Erdoğan, partisince Müftülük Meydanı'nda düzenlenen mitingde yaptığı konuşmada, CHP'nin tek parti olduğu dönemlerde yıllarca camilerin kapatıldığını, ahıra, depoya çevrildiğini, ezanın aslının ve çocuklara Kur'an-ı Kerim öğretilmesinin yasaklandığını, kitapların yakıldığını, yasaklandığını ve toplatıldığını söyledi.
Alimlere çok ağır cezalar verildiğini, çok ağır zulümler yapıldığını, Said-i Nursi'ye hem hayattayken hem de vefat ettikten sonra zulmedildiğini dile getiren Erdoğan, yakın zaman kadar CHP'nin, üniversitelerde kızların başörtülü okumalarını engellediğini ifade etti. Erdoğan, şöyle konuştu:
"İşte bu Pensilvanya, hem de merhum Said-i Nursi'nin izinden gittiğini iddia eden bu Pensilvanya, şu anda bu CHP ile birlikte hareket ediyor, bu CHP'ye oy istiyor. Bir de şu yalan: Ne diyor? 'Ben bugüne kadar oy kullanmadım, bundan sonra da kullanmayacağım' diyor. Ya ne yapacaksınız imam efendi? Sadece istikamet verecek. AK Parti'nin karşısında en güçlü parti kim? CHP. Oyu ona verin. Kim? MHP. Oyu ona verin. Kim? BDP. Oyu ona verin. Bunların şakulü yok. Tamamen istikameti şaşırmış vaziyetteler çünkü bunların ittifakından Türkiye için hayırlı bir şey çıkmaz, bunların yol arkadaşlığı Türkiye'ye hayır getirmez. Bu kirli bir ittifaktır, bu bir şer ittifakıdır. 40 çürük yumurtadan bir sağlam yumurta çıkmaz. Siz 30 Mart'ta bu ittifakı bozacaksınız"
Seçimlere 13 gün kaldığını anımsatan Erdoğan, vatandaşlara "Ablalar, abiler kapı kapı dolaşmaya var mıyız? Birilerinin ablaları var ya siz onlara gereğini söylüyorsunuz. Kapılara yaklaştıklarında onlara gereken cevabı verin. Onlara 'partinizi kurun da öyle gelin. Biz sizin cemaziyelevvelinizi biliriz, kurun da öyle gelin' deyin" diye seslendi.
Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bunlarda iftiranın, yalanın her türlüsü var. Takiye bunlarda. İşte en son bir tane daha. Yandaş gazete, gazeteler, onlar da kalkıyorlar oğluma bir iftira daha. Benim oğlumun avukatıymış. Kimse, ne tanıyoruz, ne biliyoruz. Böyle bir avukatı yok oğlumun. Oğlumun şu anki oturduğu yere yakın bir yerde, bir sitede evleri varmış. Hiç, yakından uzaktan alakası yok. Böyle de bir avukatı yok. böyle bir sahtekarlık olmaz.
Broşürler dağıtıyorlar. Broşürlerin içinde A'dan Z'ye yalanlar, montajlar, dublajlar var. Bunları ben tamamen, o münafıklar silsilesi içerisindeki haşhaşilere benzetiyorum. Bunlar çete, bunlar örgüt. Cemaat filan değil ha. Tertemiz, pırlanta gibi cemaatler var. Biz, unutmayın, Allah'ın huzurunda rükudan başka hiçbir yerde eğilmeyiz. Bize bugüne kadar boyun eğdiremediler, bundan sonra da asla."
-"Sui misal emsal olmaz"-
Türkiye'de ömrünü ilme vakfetmiş, gerçekten içiyle dışıyla alim olan gönül insanları bulunduğuna işaret eden Erdoğan, Türkiye'de kendisini talebe yetiştirmeye adamış, hiçbir karşılık beklemeden, almadan vermeyi şiar edinmiş samimi cemaatler, kendisini gerçekten yardımlaşmaya, paylaşmaya adamış, mazlumlara hizmete adamış hayırsever dernekler, vakıflar olduğunu vurguladı. Erdoğan, sözlerine şöyle devam etti:
"Türkiye'de gerçekten vatanını seven, çalışkan, milli ve manevi değerlerine bağlı öğrenciler yetiştirmeye çalışan okullarımız var. Sui misal emsal olmaz. Kötü bir örnek çıktı diye, istismarcı, fitneci bir örnek çıktı diye alimlerimizin, cemaatlerin, dernek ve vakıfların yıpratılmasına asla izin vermeyeceğiz. İyiyi ve kötüyü birbirinden ayıracak, geçmişte olduğu gibi geleceği de hayır üzerine inşa etmeye devam edeceğiz.
