İstanbul Ticaret Üniversitesi ve ORDAF ortaklığı, Uluslararası Hukuk Birliği ve TİKA'nın katkılarıyla, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde yaşananlara dikkati çekmek amacıyla "Uluslararası Orta Afrika Konferansı" düzenlendi.
Prof. Dr. Kurşun, İstanbul Ticaret Üniversitesi'ndeki konferansın açılışında yaptığı konuşmada, uluslararası hukuk ve insan hakları kavramlarının çıkar söz konusu olduğunda unutulduğunu belirtti, dünyanın birçok yerinde masum insanların cezalandırıldığını söyledi.
Orta Afrika Cumhuriyeti'nde yaşananları "utanç tablosu" olarak tanımlayan Kurşun, "Bu katliamlarda ölen insanların hesabını kim verecek, bu katliamları kim durduracak?" diye sordu.
Avrupalılar'ın, Afrika'da kurduğu sömürge sistemlerinden sonra, bu coğrafyanın açlık, sefalet, yaygın hastalık ve ölümlerle anılır olduğuna değinen Kurşun, sömürgecilik anlayışının şekil değiştirerek halen devam ettiğini bildirdi.
Kurşun, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde yaşananların bir din savaşı değil, bir tarafın diğer tarafa uyguladığı soykırım olduğunu ifade etti. Bu ülkedeki Fransız askeri varlığının sadece kendi çıkarlarını korumakla meşgul olduğunu kaydeden Kurşun, Müslümanların silahsızlandırılarak çetelerin ve militanların hedefi haline getirildiğini söyledi.
Kurşun, Orta Afrika'daki sorunun sadece bu ülkenin bir iç meselesi olmadığını, burada halkın belli bir kesimine karşı insanlık suçu işlendiğini belirtti.
- "Kan ve göz yaşı devam ediyor"
Uluslararası Hukukçular Birliği (UHUB) Genel Sekreteri Avukat Necati Ceylan da konuşmasında başta hayat hakkı olmak üzere temel hak ve hürriyetlerin ihlallerle dolu olduğu bir dünyada yaşandığını söyledi.
Ceylan, "Yeni dünya düzeninin kurucuları, siyaset ve hukuk alanında küresel aktörler, dünyanın gidişatına yön vermeye, kan ve göz yaşı dökmeye devam ediyor" dedi.
Dünyanın bir çok yerindeki askeri, siyasi ve ekonomik müdahaleler sonucu milyonlarca insanın hayatını kaybettiğine ve mülteci konumuna düştüğüne değinen Ceylan, son olarak da Orta Afrika Cumhuriyeti'nde, Müslümanların katledildiğini bildirdi.
Ceylan, bu ülkedeki Fransız güçlerinin gözleri önünde insanlık suçu işlendiğini, belirterek Müslümanların yaşam mücadelesi vermekte olduğunu kaydetti.
Ceylan, "Türkiye olarak bütün bu hak ihlallerine, soykırıma ve vahşete seyirci kalamayız. Orta Afrikalı Müslümanların yalnız olmadıklarını, onların dertlerini ve özellikle de insanca yaşama haklarını gündeme alan bir ülke ve insanların olduğunu dünyaya ilan ediyoruz" ifadelerini kullandı.
Farklı inanç ve düşüncelerinden dolayı hiç kimsenin zulme ve katliama maruz kalamayacağını anlatan Ceylan, dünyanın bir ucundaki hak ihlallerinin dünyanın diğer ucundakileri de ilgilendirdiğini kaydetti.
- "Afrika'ya yönelik çalışmalar sürecek"
İstanbul Ticaret Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nazım Ekren, Afrika'nın, küresel ölçekte devletlerin, piyasa aktörlerinin ve şirketlerin ilgi odağı olmaya devam ettiğini söyledi.
Bir bütün olarak Afrika'nın yüz yıllarca istikrar ve istikrarsızlık sarkacında kaldığını anlatan Ekren, bu coğrafyanın imkan ve kaynaklarını etkin ve verimli şekilde değerlendiremediğini kaydetti.
Ekren, "Afrika, günümüzde ise ekonomik kalkınma, sosyal gelişme ve siyasal yapılanma hamlelerini eş zamanlı ve entegre olarak yerine getirme zorunluluğu ve zorluğu içinde bulunmaktadır" diye konuştu.
