AK Parti Eskişehir İl Başkanlığını ziyaret eden İşler, burada yaptığı konuşmada, daha önceki üç genel seçim, iki referandum ve iki yerel seçimden başarıyla çıktıklarını söyledi.
Şimdi 8'inci kez seçimlere gireceklerini belirten İşler, "İnşallah bu seçimimizden de büyük bir başarıyla çıkacağımız kanaatindeyiz. Bütün göstergeler bu doğrultuda. Böylece de 'yenilmezlik' unvanımızı bir kere daha koruyacağız diye düşünüyorum" ifadesini kullandı.
Seçimlerin önemine dikkati çeken İşler, şöyle devam etti:
"Bu seçimi önemli kılan hususların başında, son aylarda Türkiye üzerinde birtakım operasyonlar yapılması, özellikle de geçtiğimiz mayıs ayından itibaren sokakların harekete geçirilmesi ve bir hafta kadar önce bir cenaze nedeniyle sokakların terörize edilmesi ve dün de bir terör saldırısının ülkemizde gerçekleşmesi. Doğrusu bunlar çok önemli olaylar. Birtakım hedefleri olduğu çok açık. Burada birileri, Türkiye'nin huzuru bozmak istiyor. Türkiye, bölgedeki yegane istikrar adasıdır. İstikrarın korunması lazım. Korunmazsa 2023 hedeflerini gerçekleştirme imkanımız olmayacak. İşte birileri de 2023 hedeflerini gerçekleştirmemizi istemeyen birtakım mihraklar, maalesef Türkiye'yi karıştırmak istiyorlar ve ben bu olayı anlatırken şu örneği veriyorum hep; bu kavga, Türkiye'deki mücadele, eski Türkiye taraftarlarıyla yeni Türkiye taraftarları arasında geçmekte. Yeni Türkiye taraftarı yani AK Parti bir tarafta, eski Türkiye taraftarlarına baktığımız zaman Cumhuriyet Halk Partisi, MHP, BDP, şimdi bir de paralelciler eklendi onlara, bunlar 4 grup bir araya gelerek bugün AK Parti'ye karşı mücadele ediyorlar. 'Oyunuzu AK Parti'ye vermeyin, kime verirseniz verin.' Böyle bir propaganda yürütüyorlar ama milletimiz oynanan oyunların farkında. Bu ülke çok çekti, çok acılar gördük. 12 Eylül öncesini hatırlayanlar, sokak çatışmalarında nice gençlerimizin kaybedildiğini hepimiz gördük ve o olaylarda kaybeden hep Türkiye oldu, milletimiz oldu. Şimdi istikrarla birlikte kazanan kim oldu? Kazanan Türkiye oldu, yine milletimiz oldu. Birileri bu istikrarı, bu büyümeyi, bu kalkınmayı, bu gelişmeyi, bu ilerlemeyi istemiyor. Bölgesinde ve dünyada itibarı olan bir Türkiye'yi istemiyorlar. Bunun mücadelesini yapıyoruz."
- "Milletimiz, 3 Kasım 2002'de Türk baharını başlattı"
İşler, milletin, Türk baharını 3 Kasım 2002'de başlattığını belirtti.
Milletin o gün sandığa giderek tercihini yaptığını dile getiren İşler, şunları kaydetti:
"Millet o gün sandıkta, 'Ben artık aciz, dirayetsiz, beceriksiz, başarısız siyasetçiler istemiyorum. Ben artık geri kalmış bir ülke istemiyorum. Yolları olmayan, demiryolları olmayan, havalimanları olmayan, ekonomisi zayıf, kırılgan, bir kitap fırlatıldı diye çöken ekonomi istemiyorum', kredi notuyla ilgili olarak da 'Eğer siz çalışır, gayret eder, başarırsanız bu krediyi artırırım. Yok siz de eskiler gibi olursanız sandığa gömerim' mesajını güçlü bir şekilde verdi. AK Parti'yi o günden bugüne millet, zirveden indirmedi ama özellikle 2011 seçimlerinde yüzde 50 oy alınca birleri çok rahatsız oldu. Çünkü geçmişte, şu gözle Türkiye'ye bakıldı; 'Uzadığı zaman budanması gereken, kısaldığı zamanda sulanması gereken bir ülke' yani kontrol altında tutulacak, ne fazla büyüyecek, ne küçülecek, yani ne ölecek ne onacak, böyle bir ülke olarak bakıldı. Şimdiyse 3 Kasım 2002'den bu tarafa sürekli büyüyen, gelişen, kalkınan, ilerleyen bir ülke."
