Körfez Esentepe mahallesinde partisinin seçim irtibat bürosunun açılışında konuşan Işık, 1960 Mayıs ayının gazeteleriyle 2014 yılının şubat, mart ayındaki gazetelerin birbirinden farklı olmadığını belirterek, ülkenin şaha kalktığı, sanayileşmeye başladığı o dönemde darbeye zemin hazırlandığını söyledi.
Darbenin ardından olanın 3 masum cana ve ülkenin onlarca yılına mal olduğunu ve bugün de aynı senaryonun yürürlüğe konduğunu savunan Işık, yolsuzluğun yapıldığı dönemleri gayet iyi bildiklerini, 1999-2002 döneminde 22 bankanın batırıldığını ve 40 milyar doların milletin sırtına yüklendiğini kaydetti.
Işık, o dönemde paraların bankaları hortumlayanlara gittiğini dile getirerek, "Ziraat Bankası verdiği 100 liranın sadece 36 lirasını geri alabiliyordu. 64 lirası ya görev zaiyatı ya başka şeyle uçup gidiyordu. Aynı Ziraat Bankası bugün verdiği her 100 liranın 98 lirasını geri alıyor, 2 lirasını da Kredi Garanti Fonu'ndan alıyor. Bir tek kuruşu batmıyor. Eğer memlekette yolsuzluk olacaksa önce kamu bankasında olur" diye konuştu.
1999'da 3 kamu bankasının 3 farklı partiye bağlı olduğuna dikkati çeken Işık, "En büyük parti 'Ziraat Bankası benim kontrolümde olacak' demişti. Ortanca parti 'Halk Bankası benim kontrolümde olacak', küçük parti de 'küçük banka benim kontrolümde olacak' demişti. Şimdi artık güçlü bir iktidar, 3 tane kamu bankası bırakın 3 tane bakana bağlı olmayı bir tek bakana bağlı, Başbakan Yardımcımız Ali Babacan'a bağlı. 11 yıldır en küçük bir dedikodu duydunuz mu? Peki kamu bankasında olmayan yolsuzluk nerde olacak" ifadelerini kullandı.
-"Yolsuzluğun olduğu ülkede borç olur"
Işık, "Yolsuzluğun olduğu ülkede borç olur. Borcun olduğu ülkede de başkasının önünde boyun bükersiniz. Bu memleketin Başbakanının Amerikan Başkanının karşısındaki fotoğrafı unutmayın. Bizim kanımıza en çok dokunan fotoğraflardan biridir o. Merhum Ecevit düğmesini iliklemiş iki eli yanında, Clinton masasının üzerine oturmuş Ecevit ondan birşeyler istiyor. 'IMF'ye söylede bize 3 kuruş, 5 kuruş para versinler.' Niye? 'Memurun, emeklinin, işçinin parasının ödeyemiyoruz" diye konuştu.
Birilerinin Türkiye'nin IMF'ye muhtaç olmasını istediğini belirten Işık, şöyle konuştu:
"Bugün IMF'ye kuruş borcumuz yok. Artık IMF'nin Türkiye'ye talimat verme dönemi biti. Önceden Coterelli diye bir adam vardı. Adam IMF'nin beşinci altıncı dereceden memuru herkes çok iyi biliyordu. Niye? Önüne geleni fırçalıyordu. Niye? O adam imza atmazsa IMF parayı vermiyor, IMF para vermezse memurun, emeklinin maaşı ödenmiyor. Şimdi bırakın Coterelli'yi IMF başkanının adını bilen var mı? Allah'a şükür artık ülke namerde muhtaç değil. Asıl milliyetçilik ülkeyi namerde muhtaç olmaktan kurtarmaktır. Şu anda en milliyetçi parti AK Parti'dir, en milliyetçi lider Recep Tayyip Erdoğan'dır."
Işık, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak en fazla yoğunlaştıkları alanlardan birisinin savunma sanayisinde yüksek teknolojiye dayalı yerli üretim olduğunu vurgulayarak, her noktada artık "biz yaparız" dediklerini, bunun için gece gündüz çalıştıklarını ifade etti.