Türkiye'nin tarihsel geçmişi ve bağları ile günümüzdeki sorumluluklarının bölgeye yönelik politikalar ve stratejiler üretilmesini gerekli kıldığını anlatan Ekren, "Bu çerçevede uygulamaya konulan Afrika açılımı ile Türkiye bilgi birikimi ve tecrübesini, destek ve yardımlarını bölgenin refah ve mutluluğunu artırmada kullanma arzu ve iradesini de ortaya koymuştur" dedi.
Üniversite olarak da bu çaba ve çalışmalara katkı sunduklarını anlatan Ekren, "Afrika konusunda üniversitemiz kurumsallaşmasını hem akademik açıdan hem de uygulama bazında yerine getirecek donanımlara da sahip bulunmaktadır" ifadesini kullandı.
- Orta Afrika Cumhuriyeti heyeti
Orta Afrika Cumhuriyeti'nden gazeteci Abdullah Adoum da, darbe yapılan ülkesinde Aralık 2013'ten beri Müslümanların can ve mallarının hedef haline getirildiğini söyledi.
Adoum, asıl amacın Orta Afrika'daki Müslümanları kendi evlerinden ve yurtlarından çıkarmak olduğunu belirtti. Adoum, Hristiyan çetelerin ve saldırgan güçlerin, Fransız askerlerinin gözleri önünde Müslümanları katlettiğini ifade etti.
Orta Afrika Cumhuriyeti Konferans Heyeti Başkanı İdris Hüseyin ise konuşmasında ülkesinin tarihin en büyük trajedilerinden birinin yaşanmakta olduğunu belirtti.
Dünya basınının olup biteni, vahşetin boyutlarını tam olarak yansıtmadığını kaydeden Hüseyin, "Soykırım sadece Müslümanlara yönelik olduğu için mi dünya medyası gerçekleri yansıtmıyor?" diye sordu.
Hüseyin, Müslüman halka yönelik katliamlara dikkat çekmek için konferansı düzenleyenlere ülkesindeki kurbanlar adına teşekkür ettiğini söyledi.
Bu arada Orta Afrika Heyeti'nde yer alan İbrahim Osman da, ülkesindeki durumun her geçen gün kötüleştiğini belirterek, çocuklara bile merhamet gösterilmediğini kaydetti. Müslümanların evlerinden sürüldüğünü, katliama maruz kaldığını belirten Osman, sadece insani yardımlara değil, lojistik desteğe de ihtiyaç duyduklarını söyledi.
Osman, ülkenin kuzeyi de dahil 8 bölgenin kontrolünün kendilerinde olduğunu ve tüm grupların uzlaşmasıyla burada bir hükümet ilan etme safhasına gelindiğini dile getirdi.
Gazeteci Hakan Albayrak da konuşmasında Afrika'da olup bitenlerin yabancı basın aracılığıyla takip edilmesini "utanç" olarak niteleyerek, Anadolu Ajansı'nın, Afrika'da yerli bir bakışa yönelik gayretini takdir ettiklerini belirtti.
"Afrika, Afrikalılarındır" sözünü aktaran Albayrak, bu ülkedeki karışıklıkların yabancı güçler tarafından çıkarıldığını ifade etti.
Albayrak, Afrika'nın komşu ve kendimizden bir yer olarak görülmeye alışılması gerektiğini dile getirdi.
- "BM Barış Gücü, konuşlandırılmalı"
Konuşmaların ardından okunan bildiride, Orta Afrika Cumhuriyeti'nde acilen BM Barış Gücü konuşlandırılması gerektiği belirtildi.
İslam İşbirliği Teşkilatı'nın, girişimlerini hızlandırmasının önemine değinilen bildiride, üye ülkelerin mali ve diğer tüm imkanlarının buradaki Müslümanlar için seferber edilmesi istendi.
Bildiride, Müslüman mültecilerin sığınmak zorunda kaldığı Çad, Kamerun, Sudan gibi komşu ülkelere yardım edilmesi gerektiği kaydedildi.
Türkiye'nin bir stratejik ortak olarak bu konudaki rahatsızlığını resmen Afrika Birliği'ne bildirmesinin istendiği bildiride, sorunun çözümüne yönelik yegane arabulucu ülkenin de Türkiye olduğu görüşüne yer verildi.
Bildiride ayrıca, Türkiye'nin ev sahipliğinde düzenlenecek 2. Afrika Zirvesi'nde konunun gündeme alınması istendi.