Kurtulmuş, Elazığ'da faaliyet gösteren bir düğün ve gösteri merkezinde partililerle yemekte bir araya geldi.
Yemek sonrası konuşan Kurtulmuş, Türkiye'nin 28 yıl terör belasından çektiğini ancak çözüm sürecinin devam ettiğini belirterek, "Bu memleketin her yerine, her ilçesine gelmiş 7 bine yakın şehit cenazesi... 32 bin tane evladımız, bu ülkenin çocuğu ölmüş 28 yılda. Savaş mı yaptık, Türkiye büyük bir harbe mi girdi? Hayır ama bir takım karanlık odakların tezgahlarıyla terör üzerinden Türkiye 32 bin insanını kaybetti" diye konuştu.
Geçen yıl yaz aylarında bir çalışma yaptıklarını ve terör yüzünden kaç para kaybedildiğini hesapladıklarını, bu çalışmanın ise daha önce yapılmadığını vurgulayan Kurtulmuş, ülkenin teröre tam 1,2 trilyon dolar harcadığının altını çizdi.
Bu paranın teröre gitmemesi durumunda ülkede çok şeyin değişebileceğine dikkati çeken Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Türkiye kaybetmeseydi bugün ne olurdu biliyor musunuz? Türkiye'nin dünya çapında bir kaç araba markası olurdu. Hala yerli otomobil üretir miyiz, üretmez miyiz bunu tartışıyoruz. Türkiye eğer terörden bu parayı kaybetmeseydi kişi başına düşen milli gelir 11 bin dolar değil de 25 bin dolarlar seviyesine çıkardı. Türkiye'de yapılan bu havaalanları, şehir hastaneleri, üniversiteler 20 sene evvel yapılırdı. Şimdi bu hükümet, Allah razı olsun Sayın Başbakanımız... Bedeli ne olursa olsun biz artık anaların ağlamasını istemiyoruz. Zehir bile içsek Türkiye'de bu barışı sağlayacağız, bu sükuneti sağlayacağız, terörü önleyeceğiz ve Türkiye'yi bir esenlik yurdu haline getireceğiz. Bunu söylüyor, sen misin bunu söyleyen. Elazığlılar ve Türk halkı gerçekten zeki insanlardır. Oyunun sadece bir siyasi manevra olmadığını görüyor."
-Süleyman Şah Türbesi
Konuşmasının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kurtulmuş, "Süleyman Şah Türbesi'ndeki gerginlik devam ediyor mu?" sorusu üzerine şunları ifade etti:
"Oradaki Süleyman Şah Türbesi biliyorsunuz Türkiye toprakları olarak kabul edilen bir yer. Dolayısıyla oraya yapılacak olan her türlü saldırıyı Türkiye kendisine yapılmış bir saldırı olarak görür, o şekilde algılar. Ama ümit ediyoruz ki bu gerginlikler, Suriye sınırında olan daha önce bizim uçağımız düşürüldü, şimdi bir Suriye uçağı düşürüldü, bütün bunlar en kısa zamanda hallolur."
Suriye'nin şu anki yapısının her türlü kargaşayı, çatışmayı, uluslararası sorunları barındıracak bir bataklık gibi olduğunu kaydeden Kurtulmuş, şöyle devam etti:
"Ne yazık ki uluslararası camia da başından itibaren Suriye'deki bu duruma sessiz kalıyor. Bu sesiz kalış, Suriye'deki sorunları çözmüyor tam tersine daha fazla körüklüyor, daha fazla büyütüyor. Sürekli bir problem oluşturma, problem yaratma potansiyelini taşıyan bir alan halinde Suriye bugün. Suriye, artık sadece Suriye toplumunun meselesi, halkın meselesi olmaktan çıkmış, her olay bir kaç ülkeyi ilgilendiren hatta uluslararası camiayı bütünüyle ilgilendiren bir duruma gelmiştir. Biz bu gerginliklerin bir an evvel bitirilmesi için Suriye'de gerçekten halkın iradesinin hakim olduğu demokratik bir sürecin işletilmesi için uluslararası camianın demokrasi kuralları içerisinde Suriye'yi ikna edecek mekanizmaları kurması gerektiğini düşünüyoruz."
Türkiye'nin hiçbir zaman çatışmadan, sürtüşmeden, bölgenin kan, barut, ateş fıçısı haline gelmesinden memnun olmadığını, aksine Suriye'nin huzur içerisinde olmasını istediklerini anlatan Kurtulmuş, Suriye'de demokratik süreçlerin işlemesini istediklerini dile getirdi.
Suriye'de demokrasinin güçlenmesi durumunda oradan artık etrafa bir takım problemlerin, krizlerin yansıması değil, barış ve esenliğin yansıması olacağını aktaran Kurtulmuş, "Biz bunların bu şekilde olmasını isteriz. Böyle olması için elimizden gelen gayreti gösteririz ama sonuçta Türkiye Cumhuriyeti Devleti egemen bir devlettir, kendi çıkarlarını koruyacak bir devlettir. Bu gücü vardır. Bir devlet terbiyesi vardır ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti de bu anlamda kendisine karşı yapılan operasyonlara karşı da gereğini yerine getirir" diye konuştu.
-Yerel seçimler
Bir gazetecinin yerel seçimlerin, genel seçim havasında geçtiğini söylemesine üzerine de Kurtulmuş, içeride ve dışarıda bir takım ittifakların, özellikle 17 Aralık operasyonundan sonra Türkiye'deki 30 Mart seçimlerini, "hÜkumetin haddini bileceği, hükümetin düşürüleceğinin yolu açılacağı, Türkiye'nin önünün kesilmesine zemin hazırlayacak" bir seçim olarak gördüklerini anlattı.
Halkın da bunu bu şekilde algıladığını ve vatandaşların "Öyle mi biz de buradayız" diye onlara cevap verdiğini vurgulayan Kurtulmuş, konuşmasını şöyle tamamladı:
"Halk da bu anlamda milli iradeye sahip çıktı, Türkiye'nin geleceğine sahip çıktı. Oynanan oyunun, kurulmaya çalışılan tezgahların farkında olduğunu ifade etti. 30 Mart seçimleri, yerel seçim olmanın çok ötesinde, hatta genel seçim olmanın çok ötesinde Türkiye'nin kaderini tayin edecek bir seçim haline geldi. Yani hiç kimse, büyük oranda söylüyorum yerelde bazı ufak tefek şeyler olabilir ama ben de Anadolu'nun her yerini dolaşmış biri olarak söylüyorum; Türkiye seçmeninin çok büyük bir kısmı bu seçim 'Eski Türkiye istikametine geri dönüş seçimi mi olacak yoksa yeni Türkiye istikametine yolumuza devam mı edeceğiz' seçimi olarak algıladı ve öyle gördü. Bu anlamda 30 Mart bunun sonucunu verecek."
