etkili olan ikinci faktörün de nüfusun giderek yaşlanması olduğunu anlatan Demir, "Eğer bazı yaşam biçimi değişiklikleri yapar ve bunları uygularsak, kanser görülme olasılığımızı yüzde 30-35 oranında azaltabiliriz. Bu da hiç azımsanacak bir oran değil. Ancak tüm önerilerimizi uyguladıkları halde insanlar yine de kanser olabilirler. Bu öneriler kanser olmama garantisi değildir. Yine de elimizden gelenin en iyisini yapmalıyız" ifadelerini kullandı.
Demir, kanserden korunmak için şunları tavsiye etti:
"Kanserden koruyucu diyet diye tarif edilen beslenme tarzı, Akdeniz diyetidir. Bol miktarda meyve, sebze, balık ve zeytinyağlı tüketmemiz lazım. Yağ olarak doymuş yağları değil zeytinyağının tercih edilmesi gerekiyor. Ancak Akdeniz diyetinin kötü yanlarından biri de mangal alışkanlığı. Mangal yapılırken özellikle etin yüksek ısıya maruz kalması, etin etrafında nitrozamin maddelerinin oluşmasına neden oluyor. Bu maddeler, sindirim sistemi kanserlerine, mide kanserlerine yol açabilecek zararlı etkilere sahip. Özellikle tuzlanmış gıdalarla mide kanseri arasında ilişki var. Sigaranın kanser yapıcı etkisi artık tartışılmaz bir gerçek. Sigara sadece akciğer kanserine değil, baş-boyun, mide ve mesane kanserlerine de yol açıyor. Alkol de sigara gibi keyif veren ama zararlı bir madde. Aşırı miktarda alkol almanın da, baş-boyun kanserleri, yemek borusu ve pankreas kanseri türlerini artırdığı araştırmalarla ispatlanmış bir gerçek.
Rafine şekerden uzak durduğunuz gibi işlenmiş, paketteki ürünlerden de uzak durmanızda yarar var. Aşırı derecede hayvansal yağ tüketimi de kanser riskini artırdığından tüketilmemesi gerekenler arasında yer alıyor. Hepimizin hayat boyunca ideal kilomuzu korumamız gerekiyor. Zira obezite ile meme, kalınbağırsak ve prostat kanserleri arasında birebir ilişki var. Düzenli egzersizin kanseri riskini azalttığı biliniyor. En az günde 30-40 dakika tempolu olarak, kalp hızını artıracak şekilde, spor ayakkabılarla yürüyüş yapılması önem taşıyor. Türkiye güneş kuşağı ülkesi. Kış hariç neredeyse üç mevsim güneş var. Ama özellikle de yazın güneş ışınları daha dik geliyor. Dik gelen ışınların zararları daha yüksek. Bu nedenle hepimizin özellikle de çocukların güneşten korunması gerekiyor. Çünkü çocukken oluşan güneş yanıkları gelecekte melanomların, yani cilt kanserinin oluşmasına zemin hazırlıyor. Günümüzde bazı kanser türlerine karşı geliştirilmiş testler ve tarama programları var. Ailesinde hiçbir risk faktörü taşımayan, kendisinde hiçbir şikayet olmayan tamamıyla sağlıklı insanların; belli yaşlardan itibaren bu testleri belli sıklıklarda yaptırması gerekiyor. Bu testler mamografi, smear testi, PSA testi, kolonoskopi ile ben takibi."