Partisinin Mamak ilçe başkanlığı seçim koordinasyon toplantısına katılan İşler, gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı.
Bir gazetecinin "CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, fezlekelerin mecliste okunmasını ve milletvekillerine de açılmasını istedi. Bu açıklamalara ne dersiniz" sorusuna İşler, fezleke konusunda Meclis'in 19 Mart günü olağanüstü toplanacağını söyledi.
CHP ve diğer muhalefet partilerinin siyasi şov yapmak için meclisi olağanüstü toplantıya çağırdığını söyleyen İşler, "Biz zaten meclisten kaçan bir parti değiliz. Bizler de o gün mecliste olacağız" ifadesini kullandı.
Bu işin kuralı gereği fezlekelerin sadece genel kurulun bilgisine sunulacağını daha sonra da genel kurulun kapanacağını belirten İşler, şöyle konuştu:
"Dosyaların içeriğinin gönderilmesi aslında usulsüz bir uygulama. Dolayısıyla orada savcı bunu yaptı ve yine yanlış bir icraata imza attılar. Aslında fezlekelerin meclise gönderilip daha sonra komisyon kurulduktan sonra komisyon, o dosyaları isteyebilirdi ama dosyaların da meclise gönderilmiş olduğunu öğrendik. Dolayısıyla orada da bir yanlış uygulama var. 19 Mart günü meclis açılacak, fezlekeler genel kurulda okunacak ve ondan sonra meclisin kapanması gerekmekte. Dosyaların içeriği konusunu zaten internette de yayınladıklarını duyduk. Dolayısıyla değişecek bir şey yok. Bunun tamamen ben bir siyasi şov olduğunu düşünüyorum. Aslında herkes şu an 30 Mart seçim kampanyasıyla meşgulken, milletvekillerini seçim bölgelerinden çağırıp Ankara'ya toplamanın hiçbir anlamı yok. Ama bununla 'acaba bir prim elde edebilir miyiz' gayreti içerisine girdiler. Bu aslında bitmişliğin, tükenmişliğin, çaresizliğin de bir göstergesi olarak karşımıza çıkmakta çünkü yapılan bütün kamuoyu anketlerinde AK Parti açık ara birinci parti olarak çıkmakta. Bazı Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkan Yardımcıları kendilerinin öne geçtiğini ifade etmekteler ama tabi bu ifadelerine kendileri de inanmamakta."
-"Milletimiz onlara Osmanlı tokadı gibi sandıkta yüzlerine vuracak"
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun "Birinci parti çıkmazsanız, siyaseti bırakır mısınız" sorusuna cevap veremediğini ve adres olarak Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı gösterdiğini hatırlatan İşler, "Eğer oyu azalırsa o, siyaseti bırakır mı' gibi. Halbuki bu bir yerel seçim ve Sayın Başbakanımız da 'Eğer ben, birinci parti çıkmazsam siyaseti bırakacağım' diye böyle bir meydan okumada bulundu. Muhalefet partilerinde bu konuda bir ses çıkmıyor. Bunu da şunun bir kanıtı olarak bunu görüyorum. Yine bunlar hep yenilmeye alıştılar. Bir kere daha yenilecekler" değerledirmesi yaptı.
Milletin son aylarda yapılan yanlışların hesabını, muhalefet partilerine adeta bir Osmanlı tokadı gibi sandıkta yüzlerine vuracağını dile getiren İşler, şöyle devam etti:
"Özellikle Cumhuriyet Halk Partisini milletimizin affetmeyeceğini düşünüyorum. Çünkü bu sokak hareketlerine, sokakların terörize edilmesinin arkasında Cumhuriyet Halk Partisi ve onun militan milletvekilleri bulunmakta. Bundan dolayı milletimiz 12 Eylül öncesini unutmadı, hafızalar hala bu olaylarla canlı. Aynı zamanda gezi olaylarında yine aynı hadiseler yaşandı. Sokaklarda terör estirilmesi, dükkanların taşlanması, araçların yakılması, yıkılması bu milletimizin tasvip etmediği olaylardır. Bundan dolayı bu olayların arkasındaki en büyük güçlerden birisi de Cumhuriyet Halk Partisi olması hasebiyle de milletimiz, 30 Mart'ta Cumhuriyet Halk Partisine bunun hesabını soracak diye düşünüyorum."
- "Rusya'nın 'oldu bittiye getirme' politikası var"
İşler, Kırım'da yaşanan olayların üzücü olduğunu ve Ukrayna'nın toprak bütünlüğünden yana olan tavırlarını net bir şekilde ortaya koyduklarını dile getirdi.
