Nami, Almanya temasları kapsamında başkent Berlin'de Türk-Alman Ticaret ve Sanayi Odası'nın (TDIHK) ofisinde işadamlarıyla bir araya gelerek Rumlarla devam eden görüşmeler hakkında bilgi verdi.
Burada konuşma yapan Nami, Kıbrıs'ta geçen ay KKTC Cumhurbaşkanı ile Rum kesimi lideri arasında ortak açıklama metni üzerinde mutabakat sağlandığını hatırlatarak, iki taraf arasında mutabakata varılmış temel konularının yanında yeni unsuların da bulunduğunu, bunun da kendilerine umut verdiğini ve bunun değerlendirilmesi gerektiğini ifade etti.
2004 yılındaki Annan Planı için yapılan referandumu hatırlatan Nami, Türk tarafının ve tüm dünyanın Annan Planı'na destek verdiğini ancak Rum tarafının buna karşı çıktığını ve iki taraf arasında birleşmenin gerçekleşmediğini anımsattı. Nami, KKTC'nin, AB üyesi olmanın nimetlerinden faydalanamadığı ve izolasyon altında tutulmaya devam eden bir toplum olarak yaşam sürdürmek zorunda kaldığını ifade etti.
- AB'yi Türklere karşı koz olarak kullanma girişimi akamete uğradı-
Kıbrıs'ta 10 yıl öncesine göre bugün durumun değiştiğini, Rum ve Yunan ekonomilerinin iflas ettiğini, Türkiye'nin bölgenin en parlak ekonomisi haline geldiğini ve KKTC'nin bankacılık ve diğer sektörlerde ayakta durarak işler bir demokrasi olmayı sürdürdüğünü anlatan Nami, KKTC'nin Türkiye'den su getirme projesini devreye soktuğunu ve Türkiye'den elektrik getirme projesini de gündeme taşıdığını belirtti.
Nami, Rum tarafının ise AB'den beklediğini bulamadığını belirterek, 'Yani, Avrupa Birliği'ni Türklere karşı koz olarak kullanma girişimleri akamete uğradı' dedi.
Bir diğer unsurun da adanın etrafında, İsrail, Lübnan ve Mısır açıklarında önemli miktarda doğalgazın keşfedilmesi olduğunu ifade eden Nami, gazın çıkartılıp Avrupa'ya taşınmasının en pratik yolunun boru hattıyla Türkiye'deki alt yapıya ulaştırılması olduğunu kaydetti. Nami, bunun olabilmesi için Kıbrıs'ta kapsamlı bir çözüme varılması gerektiğini kaydetti.
Bir diğer konunun da NATO ile AB ilişkileri olduğuna dikkati çeken Nami, Türkiye'nin Rum idaresindeki bir Kıbrıs Cumhuriyetini tanımadığını, Türkiye'nin NATO üyesi, Rumların da AB üyesi olduğunu, bunun oluşturduğu komplikasyonlardan dolayı NATO ve AB ilişkilerinin de olumlu düzeyde olmadığını kaydetti. Nami, bu konuların Kıbrıs sorununda artık bir açılım yapılması ihtiyacını daha acil bir noktaya taşıdığını ifade etti.
Diğer taraftan Kıbrıs Rum kesiminde önemli bir kriz yaşandığını, insanların tasarruflarının yarısını kaybettiğine işaret eden Nami, Rumların eski alım gücüne ulaşması için adanın birleşmesi, Türkiye ile ticaret yapması ve böylelikle Avrupa'ya açılmasının şart olduğunu, bunun bölgenin çehresini de değiştireceğini kaydetti. Adanın birleşmesi konusunda iki tarafta da desteğin var olduğuna işaret eden Nami, Rum Kilisesi ile iki taraftaki ekonomik çevrelerinin de ortak anlaşma metnine destek verdiklerini bildirdi.
