Demokrasiye sığınmak
Keskin bir şekilde cepheleşiyoruz,kamplara bölünüyoruz deniliyor. Bunu da Tayyip Erdoğan’ın kullandığı ayrıştırıcı, kışkırtıcı dilin sebep olduğu iddia ediliyor. Başbakan bizi bölüyor deniliyor. Acaba gerçekten böyle mi?
12 Yıl Önce Güncellendi
2014-03-16 12:39:16
Aslında cumhuriyet dönemine bakıldığında hiçbir dönemde Türkiye cumhuriyeti sınırları içerinde yaşayan toplumun ulus olmadığı, olamadığı görülecektir. Halkın hiçbir katmanı yani Türkler, Kürtler, Atatürkçüler,İslamcılar, milliyetçiler vs. iç içe girip bütünleşemediler.
Türklerle Kürtlerin, Alevilerle Sünnilerin birlikte yaşadıkları yerlerde de görüleceği gibi aslında ne düğünlerde ne cenazelerde ne de sosyal hayatın herhangi bir yerinde bu katmanların istenilen düzeyde bütünleştikleri gözlenmiyor.
Hatta hemen hemen her dönemde en ufak bir kıvılcım bu kesimlerin birbirine karşı öfkelerinin, kinlerinin ortaya çıkması için yeterli oluyor.
Cumhuriyet 90 senedir bu sorunların üstesinden gelemedi.
Sorunun kökleri çok derinde. Yılların biriken kini, öfkesi var. Hz. Ali muaviye olayı, kerbela olayı, alevi katliamları, kürt isyanları ve katliamları, ermeni meselesi vs. daha insanların zihinlerinde ve yüreklerinde dün yaşanmış gibi taze.
Taze çünkü öldürülen her kürt, her alevi, her ermeni(hrant dink) tarihte yaşanan bu katliamları insanların zihninde yeniden canlanmasını sağlıyor. Yılların hatta yüzyılların biriktirdiği bu sorunları getirip Ak parti iktidarı dönemine mal etmek, sanki bütün bu sorunlar bu dönemde ortaya çıkmış gibi davranmak ne akla ne vicdana sığar.
Yaklaşık bir asırdır ne kürt meselesini, ne alevi meselesini, ne laikliği ne de din sorununu çözemedik. Çözemediğimiz gibi bunlara bir de “cemaat” sorunu da eklendi. Belki çözüme en yakın olduğumuz dönem, Tayyip Erdoğan dönemidir. Hem kürt sorunu hem de alevi sorunun çözümü için gösterilen çabalar herkesin malumu. Özellikle kürt sorununda çözüme doğru atılan adımlar hiçbir dönemde bu kadar yüz güldürücü olamamıştı. Peki durum böyleyken neden Başbakanın toplumu böldüğü, ayrıştırdığı her platformda söyleniyor?
Aslında sorunun ne olduğunu herkes çok iyi biliyor. Ama kim nerden maaş alıyorsa oraya hizmet etmenin, yalakalık etmenin derdinde.
70 lerde, 80lerde, 90lı yıllarda Tayyip Erdoğan mı toplumu ayrıştırıp kamplara böldü? Sivas olayları,1990lı yıllarda ki alevi kürt katliamları, 17 bin faili meçhul, Tayyip Erdoğan’ın iktidarı döneminde mi oldu?
Dersim katliamını, şeyh said isyanı, istiklal mahkemeleri, delibaşı isyanı ve daha niceleri. Sorunlar kronik ve hız kesmeden devam ediyor. Kimse sorunun özüyle ilgilenmiyor.
Belli bir kesim, buna “cemaat” de dahil sorun olarak topluma Tayyip Erdoğan’ı gösteriyor. Onun uslubunu, tarzını, kullandığı dili,her şeyini toplumun ilerlemesinin önündeki en büyük engel olarak gösteriyor.
Bir başbakan düşünün anasına, evlatlarına, eşine, kendisine cumhuriyet tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir şekilde küfürler ediliyor, eleştiri adı altında akla hayale gelmeyecek şeytanlıklar yapılıyor ve sonra başbakanın diktatörlüğünden, otoriterleşmesinden dem vuruluyor.
Her ne hikmetse diktatörlükle suçlanan kişi ülkeyi seçime götürüyor ve meydan meydan dolaşıp bunların şerrinden halka, demokrasiye sığınıyor. Diktatör diyenlerde sokaklardan, anarşiden, yakıp yıkmaktan medet umuyorlar.
Keşke söyledikleri gibi sorun Tayyip Erdoğan olsaydı, çözüm çok kolay olurdu. İktidardan düşmesiyle sorunlarımızdan kurtulurduk. Zira Tayyip Erdoğan sorunların çözümü önünde engel olacak, erdemsiz bir lider olmadığını geçtiğimiz 11 yıl içinde kanıtladı.
Görünen şu tabloda çözümsüzlükten beslenen odakların olduğu aşikar. Artık gün gibi ortada.
Bedirxan YUSUF
SON VİDEO HABER
Haber Ara