Kanal 7 ve Ülke TV ortak yayını İskele Sancak programında Erdoğan, "İki yıl önce 6 Mart'ta paralel bir gazetenin manşetinde 'Başbakan Erdoğan'ın iki yıl ömrü kaldı' diye bir haber yayınlandı. İki yıl tamamlandı, siyaseten mi acaba iki yıl ömür biçilmişti" sorusu üzerine, "Siyasi olamaz çünkü seçim yok. Şimdi başka türlü götürme noktasında haberleri aldık. Onları duyduk ettik" yanıtını verdi.
Allah'ın verdiği ömrü bir an öne, bir an sona kimsenin erteleme veya gereğini yapma yetkisi olmadığını ifade eden Erdoğan, "Onun için biz ya Hafız deriz, ona sığınırız. Tedbirlerimizi alırız, yolumuza öyle devam ederiz. Onlar varsın böyle devam etsin. Ya Şafi dedik, şifanın en büyük vereni O'dur. Ve elhamdülillah ameliyatımdan bugüne her şey çok daha güzel gelişti. Şu anda bu maratonu ilk günlerimiz aratmayacak kadar götürüyoruz. Siyaseten meydandayız. Biz 'Müslümanım' diyenden bir şeyi bekleriz, Müslüman o kimsedir ki elinden ve dilinden Müslümanlar emindir, salimdir. Şimdi bakıyorsunuz beddualar var. Müslüman, bırakın Müslümana beddua etmeyi diğer insanlara bile beddua edemez, onun nezaketi bunu gerektirir. Ama bunlar çığırından çıkmış vaziyette" diye konuştu.
Erdoğan, "17 Aralık operasyonunda ismi geçen 4 eski bakanla ilgili Meclis'e gelen fezlekeler konusundaki tutumunun" sorulması üzerine de "Ayın 19'unda arkadaşlarımız orada bulunacaklar" bilgisini verdi.
Aynı gün kendisinin mitingleri olduğunu, mitinglerde bulunacağını kaydeden Erdoğan, şöyle devam etti:
"Arkadaşlarımıza gerekli çağrılar yapıldı, arkadaşlarımız orada bulunacaklar. Fakat dikkat edilirse şu ana kadar anamuhalefet partisi bir soruşturmaya yönelik adım atmadı. Sadece bu toplantının yapılmasını istiyor. Tamam da niye soruşturmaya yönelik bir adım atmıyorsun? Burada dert başka. Dert: 'Acaba son 10 güne girerken bazı bir şeyler yakalar da belgeler, bilgiler filan yakalar da bunu biz kamuoyunda paylaşabilir miyiz?' Bunlar hukuk mukuk da anlamazlar, bunlar daha siyaseti öğrenemediler, çok acemisi bu işin. İşte onun için Anayasa Mahkemesinden birkaç kez döndüler, veto yediler. Güya hukukçuları da var, bir işe de yaramıyorlar. Bu olayda da soruşturmaya yanaşmıyorlar. Şimdi de o gün toplantı yeter sayısını 184 bulabilecekler mi bilemiyorum. Komisyonda da çoğunluk bizde oluyor. Yani bizim o komisyona 9 üye verme hakkımız var, 4 tane CHP'nin, bir diğerlerinin. Bu şekilde oluşan bir komisyon var. Dolayısıyla bu komisyonda, eğer böyle bir şeyin kurulması söz konusu olursa ki o da zannediyorum ayın 19'undan sonraki bir dönemde böyle bir adım atılacak olursa o zaten nisan ayı içerisinde olabilecek bir şey. Ama böyle bir noktada bunlar böyle bir adımı şu ana kadar atmadılar. Bunlarda böyle bir cesaret yok. Burada çok farklı gelişmeler olabilir. Benim 4 milletvekili arkadaşım asla bu şeylerden çekinmek gibi bir dertleri yok."