Pensilvanya'daki bu zat, 99'da buradan giderken, onun yakın arkadaşları 'inzivaya çekildi' diyorlardı. Şimdi kendisi ne diyor, 'Ben münzevi hayatı yaşıyorum' diyor. 'Benim dünya işleriyle ilgim, alakam yok' diyor. Kahramanmaraş'ın şahsında, ekranları başında bizi izleyenlere sesleniyorum, münzevi kimdir? Şimdi bunu sizlere tarif ediyorum. Münzevi: kendini Allah'a adamak için dünyadan el etek çeken kişidir. Sadece Allah rızası için çalışan kişidir. Tecessüs ve casusluk peşinde koşmayan kişidir. Gerçek münzevi kimdir biliyor musunuz? Bizim maneviyat dünyamızın yıldızları, İbrahim Ethem'dir, Abdülkadir Geylani'dir, Halid-i Bağdadi'dir, Said-i Nursi'dir, Mehmet Zahid Kotku'dur. Gerçek münzeviler ve Allah dostları Ashab-ı Kehf'tir. Ananas gönderen, ihale dağıtan, casusluk yapan, özel hayatı araştıran, tehdit ve şantaj peşinde koşan, holdingler, bankalar kuran kişi münzevi olamaz, münzevi değildir. Bu kişi, dibine kadar dünyaya batmış bir dünyevidir. Sahte alimlerin, fitnecilerin, ajanların ve casusların Türkiye'ye hükmetmesine asla izin vermeyiz. Türkiye'nin ve milli iradenin iftiralarla, yalanlarla, montajlarla esir alınmasına asla izin vermeyiz.
Sesi çok çıkanların, şımarıkların, edepsizlerin ve ahlaksızların sokakları, Türkiye'nin gündemini teslim almasına müsaade etmeyiz, göz yummayız. Biz, 77 milyonun bu ülkede kardeşçe yaşamasını her zaman savunduk ve savunacağız. Biz kardeşlik için mücadele verdik. Bu mücadeleyi kararlılıkla sürdüreceğiz. Ölümleri durdurmak, gözyaşlarını dindirmek için çırpındık. Bunun için çırpınmaya devam edeceğiz. Çoğunluğun azınlığa hükmetmesine rıza göstermeyiz ama herkes bilsin ki azınlığın çoğunluğu tahakküm altına almasına da müsaade etmeyiz."
-"Gencecik bedenler cansız yere düştüler"-
Türkiye'nin, yakın zamanda çok sıkıntılar yaşadığını, 27 Mayıs mücadelesini yapabilmek, zemini hazırlayabilmek için gençlerin, işçilerin, üniversite hocalarının sokaklara döküldüğünü, Menderes'i yıpratabilmek için sokakların ateşe verildiğini, gençlerin hayatlarını kaybettiğini söyleyen Erdoğan, aynı şekilde 12 Eylül öncesinde bir hiç uğruna gençlerin yaşamlarını yitirdiğini belirtti.
"İşte burada Kahramanmaraş'ta, Çorum'da, Sivas'ta, Gazi Mahallesi'nde gencecik bedenler cansız yere düştüler" diyen Erdoğan, 30 yıl boyunca bölücü terörün saldırılarında 40 bine yakın vatandaşın hayatını kaybettiğini, 8 bin askerin, polisin, korucunun şehit olduğunu ifade etti. Erdoğan, "Biz Türkiye'de hiçbir şekilde yeni acılar yaşansın istemiyoruz. Ne bahaneyle olursa olsun gençlerin ölmesini veya öldürmesini asla istemiyoruz. Annelerin, babaların üzülmesini, yüreklerin yanmasını asla istemiyoruz. Ancak çocukları, gençleri sokaklara iterek onları tahrik ederek onların ölümüne sebebiyet vererek hiç kimsenin de kirli emellerine ulaşamayacağını herkes bilsin istiyoruz" değerlendirmesinde bulundu.
(Sürecek)