"Uludağ Ekonomi Zirvesi"ne katılan Yılmaz, basın mensuplarıyla gerçekleştirdiği toplantıda, Türkiye'nin, kısa vadeli gündemin yoğunluğunda uzun vadeli vizyonunu kaybetmemesi gerektiğini ve uzun vadede Türkiye'nin ekonomisiyle ilgili pozitif düşündüğün söyledi.
Büyük hatalar yapılmadığı takdirde ülkenin potansiyel büyümesinin yüzde 4-5'in üzerine bir iki puan konulabileceğini ve dünya ortalamasının aşılabileceğini öngördüğünü dile getiren Yılmaz, "Bunun güzel tecrübelerini de yakın dönemde yaşamamıza rağmen bugün bazı hatalar yapıyoruz. Önemli reformlar gerçekleştirdik. Türkiye'nin büyük adımlar atabilmesi için önemli işler yaptık. Bu reformlar üzerine bir de Avrupa Birliği (AB) iradesini gösterebildik ancak maalesef hem reformcu irade hem de AB ilgisinin azaldığını son 3-4 yılda gördük. 3 yıla yakın süreden sonra 'Bölgesel Politikalar' başlığı açıldı. Güzel bir gelişmeydi ama yine hızlanamıyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
Bu konuda AB'yi de sorguladığını belirten Yılmaz, "Bugünün sıkıntıları içinde 23'üncü ve 24'üncü fasılları açabilmenin, AB'nin de bu konuda olumlu hatta sürükleyici bir yaklaşım içinde olmasının kime zararı var" diye AB'ye de sorduğunu anlattı.
AB'nin, yeniden Türkiye'nin vizyonunda olması gereken yere dönmesinin, kaybedilen reform iradesini canlandırmasını umut ettiğini vurgulayan Yılmaz, ekonomide elde edilen başarıları ve refahı sürdürebilmenin tek yolunun, demokratik standartları da aynı şekilde geliştirmekten geçtiğini bildirdi.
- "Sıkıntılar mutlaka aşılacaktır"
Liberal ekonominin, sürdürülebilirliğini liberal bir demokrasiyle sağlayabileceğine değinen Yılmaz, şöyle devam etti:
"Burada biraz kafamızın karıştığını görüyorum. Liberal ekonomik sistemin, piyasa ekonomisinin çok önemli kurumları olan bağımsız denetleyici, düzenleyici kurumların bağımsızlıklarıyla ilgili sorgulamalarımız olabiliyor. Yaşanan bazı olaylar bizi bu konuda sorgulama yapmaya sevk ediyor. Çok tehlikeli buluyorum. Bağımsız düzenleyici, denetleyici kurumların bağımsız yapısının, Türkiye'nin sağlıklı bir piyasa ekonomisini devam ettirme bakımından en önemli göstergeler olduğu kanaatindeyim. Aksi takdirde hiç de 21'inci yüzyıla, Türkiye'nin geldiği noktaya yakışmayacak bir ekonomik ilişkiler ağını görebiliriz Türkiye'de. Son zamanlarda bunun rahatsız edici örneklerini duyuyoruz. Bunlar geçici, konjonktürel gündemin yoğunluğu içerisinde çokça öne çıkmasına rağmen bağımsız düzenleyici, denetleyici kurumlar konusunda kafamızı karıştırmasak benim de kaygım, korkum olmayacak. O bakımdan bu alanda çok dikkatli davranmak gerektiği kanaatindeyim."
Demokrasinin en temel unsurunun, hukukun üstünlüğü ve onun kurumsallaşmış hali olarak ifade edilen hukuk devleti olduğunu belirten Yılmaz, bu alanda da yargı bağımsızlığı başta olmak üzere yaşanan bazı sıkıntıların, Türkiye'nin geleceğine ilişkin sorgulama oluşturacak seviyeye geldiğini savundu.
Bu sıkıntıların kalıcı olmadığını anlatan Yılmaz, "Bu tür sıkıntılar mutlaka aşılacaktır" ifadesini kullandı.
Yılmaz, söz konusu sıkıntıları biraz da ülkenin şansı olarak gördüğüne işaret ederek, şunları kaydetti:
"Parlamenter demokrasinin, topluma durum tespiti yapmak ve yön belirlemek için sunduğu en önemli fırsat olan seçimler var. Önümüzdeki 1,5 yıl içinde 3 seçim var. Toplumda bu iradeyi, demokrasiye olan inancı, 21'inci yüzyıl bireyinin ihtiyacı olan demokrasi ortamını yaratmayı başaramazsak, piyasa ekonomisinin de bireyin kendini en fazla geliştirerek ekonomik kararların en doğru alınması şekildeki rolünü yerine getiremeyeceği kanaatindeyim. O bakımdan demokrasi ve piyasa ekonomisi ilişkisi bağlamında çok sıkıntılı günlerden geçtiğimizi düşünmekle beraber önümüzdeki 3 seçimle bunların aşılmasını umut ediyorum."
