Newroz'un çözüm süreci için önemi!
Akşam Gazetesi yazarı Kurtuluş Tayiz, Newroz'la ilgili bir yazı kaleme alarak, 'Çözüm süreci, bu Newroz'la yeni bir aşamaya geçiyor. Barışın, kardeşliğin kalıcı olacağı bir aşamaya.' dedi.
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-03-21 08:34:25
İşte Tayiz'in yazısı:
Karakol baskınları, çatışmalar, ayaklanma ve ölümler… Güneydoğu yıllarca hep kan ve gözyaşıyla anıldı. Baharın gelişini her sene korkuyla bekledik. Newroz kutlamaları, şiddet demekti. Birkaçını saymazsak, 1984'ten sonraki Newroz kutlamaları gerilim içinde geçti. Bu kanlı döngüyü çözüm süreci kırdı; Türkiye ilk kez geçen yıl Newroz'u barış ve huzur içinde, bayram havasında kutladı.
Çözüm sürecinin resmi olmasa da sembolik başlangıç tarihi 21 Mart 2013'tür. Süreç, Abdullah Öcalan'ın Diyarbakır'daki Newroz kutlamalarında okunan mektubuyla başladı. Öcalan, Newroz'a katılan milyonların şahitliğinde silahlı mücadeleye son verdiklerini ilan etti. Geçen sürede Türkiye barışa ve huzura kavuştu. Örgüt silahlı unsurlarını sınır dışına -tümüyle olmasa bile- çıkardı. Çatışmalar durdu. Kan ve gözyaşı bitti. O gün bugündür evlere bayrağa sarılı tabutlar gitmiyor. Ne doğuda ne batıda analar ağlıyor.
Bu yıl ki Newroz'u da aynı barış havası içinde karşılıyoruz. Diyarbakır'da yine Öcalan'ın mektubu okunacak. Geçen yılki Newroz silahlara veda Newrozu'ydu, bu yılki de kucaklaşma Newroz'u olmaya aday. Dağa çıkanların eve dönüşü, siyasete katılmasının önü açılacak. Abdullah Öcalan, demokratik siyasete katılmak için hükümetten beklentilerini sıralayacak. Seçimlerden sonra müzakerelere geçilmesi gerektiğinin altını çizecek. Öcalan'ın mektubunun çözüm sürecini pekiştireceğine inanıyorum. Öcalan, çözüm sürecine geri dönüşü olmayan bir düğüm daha atacak.
Ülke yangın yerine çevrildi
Sürecin zorluklarını da göz ardı etmemek gerekiyor. İçeride ve dışarıda sürece şu veya bu biçimde karşı olan değişik güç merkezleri bulunuyor. Bugünkü siyasal krizi tetikleyen de aynı çevrelerdir. Çözüm sürecinin başlamasının ardından ülke neredeyse yangın yerine çevrildi. Gezi olayları, 17-25 Aralık darbesi, MİT TIR'larının durdurulması, dinleme kayıtlarının piyasaya sürülmesi… Sürecin başlamasıyla birlikte hükümeti devirme ve Başbakan Erdoğan'ı düşürme girişimlerine hız verildi. Siyasi iktidarın süreçten vazgeçmesi için toplumsal baskı yaratılmaya çalışıldı.
Sahnede değişik grupları, kişileri, birbirine karşıt görünen çevreleri görüyoruz. Kimisi ulusalcı, kimisi liberal, kimisi solcu, kimisi cemaatçi… Amaçları farklı görünse bile ortak noktaları, çözüm sürecini ve bu süreci başlatan siyasi iradeyi hedef almaları.
Bir kesim siyasal iktidara saldırıyor, diğer kesim Kürt hareketine; bir kısmı Başbakan Erdoğan'ı hedef tahtasına oturtuyor, diğer kesim Abdullah Öcalan'ı... Birbiriyle bağlantısız görünen bu kesimler, aslında basit bir görev paylaşımı yapıyor. Cemaat, ulusalcılar, liberaller, solcular hepsi aynı safta, kol kola. Bu güçler, Voltran oluşturarak bir yıldır süreci çökertmeye çalışıyor. Derin devlet, milli iradeye karşı en büyük savaşını çözüm süreci üzerinden veriyor.
Barışa atılan ilk adım
Geçen Newroz, barışa atılan ilk adımdı; ancak sürece karşıt olan çevreler için de Newroz, büyük bir savaşın hazırlığının yapıldığı gündü. Diyarbakır'daki barış kutlamalarını sinsice ve öfkeyle izlediler, büyük savaşın hazırlığına o gün başladılar. Abdullah Öcalan'ın mesajını kendilerine “ihanet” olarak yorumladılar. Denilebilir ki; Başbakan Erdoğan'ın ve Abdullah Öcalan'ın siyaseten kalemleri geçen Newroz'da kırıldı.
Ne var ki bunu başaramadılar; Erdoğan'ı deviremediler, Öcalan'ı bertaraf edemediler. Diyarbakır'da Öcalan'ın “tarihi” bir mektubunun daha okunması bu anlama geliyor. Başarsalardı; bu Newroz, savaş ve intikam yeminlerinin edildiği, kin ve nefret tohumlarının ekildiği, kanlı günlerin başlangıcı olacaktı. Ancak çözüm süreci, bu Newroz'la yeni bir aşamaya geçiyor. Barışın, kardeşliğin kalıcı olacağı bir aşamaya.
Newroz'un efsanedeki anlamı da zaten budur; kötülerin yenildiğini müjdeler Newroz ateşi…
SON VİDEO HABER
Haber Ara