Yazıcı, NTV'de katıldığı canlı yayında gündeme ilişkin soruları yanıtladı. 17 Aralık süreci ile ilgili soruyu yanıtlayan Yazıcı, bunu hiç kimsenin hak etmediğini ifade ederek, "Bunun bir proje olduğu o süreçten bu yana devam eden işlem ve eylemlerle zaten çok açık bir biçimde anlaşılmış durumda, bunu anlamayan kimse olmadığı kanısındayım. O kadar vahim bir şey ki yani Türkiye'nin, Türk milletinin ve özellikle partimizin çok hassas olduğu alanlar üzerinden yolsuzluk, suistimal üzerinden oluşturulmuş dosyalar adeta zemin telakki edilerek o zemin üzerinden hükümete, hükümeti şahsında temsili millet nezdinde kabul görmüş Başbakana yönelik atışlar yapılıyor" dedi.
Türkiye'de bugüne yapılan hiçbir seçimde bugünkü gibi bir kampanya süreci yaşanamadığını belirten Yazıcı, şunları kaydetti:
"Bugüne kadar Türkiye'nin yaşamış olduğu genellikle askeri bürokrasinin önde, diğer kesimlerin arkada şeklinde yaşadığı sürecin bugün farklı bir versiyonunu yaşıyoruz. Bugün işte sosyal hayatın içerisinde var olan yapılardan bir tanesi de bugüne kadar da biz onların yaptıklarının hayır-hasenat, milletimizin sosyal dokusunun daha da güçlenmesine dönük olduğunu düşünerek verdiğimiz destekle geldikleri bu potansiyelle bugün tamamen namluyu çevirmişler, bütün mekanizmalarının hedefine Hükümeti, Başbakanı oturtmuşlar ve atış yapıyorlar. Bunun kabul edilmesi mümkün değil ve bu eylemlere karşı da hükümetimiz, Başbakanımız tabii ki milletin hukukunu koruyarak, milli iradeye başvurmak suretiyle yürüyüşümüzü sürdürüyoruz. Bu anlamda bu seçimler son derece önemli.'
- "Bir hakimiyet, bir vesayet hedefi var'
Bakan Yazıcı, 'Orta ya da uzun vadede bu siyaset mühendisliğinin temel hedefi nedir?' sorusuna şu yanıtı verdi:
'Türkiye'de her şeye hükmetmek, her şeyin belirleyicisi konumunda olmak, belli alanlarda yoğunlaşmak suretiyle Türkiye'nin yönetimine etkin kurumlarda daha etkin görevler üstlenerek Türkiye'yi şekillendirmek, bir hakimiyet, bir vesayet hedefi var. Dolayısıyla, bu doğrultuda bir sürü argüman kullanıldı. Bunların kimi montajdır, kimi tedarik edilmiştir, üretilmiştir, kimisi belki başka yerlerden derlenmiş, toparlanmış montajlanmış, çünkü teknoloji çok hızlı gelişme gösteriyor özellikle bilişim alanında. Doğru olanlar vardır-yoktur, bunların da elbette ki gerçeklik derecesi yargı sürecidir, sağlıklı işleyen bir yargı sürecinin sonucunda anlaşılır, ortaya çıkar.'
Bakan Yazıcı, dinleme kayıtları ile ilgili sorulan soruya da 'Çok vahim bir süreç. Kişinin mahremi vardır, özeli vardır. Demokrasi bu hakları korur-kollar. Siz bütün bu alanları deşifre edecek, tabiri caizse bunları röntgenleyecek tarzda teknik aygıtlarla takip edip depolamışsanız, bunun sorgulanması gerektiği şey budur" yanıtını verdi.
Kamu hizmeti yapanlar ve siyasete girenlerin bu konuda çok daha dikkat etmek etmeleri gerektiğini anlatan Yazıcı, "Ama siyasetçi de olsak, kamuda veya özel sektörde görev yapsak bizim özelimizi, yani belli kişilerle paylaşacağımız alanları hiçbir kimsenin her ne sebeple olursa olsun tespit etme, görüntüleme ve bu tespiti yaptıktan sonra bunu paylaşma ya da bunu şantaja dönüştürme hakkı olamaz" dedi.