- "Yabancı yatırımcılar umutsuzluk içinde değil"
Twitter'a tedbir amaçlı erişim engeline ilişkin soruyu yanıtlayan Yılmaz, "Cumhurbaşkanı Abdullah Gül başta olmak üzere çeşitli siyasetçiler, toplumun kanaat önderleri, herkes Twitter üzerinden mesaj vererek buradaki bir yasaklamayı kabullenmediklerini, kabullenmeyeceklerini gösteriyor" diye konuştu.
Kısa bir süre önce internet hakkındaki kanunla ilgili durumu analiz ederek uyarılarda bulunduklarını anımsatan Yılmaz, "Hemen onun ardından da Twitter yasaklaması vakasını yaşamamız... Sonuçta beklenen yasal ortamın imkan sağladığı bir şey ama akılların ve vicdanların 21'inci yüzyılda kabullenmek istemediği bir gelişme, Türkiye'ye de yakıştırmadığı bir şey" değerlendirmesinde bulundu.
Yılmaz, derinlemesine Türkiye'yi inceleyen mevcut yabancı yatırımcıların da Türkiye'de yatırım yapabilecek yabancı yatırımcıların da bir umutsuzluk içinde olmadığını düşündüğünü söyledi. Onların, bekleyip göreceğini aktaran Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Yatırımların böyle ortamlarda gecikmesi, biraz geciktirilmesi normal. Biraz kararsızlık oluyor tabii. Biz burada ülkenin içindeyiz ama insanlar binlerce kilometre öteden bakarak Türkiye'yi televizyonlardan, basından, çeşitli kaynaklardan inceliyor. Biz nasıl başka ülkeleri izliyorsak onlar da öyle izliyor. Normal karşılamak lazım. Türkiye'de demokrasinin her türlü zaafı, demokrasinin kurumsallaşma konusunda da bireyin demokrasiyi içselleştirme konusundaki bütün zaafı, Türkiye'nin tabi cazibesini de azaltıyor. Türkiye'ye güveni de azaltıyor."
- Seçimler, çözüm süreci ve yeni anayasaya ilişkin beklentileri
Muharrem Yılmaz, Türkiye'nin uzun bir demokrasi tecrübesi olduğunu, yaşadığı kesintilere sıkıntılara rağmen Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni (TBMM) ve seçim müessesesini çalıştıran bir ülke konumunda bulunduğunu bildirdi.
Gelecek 3 seçimin, seçmenin kendisini ifade etmesi bakımından önemli bir fırsat sunduğuna işaret eden Yılmaz, şöyle dedi:
"Seçim demek, insanların miting yapması demek, çağdaş bir toplumun bireye sağladığı ifade özgürlüğü kapsamında kendisini ifade etmek üzere toplantılar yapması demek. Bunların hepsi, içselleştirmemiz ve normalize etmemiz gereken şeyler. Türkiye, toplumsal barışını bu seçimler sayesinde geliştirerek yoluna devam eder umudundayım. Buna paralel olarak Türkiye'nin çözüm sürecini de mutlaka sağlıklı bir şekilde ilerletmesi gerektiğini düşünüyorum. O da çünkü Türk demokrasisinin olgunlaşmasıyla kalıcı olarak gerçekleşecek bir husus ve Türkiye, ilk seçildiğim gün de vazgeçmeden savunduğum ama artık bugün Uzlaşma Komisyonu dağıldığı için söz etmenin pek gündemde olmadığı anayasasını umarım nihayetinde gerçekleştirir, çağdaş bir 21'inci yüzyıl anayasasına kavuşur."
Yılmaz, Türkiye'nin, temel meselelerini başta bireyin hak ve özgürlükleri olmak üzere hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığını, çözüm sürecini de başarıyla gerçekleştirmek üzere ele almasını ümit ettiğini dile getirdi.
"Bu dönemde hükümetten, ekonomi yönetiminden bir görüşme talebiniz oldu mu?" sorusuna Yılmaz, "Herkes seçim sürecinde. Çok yoğun. Çeşitli fırsatlar olduğunda tabii... Ama bu dönemde talep etmeyi de uygun görmüyorum" yanıtını verdi.