Kılıçdaroğlu, İMC TV'de yayınlanan "Gündem Özel" programında gazeteci Banu Güven'in sorularını yanıtladı.
Kılıçdaroğlu, anadilde eğitim konusuna ilişkin bir soru üzerine, "Biz Cumhuriyet Halk Partisiyiz. Nerede bir sorun varsa, o sorunun çözümüne yönelik olarak üzerinde çalışırız. Bu konuda öncelikle pedagoglara danışmamız gerekiyor. Çocuğun yararını düşünmemiz gerekiyor. Evrensel hukuk da insan hakları da bunu böyle söylüyor. Bu sorunu günlük siyasetin, sıcak siyasetin bir malzemesi haline getirmemek gerekiyor. Anadil yasağı vardı bu ülkede. Kürtçe konuşmak yasaktı. Anadil yasağının kaldırılmasıyla ilgili kanun teklifini veren parti biziz. Ancak o bölgeden oy alamadık. Burada kabahatli bölge insanı değil, biziz" dedi.
Kılıçdaroğlu, ülkenin huzura ihtiyacı olduğuna işaret ederek, "Bir toplumsal uzlaşmaya ihtiyacımız var. Bunun için önce siyasetin toplumu germemesi lazım. Gerginlik üzerine politika oluşturan bir kişi var. Diktatör kimlikli bir kişi var. Türkiye'nin temel sorunu da bu adam. Sorunların kaynağıdır kendisi. Bu gerçeği herkesin görmesi lazım" diye konuştu.
"Berkin Elvan'ın cenaze günü yaptığınız açıklamada bir provokasyondan söz ediyordunuz. O günün sonunda Burak Can hayatını kaybetti. Sizin ciddi duyumdan kast ettiğiniz neydi?" sorusuna karşılık, 17 Aralık'tan sonra Başbakan Erdoğan'ın süratle düşüşe geçtiğini bildiklerini söyleyen Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Kamuoyunun gündemini değiştirmek için bir şeyler yapmak istediğini de biliyoruz. Bu konuda hazırlıkları olduğunu da biliyoruz. Burak Can'ın ölümünden sonra çok sayıda insan o cenaze törenine katıldı. Ben bir provokasyon olabileceğini biliyordum. Kamuoyunun dikkatini çektim. O akşam Burak Can dışarıya çıkıyor, annesinden izin alarak. Bulunduğu sokağın elektrikleri kesiliyor. Ateş ediliyor. Erdoğan, DHKPC'yi suçladı. DHKPC'nin üstlendiği söylendi. Kendisi bu ülkeyi yönettiğini zannediyor. Zannediyor diyorum çünkü kendisi yönetmiyor. Kendisinin ifadesine göre ülkeyi paralel devlet yönetiyor. Böyle bir provokasyondan onun haberinin olmaması da mümkün değil. Burak Can'ın katillerini bulmak zorundadır."
Kılıçdaroğlu, 12 Eylül döneminde benzeri olayları çok yaşadıklarını, benzer bir tablonun Türkiye'ye yaşatılmak istendiğini belirterek, bu nedenle vatandaşların provokasyonlara katılmamalarını istediğini kaydetti.
Aynı şeyi Suriye için de söylediğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Süleyman Şah Türbesi'ni gerekçe göstererek, orduyu oraya sokmak istediklerini söyledim. Nitekim bir it dalaşı... Zorla savaşmak istiyor Türkiye. Savaş alkışlanacak bir olay değildir. Savaş zorunlu olmadıkça bir cinayettir. Suriye bizim için tehdit mi? Hayır. Suriye'nin zaten işi başından aşkın. Suriye topraklarında neden o keşif uçağını düşürüyorsun? Gelen bilgilere göre keşif uçağı El-Kaide'nin konuşlandığı yeri saptamak istiyorlardı. O uçağı düşürerek El-Kaide'ye destek verdiler."
Hükümetin Niğde'deki olay üzerinde durmadığını belirten Kılıçdaroğlu, "Neden? Çünkü El-Kaide militanları da ondan. Bugüne kadar onların sırtını sıvazlıyordu. Geldiğimiz tablo bu. Orta Doğu bataklığına, Suriye bataklığına Türkiye'yi kimse çekmemelidir" dedi.
Kılıçdaroğlu, HDP'ye yönelik yapılan "saldırıları" nasıl değerlendirdiğinin sorulmasına da parti olarak yaşananları eleştirdiklerini dile getirdi.
CHP Ankara Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Mansur Yavaş'ın provokasyon için birilerinin geldiğini paylaştığının belirtilmesi üzerine Kılıçdaroğlu, "MHP'liler, CHP'nin seçim otobüsüne saldıracakmış gibi bir mizansen hazırlanıyor. Mansur Yavaş'ın seçimi kazanmamasını istemeyenler, kendi militanlarını kullanıyorlar. Mansur Bey'in bir yerde otomobili tahrip edildi. Boksörler... Kim bu boksörler? Kimin adamları bunlar? İktidar bunları neden yakalamıyor? Provokasyona ortam hazırlıyor. Biz bunları kabul etmiyoruz ve doğru bulmuyoruz. Hangi parti olursa olsun uygarca yarışacağız" dedi.
Kılıçdaroğlu, "Kimleri araç olarak kullanıyorlar" şeklindeki soruya ise, "Bunlar bireyler. Parayla satın alırsınız, git şunu yap dersiniz onlar da yaparlar. Parayla satın alınan kişiler. Dolayısıyla bunlar belli bir partinin militanları ve bunu maalesef yapıyorlar" dedi.