İstanbul'daki üçüncü havalimanı projesine de değinen İşler, devletin kasasından bir kuruş çıkmadan, yap-işlet-devret modeliyle 20 yıl çalıştırılacak bu tesisten devletin kasasına 46 milyar dolar para gireceğini bildirdi.
Merhum Turgut Özal döneminde Amerika'dan 1 milyon dolarlık kredi bulunduğunu hatırlatan İşler, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İşte eski Türkiye, 1 milyon dolara muhtaç bir ülkeydi, 70 cente muhtaç bir ülkeydi. Yeni Türkiye'de ise 46 milyar dolarlık bir ihale yapıyorsunuz ve devletin kasasına, kesesine giriyor. Yeni Türkiye, artık veren el konumuna geldi, alan el değil. 14 Mayıs 2013 de Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok önemli bir gündü, IMF'ye olan borçlarımızı bitirdik. 1950'lerden itibaren almış olduğumuz borçları ve biz hükümete geldiğimizde 23,5 milyar dolar borcumuz vardı, onları ödeye ödeye bitirdik. Gezi olayları ne zaman başladı? O ayın sonunda. Zamanlama manidar değil mi sizce? 'Neden siz borcunuzu bitiriyorsunuz'un hesabını bize verdirmek istiyorlar. Havalimanı ihalesi de aynı ayda yapılmıştı. Yani siz büyüyeceksiniz, gelişeceksiniz, kalkınacaksınız, sizin yapacağınız havaalanı Avrupa'daki belli başlı havaalanlarına rakip olacak, onların pabucunu dama atacak, 'Öyleyse alın bakalım, biz sizi yine eski günlere döndürürüz'ün gayreti, çabası içine girdiler. Birtakım uluslararası odakların, Türkiye'deki iş birlikçileri ile organize bir şekilde tezgahladıkları olaydır. O günleri hatırlarsanız Türkiye adeta yandı, yıkıldı, kül oldu gitti. Türkiye'nin başarılı bir modeli vardı, o model iflas etti. Türkiye'nin başarılı karizmatik bir lideri vardı, onun siyasi hayatı bitti, bitiyor görüntüsünü bütün dünyaya geçtiler. Çok organizeydi. Canlı yayınlar, uluslararası medya kuruluşlarıyla bütün dünyaya bizi itibarsızlaştırmaya çalıştılar."
- Sultan Abdülhamid
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yönelik 2011'den itibaren itibarsızlaştırma kampanyaları yürütüldüğünü söyleyen İşler, "Diktatör dediler, tek adam dediler, işte sultan oldu, padişah oldu dediler, o kılık kıyafet içerisinde onu karikatürize ettiler. Karalama aynı bu şekilde. Bu karalamalar yabancı değil bize, daha önce de görmüştük bu karalamaların aynısını. Aynı şeyler Sultan Abdülhamid'e de yapıldı, ona da 'Kızıl Sultan' dediler" değerlendirmesinde bulundu.
Sultan Abdülhamid tahttan ayrıldıktan sonra Osmanlı'nın çöktüğünü anımsatan İşler, şunları kaydetti:
"Birileri yine aynı şekilde AK Parti'yi, Tayyip Erdoğan'ı iktidardan uzaklaştırılırsa eski beceriksiz, başarısız, dirayetsiz siyasetçiler var ya aynı onları getirecekler. Çünkü bu gelenlerin de boyunlarında adeta bir ip olacak. Onları getirenler nereye çekerse oraya gitmek zorunda kalacaklar, diyet ödeyecekler. Hatırlarsanız zamanında başbakanlar pijamayla karşılanıyordu. Şimdi ise öyle bir şey söz konusu değil. Şimdi dirayetli, muktedir ve halktan aldığı yetkiyi sonuna kadar kullanan, taviz vermeyen, cesur davranan, dik duran bir başbakan var. Bunu birileri hazmedemiyor ve Türkiye'yi yeniden kontrol altına almak için yeniden Türkiye istedikleri gibi olsun diye kukla siyasetçilerin ve yöneticilerin hakim olacağı bir ülkeye dönüştürme gayret ve çabası içerisindeler. Bizim alternatifimiz demek, koalisyon demektir, başarısız, beceriksiz iktidarlar demektir, dirayetsiz siyasetçiler demektir. Şimdi Gezi olaylarında başarılı olamayanlar, 17 Aralık ve 25 Aralık operasyonunu tezgahladılar yani yargı darbesine kalkıştılar. Baktık ki devlet içerisindeki bir paralel çeteyle yapıyla karşı karşıya kaldığımızı gördük ve son yıllarda gerek Cumhuriyet Halk Partisine, gerek Milliyetçi Hareket Partisine yapılan şantajların, tehditlerin arkasında da bu çetenin olduğu ortaya çıkmasına rağmen bugün onlarla mücadelede bizler, o partiler tarafından yalnız bırakıldık"
İşler, Erdoğan'ın, "Bu bir istiklal mücadelesidir" sözünü anımsattı.