Bu konuda AB'nin de sürece destek vermesinin önemli etkileri olacağını ifade eden Nami, 'Bu iyi idare edilirse olumlu olur. Sürecin hızlı sonuç vermesine katkı sağlar. Eğer iyi idare edilmezse olumsuz olur. Sürecin aksamasına hatta çökmesine dahi yol açabilir' şeklinde konuştu.
'Rum tarafı AB'ye 10 yıllık bir hazırlık sürecinden sonra girdi. Halbuki KKTC'nin böyle bir hazırlık süreci olmadı. O zaman AB'ye düşen görev, Kıbrıslı Türkleri de AB yasalarını benimsemeye ve uygulamaya hazırlamaları gerekir' diyen Nami, bu konuda atılacak adımların adanın birleşmesine yardımcı olacağını ve çözümü destekleyeceğini kaydetti.
Almanya temasları kapsamında, doğalgaz konusunda da Rum tarafının tek yanlı adımların destekçisi olmamaları yönünde mesaj verdiklerini ifade eden Nami, 'Kapsamlı çözüm çalışmalarına bir fırsat tanıyın. Bu senaryoya ulaşalım. Çünkü Rumların atacakları tek yanlı adımlar Türklerin de tek yanlı adım atmasını tetikler. Bu da bölgede en son isteyeceğimiz gerginlik senaryosunu getirir. Bu senaryodan uzak durmamız lazım' dedi.
AA muhabirinin sorularını da yanıtlayan Nami, Almanya'dan beklentilerin neler olduğu yönündeki soruya karşılık, Kuzey Kıbrıs'ın da AB normlarına süratle yükseltilmesi konusunda Almanya'ya da büyük görevler düştüğünü ifade etti.
Nami, özellikle Ukrayna ve Kırım krizi bağlamında Kıbrıs açıklarında bulunan doğalgazın Avrupa'ya aktarılmasının gündemde olduğunu ve Almanya'nın buna ilgi gösterdiğini, bu konuda Türk tezlerini duymak istediğini kaydetti.
Kıbrıs Türkleri ile Rum kesimi arasında sürecin 50 yıldan beri devam ettiğini, ilk BM Güvenlik Konseyi kararının 1964 Mart ayında alındığını anımsatan Nami, 'Kıbrıs konusunda konuşulmamış bir nokta kalmadı. Onun için liderlerin geçen ay içinde vardıkları ortak açıklama metni de kullanılarak çerçevesi belli olan bir federal çözümün artık kısa bir sürede elde edilebileceğine olan inancımız tam. Türk tarafı olarak biz buna hazırız. Siyasi irademiz yerinde Cumhurbaşkanının muhatabıyla açıkladığı ortak metne KKTC'deki tüm siyasi partiler tam destek verdi. Bu çerçevede bir anlaşmaya varılması için tüm gücümüzle çalışıyoruz. Türkiye'nin de buna büyük bir destek verdiğini de ifade etmem gerekir. Buna da müteşekkiriz' şeklinde konuştu.
Türk ve Alman işadamlarını KKTC'ye yatırım yapmaya çağıran Nami, KKTC'nin yatırımlar konusunda oldukça önemli fırsatlar sunduğunu kaydetti. Nami, KKTC hükümetinin yatırım imkanlarını artırmak için de var gücü ile çalıştığını belirtti.
Almanya'nın Lefkoşa Büyükelçisi Gabriela Guellil de görüşmelerde oluşan dinamizmden yeni bir fırsat doğabileceğini, buna destek verilmesi gerektiğini ifade etti.
Yapılan görüşmelerden bir sonuç çıkabileceğini, bunun için bir yol haritası gerekebileceğini belirten Guellil, kendilerinin de Rum tarafıyla görüştüklerini, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in mayıs ayında Rum liderine bir daveti bulunduğunu kaydetti.
Türk ve Alman işadamlarının katıldığı toplantıda, Türkiye'nin Berlin Başkonsolosu Ahmet Başar Şen de yer aldı.