Başbakan Erdoğan, "dört eski bakanın yargılanmak isteyip istememesiyle" ilgili soru üzerine de şunları kaydetti:
"Ortada herhangi bir suç unsuru yoksa, suç sabit değilse niçin böyle bir şeyi istesin? Bunlar gazete haberleriyle, gazete kupürleriyle... Bunlar bizim partimizi de biliyorsunuz o şekilde kapatma yoluna gittiler. Ve biz ki yola çıkarken bir şey söyledik. Ne dedik? '3Y' dedik. Yolsuzlukla yasaklarla yoksullukla mücadele. Biz bu mücadeleyi vermemiş olsaydık Türkiye'nin milli geliri 230 milyar dolardan 820 milyar dolara çıkabilir miydi? Biz bu mücadeleyi başarılı bir şekilde verememiş olsaydık eğitimde cumhuriyet tarihinin yapmış olduğu derslik sayısının yarıdan fazlasını... 205 bin derslik biz yaptık. Yollara bakıyoruz, bölünmüş yollarda 79 senede bunların yaptığı bölünmüş yol 6 bin 100 kilometre, biz şurada 17 bin kilometre bölünmüş yol yapmışız. Yolsuzlukların olduğu bir ülke bunu yapabilir mi? 23,5 milyar dolar IMF'e olan borç MHP'nin borcu, o getirdi, CHP'nin yavrusu DSP ile birilikte. Bize bunu bıraktılar. Bunu biz ödedik, biz bitirdik. 'Milliyetçiyiz' diyenler 27.5 milyar dolar Merkez Bankamızın döviz rezervi vardı, şu anda 128 milyar dolar döviz rezervi var. Yolsuzlukların olduğu bir ülkede buraya gelebilir misiniz? Sağlıkta zaten devasa bir patlama var. Çok enteresan, bu olaylarda gelen bir nokta var. Üçüncü havalimanı ile ilgili olarak yapılan ihale 46 milyar dolar, oranın müteahhitlerini bile bunlar yemeye kalktı."
Erdoğan, üçüncü havalimanının yapımının neden engellenmek istendiğiyle ilgili bir soruya, "Oradaki müteahhit firmalardan herhalde mama almadılar bunlar. Bunlar biliyorsunuz, paralel yargıyı da kullanmak suretiyle bazı şeyleri haraca bağlıyorlar. Neyle? Şantajlarla. Şimdi burada bunlar çok çok önemli. Aynı zamanda uluslararası bir casusluk da. Bir savaşa, Allah göstermesin, girecek olsak düşman nereyi vurur? Ya gelir havaalanlarını vurur, ya köprüleri vurur" diye cevap verdi.
Erdoğan, engellemelerin arkasında başka bir ülkenin olduğuna dair şüphe taşıyıp taşımadığı şeklindeki soru üzerine "Olmaz olur mu? Niye olmasın? Her şeyi düşüneceksin, hem içeriyi düşüneceksin hem dışarıyı düşüneceksin" karşılığını verdi.
Havalimanını dışarıda kimlerin istemediğini bildiklerini, bunları telaffuz etmenin onlarla olan hukukları açısından doğru olmayacağını ifade eden Erdoğan, şunları belirtti:
"46 milyar dolar... Burada bu kredibilite müteahhit firmalar açısından sıkıntı olabilir. Ama devlet bankaları bu işte dik durdukları için şu anda bunun önünü alamıyorlar. Yoğun bir şekilde çalışıyorlar. Aynı şekilde mesela üçüncü köprü. Çok önemli. Yavuz Sultan Selim Köprüsü'yle alakalı, bunun önünü kesmeye çalıştılar. Marmaray'ı Allah'tan ki görmediler denizin 62 metre derinliğinden gidiyor. Göremedikleri için Marmaray o arada bitti. Şimdi denizin altından bir de çift kat tüp geçit var, Kanal İstanbul var. Kanal İstanbul'la ilgili de aynı şeyler. Bunlar çok çok önemli adımlar. Bunların önünü kesme gayretleri var. Ama bunu evelallah başaramayacaklar. Bunlar da yolunda gidecek."
(Sürecek)