Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Hayrettin Karaman'dan iddialara cevap!

Yeni Şafak Gazetesi yazarı ve ilahiyatçı Hayrettin Karaman, kendisine yönelik 'diyalogcu' iddialarına cevap verdi.

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-03-21 10:00:21

Hayrettin Karaman'dan iddialara cevap!
İşte Karaman'ın cevabı:

Başlıktaki ifade bence bir 'galat-ı meşhur'; yani 'yanlış olduğu halde kullanımı yaygınlaşmış bir ifade'dir. Doğrusu 'Farklı Dinlere Mensup Olanlar Arasında Diyalog' olmalıdır.

Son günlerde bu konu yeniden tartışılmaya başlandığı ve benim de 'diyalogculardan olduğum' söylendiği için, eskide kalan tartışmalara katıldığım günlerde yazdığım ve Cemaate bağlı Ufuk Yayınları arasında çıkan bir kitabımdan bazı parçaları okuyucularımla paylaşmak istiyorum ki, benim diyalogla ilgli düşüncem ve yaklaşımım doğru anlaşılsın:

'Benim bu küçük kitapta yer alan konuşmalarım ve yazılarımda hedefim, diyalogun fayda ve muhtemel risklerine dikkat çekmek, müslümanların başta 'tebliğ, temsil ve cazip imaj oluşturma' olmak üzere güzel hedeflerini gerçekleştirmeleri için diyaloga olan ihtiyaçlarının altını çizmek, müslüman gurupların bu konudaki farklı yaklaşımlarına dayanarak birbirlerine öteki muamelesi yapmalarını önlemeye katkıda bulunmak, ötekinden önce kendi aralarında diyalogu teşvik etmektir.'

'Dünyamızda insan ilişkileri baş döndürücü bir hızla değişiyor. Bu değişim rüzgârı önünde sağa sola savrulup dağılmak, hatta manevi varlık bakımından yok olmak da vardır; kökü derinlerde olan, dalları, kırılmamak için sağa sola eğilse de kökü ve gövdesi yerinde kalan çınarlar gibi olmak da vardır. İkinci oluşun en önemli şartlarından biri, 'müşterekleri İslam' olan gurupların kendi aralarında diyaloglar, birlikler, birliktelikler oluşturmak; ortak değeri korumak, güçlendirmek ve nesiller boyu yaşatmak için dayanışmaya ve -gerektiği kadar- ortak faaliyetlere ağırlık vermektir. Kök ve gövde sağlama alındıktan sonra öteki ile diyalogun riskleri asgariye inecek, bu çeşit faaliyetler değişim rüzgârının yönünü belirlemede müslümanların da önemli payları olmasına yol açılacaktır...' (Birinci Baskının Önsözünden).

'Hristiyanlığın vazgeçemeyeceği vazifelerinden biri misyonerlik; yani bütün insanları Hristiyanlaştırmak için çaba göstermektir ve bunu da asırlardan beri yapmaktadır. Buna rağmen Müslümanlar onlarla diyalog içinde olmuşlar, 'Hristiyanları Müslümanlaştırmak' amacı da dahil birçok maksatlarla bir araya gelip görüşmüş, tartışmış, ortak bazı işler tutmuşlardır. Bugün yurt dışında yaşayan dindaşlarımız yoğun bir misyonerlik taarruzu karşısında bulunuyorlar ve oradaki din rehberlerimiz çeşitli maksatlarla Hristiyan ve Yahudi din adamlarıyla bir araya geliyor, diyaloglar yapıyorlar.

'Bu noktada önemli olan; kırmızı çizgilere dikkat etmek, dengeyi bozmamak, kâr zarar hesabını iyi yapmaktır. Eğer bu çeşit diyalog İslam'ın ve Müslümanların menfaatine değil, zararına olursa zinhar ondan uzak durmaktır.

'Müslümanlar, 'Dinler arası Diyalog İçin Papalık Konseyi misyonunun bir parçası olmak üzere' diyaloga girmezler, kendi davalarının şuurlu bir 'misyoneri; yani davetçisi, tarafı' olarak diyaloga girerler.'

(Genişletilmiş İkinci Baskı: Diyalog ve Kurtuluş Tartışmaları, Ufuk Yayınları, 2011, s. 12-13.)

Benim 'farklı dinlere ve inançlara bağlı insanlar ile Müslümanların diyalogları' konusundaki düşüncem yukarıda özetlediğim gibidir; herkesin düşüncesi kendine; ama insanlara sahip olmadıkları düşünceyi yüklemek haksızlıktır ve ahlak dışıdır.

Haber Ara