Suriye'de 15 Mart 2011'de fitili ateşlenen halk gösterileriyle başlayan ve iç savaşa dönüşen olaylar üçüncü yılını doldurdu.
Üstün, konuyla ilgili olarak AA muhabirine yaptığı açıklamada, dünyanın, güçlülerin elinde oyuncak haline geldiğini söyledi.
Dünyada aslında globalleşme olmadığını, global senaryolar üretildiğini belirten Üstün, bu senaryo içerisinde, o oyunun konusu olan insanlar olduğunu kaydetti. Dünyadaki bu güçlerin, Suriye meselesini insan meselesi olarak görmediğini, sadece konu olarak gördüğünü ifade eden Üstün, şöyle konuştu:
"Suriye'de bir taraf Esed'ı tutuyormuş gibi görünüyor, bir taraf yalancıktan 'ah vah' ediyor ama orada insanlığın ve insanların yok olmasına göz yumuluyor. Bu bilerek yapılan bir şey. Suriye yok olacak noktaya doğru gidiyor. Bu yok olma çözümü, birileri için daha cazip hale gelmiş görünüyor. Onlara göre 'çözüm nedir?' denilirse, Suriye'nin yok olmasıdır. 'Suriye'nin yok olmasından sonra orada kalan insan olursa, onlar da varlığı yokluğu belli olmayan insanlar, ülke haline gelir. Biz oraları imar, inşa ederiz, borçlandırırız, para kazanırız' havasındalar. Dünya istese bunu çözecek güce sahip ama böyle bir istek ve arzu gözükmüyor. Çünkü ölenler Müslüman, Müslüman çocuklar.
Burada, büyük oyun içerisinde oyunlar var. Özgür Suriye Ordusu, Esed'le mücadele ederken bir bakıyorsunuz karşılarına, onları acımasızca kesen IŞİD diye bir örgüt çıkıyor. Bunlar ne yapıyorlar? Bunların normal şartlarda Esed'le savaşması gerekirken, Esed'le savaşan Özgür Suriye Ordusu ile savaşıyorlar. Oyunun içerisinde oyun olduğu artık görülüyor. Mazlum milletlerin, bu oyunun konusu olmaktan çıkmaları gerekir. Türkiye bu oyunlara işaret ediyor. Suriye'de olsun, Myanmar'da olsun, Mısır'da olsun, bunlara işaret ediyor. Dünyada gücü elinde bulunduran ülkeler, buna sağır, kör ve dilsiz şekilde davranıyorlar. Bu sistem böyle bir şeyi kaldıramaz. Yakın tarihte bu sistemin değişmesi gerekiyor, değişmesi için de dua etmemiz ve çok çalışmamız lazım."
Üstün, "Bu noktada Müslüman ülkeler ne yapmalı?" sorusuna, "Müslüman ülkelerin kendi halklarının sesini dinleyecek rejimler kurması lazım. Bir çok Müslüman ülke batıya veya başka güçlere bağlı. Kendi öz halkına dayanan rejimler kurulmadığı sürece, Müslüman ülkeler sömürülmeye devam eder. Filistin'de, Gazze'de bebekler ölüyor ama diktatör yönetim sınır dahi açmıyor. Neden? İsrail'e yaranmak için. Böyle bir yönetimden mazluma el uzatması beklenebilir mi? Beklenemez" yanıtını verdi.
"Suriye'deki olay da böyle" diyen Üstün, "Bir kaç Müslüman ülke ses çıkartabiliyor ama onun dışındakiler başkalarından korktuğu için ses çıkartamıyor. Bu bakımdan oralarda da sorun var. Bunların değişmesi lazım ama bu kolay olmuyor. Libya ve Tunus'tan başladı ama sonra önünü kestiler. Hem de kanlı bir darbe ile kestiler, bu değişimin önünü kestiler. Çünkü Müslüman ülkeler değişirse, Türkiye gibi ilkeli bir politika izleme durumunda kalacaklar ve kontrolden çıkacaklar" diye konuştu.