Yıldırım, vakfın ev sahipliğinde düzenlenen "Mavi Marmara'nın Adalet Arayışı" başlıklı panelde yaptığı konuşmada, panelde, Mavi Marmara ile ilgili açılan davalarda gelinen son noktaların tartışılacağını belirtti.
İsrail'in, Mavi Marmara olayının unutulacağını, Türkiye ile olan ilişkilerinin tekrar düzeltileceğini düşündüğünü dile getiren Yıldırım, "Kendilerine çok güveniyorlardı. Bizzat bana ve bir kaç arkadaşıma aynen ifadeleri şuydu; 'Sizi Mavi Marmara'da öldüremedik ama Türkiye'de öldüreceğiz.' Çok ilginç bir ifade. Bu toprakları kendilerinin zannediyorlardı. Asla kendilerine dava açılamayacağını düşünüyorlardı. Süreç içerisinde bu filoyu organize edenler arasında ayrılıklar olacağını söylüyorlardı. Daha o sorgu anında ilk üç gün içerisinde öyle hayallere kapılmışlardı ki, bizim birbirimizden kopacağımızı, birbirimizi düşünmeyeceğimizi, hatta birbirimizi suçlayacağımızı zannediyorlardı. Öyle söylüyorlardı" diye konuştu.
Bu katılımda bütün dinlerden insanların olduğunu ancak İsrail'in kaçırdığı bir nokta bulunduğunu vurgulayan Yıldırım, şöyle devam etti:
"O da dünya vicdan hareketi, dünyadaki vicdan sahipleri, hangi dinden olursa olsun, zulme uğrayan kimse, hepimiz, o mazlumun yanındayız. Gazze'de Hristiyan, ateist, Yahudi olması fark etmiyor. Böyle ablukaya alınmış, böyle ambargo altına alınmış bir topluluksa, yine bu arkadaşlarım ve diğerleri hep beraber yola çıkardık. Bunu da hiç kimse engelleyemezdi. Engellemeye gücü de yetmezdi. Çünkü elinde silah olanlar, korkak ve teröristtir. Mazlum çocukları ve kadınları öldürenler; teröristtir. Bunlar dünya egemeni olsa da... Bakın bütün dünya bunlara karşı çıktı.
Türkiye'de İsrail'e dava açtığımız zaman çok zorlandık. Bu ülkede de öyle korkunç bir İsrail lobisi vardı ki, bu davayı açana kadar adeta kan kustuk, zehir içtik ama dayandık, sabrettik, çok şükür Türkiye'de bu ceza davası açılmasına sebep olduk, vesile olduk ve tüm Filistinliler'e umut olduk. Bu ülkenin bazı hakimleri hala İsrail yanlısı. Furkan Doğan'ın babasının Kayseri'de açtığı dava, İsrail yanlısı gibi davranan bir hakim tarafından, 'İsrail yargılanmaz' diye ret edildi."
- "Mavi Marmara, deşifre edici bir süreci yaşatıyor"
Türk hukuk sisteminde ceza davasının asla kapanamayacağını, sonuna kadar gideceğini dile getiren Yıldırım, şöyle konuştu:
"Birileri devreye giriyor, bu ceza davasından sonuç alınmasını uzatmak istiyor. İsrail'e, Türkiye'deki İsrail yandaşlarına, diplomasinin, lobiciliğin soğuk labirentlerinde gezip de insanlığı unutanlara meydan okuyorum; bu davayı istediğiniz kadar uzatın. Bu davayı uzatmanız bizim işimize gelir çünkü biz hep bunu sıcak tutmak istiyoruz. İsrail'in gerçek yüzünü sıcak tutmak istiyoruz. İsrail'in bu ülkedeki etkisini ortaya çıkarmak, deşifre etmek istiyoruz. Mavi Marmara, deşifre edici bir süreci yaşatıyor şu anda. O nedenle bu duruşmada aslında yakalama kararı çıkması gerekiyordu. Türk hukuk sistemini de bu konuda eleştirmek lazım. Hukuk sistemi kendisine çeki düzen vermeli. Adaleti şu anda yerle bir etmiş durumda. Daha ilk duruşmada yakalama kararı vermesi gerekiyordu. Dünyada 6 milyar insanın gözü önünde canlı olarak katliam yapıldı. İsrail askeri gelip mahkemede, duruşmada kafamıza tetiği çektiği zaman mı suçlu olacak? Suçlu olması için size daha neyi göstermemiz gerekiyor?"
Yıldırım, bu davalardan vazgeçmeleri için birçok tehdit aldıklarını anlatarak, "İsrail geçmişte Avrupa'da da suikastler yaptı. Ama hiçbir şeyden korkmadığımızı bilsinler. Birken on, onken bin oluruz, bütün dinler bir araya geliriz, vicdan sahipleri bugün Gazze için mücadele ettiğimiz gibi yarın başka topraklarda masum olan insan için bu birlikteliği sergileriz" ifadelerini kullandı.