Kişinin özelinin, görüntülerinin veya konuşmalarının tespit edilip paylaşılmasının aynı zamanda kul hakkı ihlali olduğunu ifade eden Yazcı, "Diğer boyutuna gelince, kamuyu yöneten, elbette ki bu Başbakandır, Cumhurbaşkanıdır, Meclis Başkanıdır, üst düzey komutanlardır, bakanlardır veya istihbaratın başında olanlardır. Yani bunların konuşmalarını siz araçlar kullanmak suretiyle tespit ediyorsanız bunun bir amacı olması lazım. Bunu o zaman birileriyle paylaşıyorsunuz demektir. Bu bilgilerin paylaşımı casusluk anlamındadır" değerlendirmesinde bulundu.
- "Muhtemelen ki dinleniyoruz"
Yazıcı, kendisinin dinlendiğini düşünüp düşünmediği ile ilgili soruya, "Muhtemelen ki dinleniyoruz" yanıtını verdi. Bakanlık binasında böcek taraması yaptırdığını ifade eden Yazıcı, şöyle devam etti:
"'Yok' dediler. Ama öyle bir şey ki şimdi, tarama yaptırmak üzere getirdiğiniz ekipler ne yapar bilemezseniz. Yani bu kirli ortam insanların güvenliğini ortadan kaldırdığı gibi, kafalarındaki şüpheyi de yoğunlaştırmak suretiyle daha büyük güvenlik sorununa yol açıyor. Dolayısıyla, siz kontak yaptıklarınız açısından bir de kuşku taşır hale geliyorsunuz, acaba ne oluyor, ne gidiyor, ne geliyor; bu vahim bir durum.
Tabi ki ben o tespiti yaptırdım, çalışmalarımı sürdürüyorum. Yani 'ben bir şeyden korkmuyorum, eleştirenler korkuyor' anlamında bir şey söylemenin doğru olmadığı kanısındayım. Ne olursa olsun, hiç kimsenin hiç kimseyi hangi amaçla olursa olsun tespit etme hakkı yok. Bizim ceza hukukumuzda teknik takibin şartları var. Yani hakim önüne gelen her talebi karar bağlarken hassasiyet göstermesi lazım, savcı böyle bir talebi götürürken daha hassas olması lazım. Yani bu işlemler yapılırken de birey hak ve hukuku, toplumsal algı dikkate alınması gerek diye düşünüyorum; ama bugüne kadar bunlara fazla özen gösterilmediği yapılan işlemlerden anlaşılıyor.'
- "İnşallah seçimleri sağlıklı bir şekilde sonuçlandıracağız"
Yazıcı, bir başka soru üzerine de seçimleri sağlıklı bir şekilde sonuçlandıracaklarını vurguladı.
Bakan Yazıcı, Twitter'a erişim engeli konusundaki soruyu yanıtlarken de Twitter'ın mahkeme kararlarını yerine getirmediğini söyledi. Yazıcı, şöyle konuştu:
"Bununla ilgili, Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı kanunun verdiği yetkiyi kullanmak suretiyle diyor ki bu otobanda kaza oldu, burada yaralı, bereli var bunları temizle ki yolu açayım trafiğe. Yani trafik kapanmış, Twitter kapanmamış burada yani bu ifadeyi bazıları eleştiriyor ama bu doğru. Dolayısıyla, ben tahmin ediyorum ki Twitter uygulayıcıları veya sahipleri her kimse bunlar mahkeme kararlarını uygulayarak o otobanı, o yolu temizledikleri takdirde bu trafik durdurması ortadan kalkabilir. Yoksa kanal kapanmaz, bunlar internetle bağlantılı yani siz burada bir şeyi kapattığınız zaman internet ortamındaki bütün faaliyetleri sonlandırmanız anlamına geliyor ki böyle bir şey zaten mümkün değil.'