Bunun sıradan bir ifade olmadığını anlatan İşler, şöyle dedi:
"Bir ülkenin başbakanı 'neden söylüyor'u çok iyi anlamamız ve anlatmamız lazım. AK Parti olarak, 2007 yılında e-bildiri yayınlanması, 2008'de kapatma davası açılması gibi badireler atlattık. Başbakanımız o zaman bile bu ifadeyi kullanmadı. Hakikaten Türkiye Cumhuriyeti Devleti, tarihinde ilk defa böyle bir tehlikeyle karşı karşıya kalmış durumda. Çünkü organize olmuş bir yapı, devletin kurumlarına sirayet etmiş ve bir yerlerden talimat aldığı zaman akıllarını kiraya verdikleri için harekete geçiyorlar ve gelen talimat neyse onu uygulamak konumunda kalıyorlar. Böylece işte 17 Aralık'ta, 25 Aralık'ta hükümete karşı bir darbe girişiminde bulundular ama başarısız oldular, aynen Gezi'de olduğu gibi başarısız oldular. Çünkü hesaba katmadıkları tek şey, Sayın Başbakanımızın dirayetli, cesur, dik duruşunu hesaba katamıyorlar ve o dik durdukça da milletimiz ona olan desteğini, teveccühünü artıyor."
- "30 Mart, Türkiye'nin kader seçimi olacak"
Emrullah İşler, bu seçimde oylarını en az 8-10 puan artıracaklarını belirtti.
Türkiye'nin geleceğinin oylanacağını söyleyen İşler, şu ifadeleri kullandı:
"Çaresizlik içerisinde 'AK Parti olmasın, kim olursa olsun', 'En güçlü aday, ona oy verelim', 'Oyları bir yerde toplayalım' kampanyasını yürütüyorlar ve izledikleri politikaya baktığınız zaman özelikle de geçtiğimiz günlerdeki cenaze nedeniyle sokakların terörize edilmesi falan da bu çaresizliğin, bitmişliğin, acizliğin bir göstergesi olduğunu düşünüyorum. Ne yaparlarsa yapsınlar, herkesin bir hesabı varsa bu milletin de bir hesabı var. Milletimizin hesabının, yeni Türkiye'den yana olacağına inanıyorum. Allah'ın izniyle milletimiz bizi yanıltmayacak. Hakikaten her yerde insanlarda bir coşku var. Geliyorlar insanlar, 'Ne olur bunlara ülkeyi bırakmayın', samimi, boynumuza sarılıyorlar, ağlayanlar var. Biz de onlara diyoruz ki 'Bu ülke hepimizin, vatandaş olarak sizin çok büyük göreviniz var, hepiniz 30 Mart'a kadar çalışmalısınız.' Bu 9 günü çok iyi değerlendirmek lazım. Belki kafası karışanlar vardır çevrenizde, onlara da olayları anlatmak lazım. Sıkmadık el, çalmadık kapı bırakmamamız lazım. Çünkü 30 Mart, Türkiye'nin kader seçimi olacak. Biraz önce anlattığım çerçevede eski Türkiye, yeni Türkiye, Allah muhafaza eski Türkiye'ye dönersek 12 yılın kazanımlarını kaybedeceğiz. Onun için bu iş kolay bir iş değil, Türkiye'nin geleceği oylanacak, çocuklarımızın, torunlarımızın geleceği oylanacak. Bu yaşanan olaylardan dolayı da inşallah beklenen sonucu aldığımızda milletimiz şu mesajı vermiş olacak; 'Bir, bugüne kadar Tayyip Erdoğan'ı yedirtmedik, bundan sonrada yedirtmeyiz. İkincisi, ülkeyi çetelere bırakmayacağız, işte bu paralel çeteye teslim etmeyeceğiz.' Üçüncü mesaj da 'Biz yeni Türkiye istiyoruz.' Yeni Türkiye yolunda 2023 hedefleri doğrultusunda yola devam mesajını vermiş olacak."