Avcı, Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezi'nde düzenlenen Devlet Övünç Madalyası Tevcih Töreni'nde yaptığı konuşmada, şair Mehmet Akif Ersoy'un "Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı, düşün altında binlerce kefensiz yatanı" dizelerini hatırlatarak, Ersoy'un hiç görmediği Çanakkale'nin zafer destanını binlerce kilometre uzakta görevli olarak gönderildiği Arabistan'daki El Muazzama adlı küçük bir tren istasyonundan yazdığını kaydetti.
Milletiyle böylesine hemhal olan şairlerin birer nimet olduğunu ifade eden Avcı, şöyle konuştu:
"Allah'a şükürler olsun ki bize Mehmet Akif gibi bir nimet bahşetti. Millet olarak hissettiğimiz derin bir hüznün ve yeniden yeşeren umudun bir göstergesi olan 18 Mart tarihi bize neler kaybettiğimizi ve bunun karşılığından nasıl bir vatan kazandığımızı hatırlatmaktadır. Çanakkale Savaşı, Samipaşazade Sezai'nin deyişiyle '3 mucizeler muharebesi'dir. Kimliği kurtarmıştır, geçmişe büyüklüğü iade etmiştir ve üzerinde yaşadığımız toprakları bizim için vatan yapmıştır. Bu destane savaş, milletimizin en umutsuzluğunda kendini nasıl küllerinde inşa ettiğini bütün dünyaya göstermiştir. İhtilaf devletlerinin, İstanbul'u almak için Çanakkale'den rahatça geçebileceklerini düşünmelerinin sebebi, İslam'daki şehadet mertebesini anlamamalarıdır. Onlar savaşta kaybettiklerine istatistiksel olarak bakıyorlardı fakat karşılarında şehitliği Allah'a pirüpak kavuşmanın ve ölümsüzlüğün yegane yolu olarak gören bir ordu vardı. Onlar savaşı kazanacak olanın gelişmiş silah gücü olduğunu düşünüyorlardı fakat karşılarında gücünü göğsündeki imandan alan askerler vardı.
Onlar bir toprak parçasını ele geçirmek istiyorlardı fakat karşılarında, bu toprak parçasını vatan olarak savunan bir halk buldular. Doğudan batıya, kuzeyden güneye bütün Osmanlı coğrafyasından gözünü dahi kırpmadan şehadet şerbeti içenler bize nasıl bir medeniyetin varisçisi olduğumuzu ve bugünlere hangi bedeller ödeyerek geldiğimizi kendi kanlarıyla yazdıkları muhteşem bir destanla öğrettiler. Aslında onlar 'biz' olarak şehitlik mertebesine yükselirken geride kalanlara, 'biz' olarak yaşamayı vasiyet ettiler. Bu vasiyeti yerine getirmek için birbirimize et ve tırnak gibi sarılmalıyız. Türkiye Cumhuriyeti'nin inşasında yaşadığımız en büyük kayıp Çanakkale'de, eğitimli münevverlerimizi, henüz bıyıkları terlememiş gençlerimizi kaybetmekle oldu."
Avcı, şehitlerin ailelerinin ve gazilerin, şehitlerin emaneti olduğunu anlatarak, "Devletimizin ve milletimizin şehitleri unutmayacağını, emanetine hakkıyla sahip çıkacağını bir kere daha vurgulamak istiyorum. Tıpkı Çanakkale şehitlerimiz gibi bugün üzerinde yaşadığımız vatanı onlara da borçlu olduğumuzun bilincindeyiz. Bu millet, bu topraklar üzerinde yaşadığı sürece yani ebediyete kadar kendilerini minnet ve şükranla anacaktır" diye konuştu.
Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna ise Türk ordusunun, kahramanlık ve vatanseverlik destanlarıyla dolu şanlı tarihinde savaşta ve barışta insani değerleri her şeyin üzerinde tuttuğuna değinerek, şehit ve gazilerin cesaret, irade ve azmini örnek alarak emanet edilen cennet vatan Türkiye'yi daha ileriye götürmek için azim ve sebatın devam edeceğini vurguladı.
Konuşmaların ardından Avcı ve Tuna, Şehit Deniz Topçu Başçavuş Ercan Arıkan'ın kızı Aleyna Arıkan'a, şehit Jandarma Astsubay Çavuş Mutlu Yıldırım'ın babası Yılmaz Yıldırım'a, şehit Piyade Uzman Çavuş Enis Yücel'in babası Sami Yücel'e, şehit polis memuru Ramazan Cangür'ün babası Yüksel Canıgür'e ve gazi Jandarma Uzman Çavuş Hakan Çıbık'a Devlet Övünç Madalyası ve beratını verdi.
Etkinliğe, MHP Genel Başkan Yardımcısı Ruhsar Demirel, AK Parti Eskişehir milletvekilleri Salih Koca ve Ülker Can, Garnizon Komutanı Korgeneral Abidin Ünal, Eskişehir Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen ve diğer ilgililer katıldı.