İsrail'in Türkiye'den özür dilediğini, tazminatta bir miktarda anlaşıldığını ancak lütuf tazminatını kabul etmelerinin mümkün olmadığını, cezalandırıcı tazminat olması gerektiğini ifade eden Yıldırım, abluka ve ambargoyla ilgili gelinen noktayı henüz bilemediklerini, özür ve tazminatı kabul etmeleri karşılığında davalardan asla vazgeçmeyeceklerini, İsrail'in mutlaka hukuk önünde, yaptıklarının karşılığını vereceğini kaydetti.
Yıldırım, "Dün Türkiye'de bazı işbirlikçiler bir görüntü yayınlamış değil mi? Türkiye'de bu paralel İsrail'e ne kadar yaklaşık olduğunu ortaya çıkarmış oldu. O görüntüyü yayınlaması çok büyük ahlaksızlık" diyerek, Mavi Marmara'nın yıl dönümünde yaklaşık 200 bin kişiyle yürüyeceklerini söyledi.
- "Uluslararası mahkemelerde yargılanmasını görmek istiyoruz"
Gazze filosuna "Sofia" gemisinde katılan İsrail doğumlu aktivist Dror Feiler, şu anda İsveç vatandaşı olduğunu belirterek, "Sizin şehitleriniz bizim şehitlerimiz. Adalet ve özgürlük için kaybedilen şehitler hepimizin meselesi. Bu din meselesi değil. Bu hukukla alakalı bir durum" dedi.
Feiler, 2011, 2012, 2013 Filistin için yardım filolarına katıldığını belirterek, şu bilgileri verdi:
"Söylediğimiz gibi aynı gemideyiz. Biz bir, iki, üç kez engelleyebilirler ama tekrar gideceğiz. Bu bir paradoks. Türkiye, tüm haksızlıklara rağmen yasal yolları tercih eden bir ülke. Devam eden bir dava var. Bunun dışında İspanya'da, Yunanistan'da birçok ülkede davalar devam ediyor. Bu çok önemli. Bunu görmek bir onur. Vazgeçmediğimizi görmek bir onur. İsrail özür dilediğini söylüyor ama bu özürleri duymaktan bıktık. Bu siyasetçilerin, bu generallerin uluslararası mahkemelerde yargılanmasını görmek istiyoruz."
- "Adaletin yerini bulacağına inanıyorum"
İsrail'in Mavi Marmara gemisine düzenlediği saldırıda hayatını haybeden Furkan Doğan'ın babası Ahmet Doğan, olayla ilgili herkesin hassasiyet içerisinde olduğunu belirterek, "Mavi Marmara'nın ve özgürlük filosunun ne amaçla yola çıktığını ve uluslararası sularda nasıl bir devlet terörüyle karşılaştığını biliyoruz. Bu gemiyle yola çıkanlar aslında insanlığın onurunu kurtarmak için yola çıkmıştı" diye konuştu.
Doğan, bu mücadelenin sonunu kadar devam etmesi gerektiğini belirterek, Mavi Marmara'nın yürüyüşünün, Gazze ve Filistin'in özgür oluncaya kadar devam etmesi gerektiğini söyledi.
Oğlu Furkan'ın kendilerine Gazze'ye ihtiyaç sahibi olanlara yardım etmek istediğini ve gemiye yazıldığını belirttiğinde, olayın böyle neticeleneceğini hiç düşünmediklerini dile getiren Doğan, şunları kaydetti:
"Bunun din, etnik kökenle alakası olmayan, tüm dinlerden bir araya gelen insanların mücadelesi olduğunu gördük. Esas itibarıyla Mavi Marmara bizim için onurdur. Bizim ailemizden bir şehit vermiş olmamız bizim için onurdur. Üzerimizde de büyük bir sorumluluk var. Bu çerçevede şehitlerimizin, yaralılarımızın mücadelesi için hukuk alanında ilk olarak Lahey'deki mahkemeye 2010 yılında başvuru yapılırken ben de vardım. Bizim asıl davamız Lahey'deki ceza davası. Bizim için son derece önemlidir. İsrail'in orada kesinlikle yargılanması, suçluların cezalarını çekmesini istiyoruz. Diğer taraftan İstanbul'daki ceza davası da yine devam ediyor."
Doğan, oğlu Furkan'ın Amerikan vatandaşı olması dolayısıyla Amerika'da da bir takım girişimlerde bulunmak istediklerini ancak yasaların İsrail'e karşı bir ceza davası açmalarına el vermediğini ifade ederek, "Amerika'da davalara esas olması açısından Amerikan hükümetinden Furkan ile ilgili tüm yazışmaların ve bilgilerin tarafımıza sunulmasını istedik. Bize bu bilgileri uzun süre vermediler. Onun üzerine New York'ta bir şikayette bulunduk. Daha sonra içinde Furkan adı geçen dokümanların bir kısmı bize ulaştırıldı, bir kısımı da hala alınamadı. Aslında çok büyük yazışmalar var. Amerika'da artık fazla bir şey kalmadı. Uzun bir süreç içerisindeyiz ama sonunda başaracağımıza, insanlığın ölmediğini, adaletin yerini bulacağına inanıyorum" değerlendirmesinde bulundu.