- "Yurttaşlar sandıklarına sahip çıksın"
Kılıçdaroğlu, yurttaşlardan sandıklara sahip çıkmalarını istedi. CHP'liler ve diğer partilerden görevlilere de seslenen Kılıçdaroğlu, "Elektrikler sönerse ilk yapacağınız iş sandığın üzerine oturmaktır, elektrikler kesilinceye kadar sandığın üstünden kalkmayacaksınız. Çünkü hemen sandığı alıp sandığın üzerine koyabilirler. Bu konudaki duyarlılığımızı ifade ediyoruz" ifadelerini kullandı.
İstanbul için hedeflerinin sorulması üzerine Kılıçdaroğlu, "İstanbul'u alacağız. İstanbul'u yaşadığı çileden kurtaracağız. İstanbullu'nun hayatının yarısı yollarda geçmeyecek. Ulaşım sorununu çözeceğiz, 5 yıl içinde. İstanbul'u rahatlatacağız" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, ulaşım konusunda Büyükşehir Belediye Başkan adayları Mustafa Sarıgül'ün projelerini ve kaynaklarını açıkladığını da söyledi.
"Mustafa Sarıgül'ün belediye başkanlığı yaptığı ilçe rant açısından, yapılaşma açısından çok faal olan bir bölgeydi. Burada yıllar yılı belediye başkanlığı yapmış olan Mustafa Sarıgül'ün İstanbul'un en can yakıcı problemi olan ranta açık, yapılaşmaya açık politikaları değiştireceğine seçmen nasıl emin olabilir?" şeklindeki soru üzerine ise Kılıçdaroğlu, "Şişli'de yaptıkları belli zaten. Kesinlikle, yeşil alanlar imara açılmayacak. Cumhuriyet Halk Partisinin genel başkanı olarak söylüyorum. Yeşil alanlar imara açılmayacak. Kentsel dönüşüm sırasında insanlar bulundukları yerden kentin varoşlarına sürülmeyecekler. Bulundukları yerde kentsel dönüşüm yapılacak" diye konuştu.
Türkiye'de kentsel dönüşümü ilk kez Ankara Dikmen'de CHP'li belediyenin başlattığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "İnsanlar kendi binalarını davul zurnayla yıktılar. Aynı yerde binalar yapıldı ve insanlar aynı yerde kaldılar" dedi.
Üçüncü köprü ve havaalanı projelerine ilişkin olarak sorulan soru üzerine Kılıçdaroğlu, "Niye üçüncü köprüyü yapıyoruz yeni bir Marmaray yapmıyoruz veya iki, üç Marmaray yapmıyoruz? Bunların yürüttükleri parayla 6 Marmaray yapılıyor. Doğayı niye tahrip ediyoruz. Yerin altından gitmek varken, üstelik raylı da yapabilirsiniz, otomobil de olabilir, daha geniş yapabilirsiniz, teknoloji buna uygunken niye ağaç kesiyoruz? 1 milyonun üstünde ağaç kesildi daha da kesilecek. Yazık günah değil mi? 'Kestik ama başka yere ağaç dikeceğiz' diyorlar. Ormanla ağacı karıştırıyorlar. Orman farklı bir şeydir. Orman ekolojisiyle bir ormandır. Orada canlılar yaşar. Üçüncü köprü projesinin doğru olmadığına inanıyoruz" diye konuştu.
Üçüncü köprünün merkezi hükümet tarafından yapıldığını kaydeden Kılıçdaroğlu, "Elindeki bütün hukuki argümanları kullanacaktır. Sadece o değil, üçüncü havaalanı için de. Onun yerini Silivri'ye alacağız. Zaten başlangıçta Silivri'deydi o. Onu da aldılar, su kaynaklarının bulunduğu yere yapıyorlar. Kuşların göç yoludur burası. Oraları kurutuyorlar. Kuşlardan ne alıp veremediğiniz var. Eminim oralardan büyük arsalar almışlardır. Oradan da para devşirecekler, para götürecekler. Hayatları para üzerine kurulu bunların. Vatandaşa gelince din, iman edebiyatı yapıyor bunlar" dedi.
Sadece İstanbul ve Ankara'da değil diğer illerde de iddialı olduklarını kaydeden Kılıçdaroğlu, tüm adaylardan seçildikleri takdirde, tüm yurttaşları kucaklamalarını istediğini ifade etti.
Kılıçdaroğlu, cumhurbaşkanlığı koltuğuna ise parti kimliği çok ön plana çıkmamış, iyi eğitim almış, dünyayı iyi okuyabilen bir kadının oturmasını istediğini, ancak aklında bir ismin olmadığını söyledi. Kılıçdaroğlu, "Ülke insanımızın irfanına güveniyorum. Oturup sağduyuyla karar vereceklerdir" diye konuştu.
AK Parti'nin genel seçimleri, erkene alacağına inandığını da belirten Kılıçdaroğlu, "Çünkü, ekonomi iyiye gitmiyor, iflaslar başladı, dolar aldı başını gidiyor... Dünyada itibar kaybı var. Sermaye artık Türkiye'ye gelmiyor. Ekonominin kötüye gidişiyle beraber sürecin yurttaş nezdinde daha ağır hissedilmesini engellemek ya da uzamasını istememek için erkene alacaktır. Büyük bir olasılıkla Cumhurbaşkanlığı seçimiyle genel seçimi bir arada yapacaklardır" diye konuştu.
(Bitti)