Kırım'da yaşananların "oldu bittiye" getirildiğine işarete eden İşler, "Kırım Parlamentosu da Rusya'ya katılma kararı aldı. Oradaki soydaşlarımızın tabii ki haklarını korumak, onların takipçisi olmak bizim yegane hedefimizdi. Onun için orada yeniden bir iç savaş çıkmaması için diplomasi yürütüyoruz. Ukrayna'nın toprak bütünlüğünün korunması konusunda uluslararası platformlarda gerekli çalışmaları yapıyoruz ama orada da Rusya'nın bir 'oldu bittiye getirme' politikası var. Bu konuda NATO'nun ve Amerika'nın da birtakım çalışmaları var. İnşallah orada da bir iç savaşa gitmez gelişmeler" diye konuştu.
-"Bunlar asılsız ithamlar ve iddialar"
"Bazı okullarda müfettişlerin sorgu odaları kurduğu ve burada birtakım sorular sorduğu iddia ediliyor. Bu sorularda 'Erdoğan'ı mı daha çok seviyorsunuz yoksa Atatürk'ü mü'. Bu tür iddialar var. Bunları da 28 Şubat dönemine benzetenler var. Siz genel olarak nasıl değerlendiriyorsunuz" sorusunu İşler, şöyle cevapladı:
"Bunlar asılsız ithamlar ve iddialar olarak değerlendiriyorum. Böyle bir şey kesinlikle söz konusu olamaz. Bunu iddia edenlerin de ortaya delil koymaları gerektiği kanaatindeyim. Biz de bu ülkede yaşıyoruz. Bizim de çocuklarımız okullarda okuyor. Böyle bir şeyi akıllara ziyan bir itham olarak değerlendiriyorum. Bunu 30 Mart öncesi yapılacak provokasyonlardan birisi olarak değerlendirmemiz lazım. Bir yandan sokakları harekete geçiriyorlar bir yandan kasetler, şantajlar, montajlar, dublajlarla milletin kafasını karıştırmaya çalışıyorlar. Şimdi de AK Parti'ye olan desteği azaltmak için hükümetimiz aleyhinde böyle ipe, sapa gelmez iddialarda bulunabilirler. Bu iddiaya ben şahsen gülüp geçtim."
- "Maalesef bu abiler, ablalar rotalarını şaşırdılar"
İşler, "Evlerde ablaların, abilerin Recep Tayyip Erdoğan'a oy verilmemesi konusunda bilgilendirildiklerine ilişkin ne diyeceksiniz" sorusunu cevaplandırırken ise bu konuları uzun zamandır duyduklarını vurguladı.
Kendi yakın çevresinden de olaylara şahit olan kişilerin bu durumu kendilerine anlattıklarını belirten İşler, "Dün de sanıyorum bir televizyon kanalımız da yayınlamış. Ben de haberdar oldum, bazı görüntüler de var. Zaten Sayın Başbakanımıza da bu bilgiler ulaştığı için kendisi de meydanlarda abilerin, ablaların böyle evleri, kapıları çalarak birtakım AK Parti aleyhinde 'AK Parti'ye vermeyin, kime verirseniz verin'. 'AK Parti'ye vermeyin, kime verirseniz verin' demek yani 'Eski Türkiye'ye oy verin' demektir" ifadesini kullandı.
İşler, eski Türkiye'nin aciz yönetimlerin, beceriksiz iktidarların, koalisyon hükümetlerin işbaşında olduğu, Türkiye'nin sürekli gerilediği ve kan kaybettiği günlere geri dönmesinin demek olduğuna işaret etti.
"Maalesef bu abiler, ablalar rotalarını şaşırdılar" diyen İşler, bu kişilerin eski Türkiye sevdalılarıyla birlikte kol kola gezdiğinin altını çizdi.
Türkiye'nin gelişmesinden, kalkınmasından ne zarar görüldüğünü soran İşler, "Neden sokakları terörize etmeye çalışıyorlar ve neden 'AK Parti değil de kime verirseniz verin'. Bu mantık doğru bir mantık mıdır? Son derece hastalıklı bir mantık olarak düşünüyorum" şeklinde konuştu.
- " KCK konusunda da geçerliyse onlar için de olabilir"
"Ergenekon davasıyla ilgili bazı tahliyeler gerçekleşti ve buna paralel olarak da Sayın Arınç'ın bir değerlendirmesi oldu. 'KCK tutukluları da serbest bırakılmalıdır' gibi. Bunu nasıl değerlendirirsiniz" sorusuna İşler, "Ergenekon davasında mahkeme kararını verdi. Normalde mahkemenin gerekçeli kararını 15 gün içerisinde yazması gerekir. Ama bu yargı içerisindeki çeteleşme maalesef bunu yapmadı ve 7 ay geçmesine rağmen gerekçeli karar yazılmadı" şeklinde cevap verdi.
İşler, bunun üzerine İlker Başbuğ'un kişilik haklarının ihlal edildiği gerekçesiyle başvurduğu Anayasa Mahkemesinin tahliye kararı verdiğini belirtti. İşler, şunları kaydetti:
"Ergenekondaki serbest kalmalar, tahliyeler 'Bunlar, beraat etti anlamına gelmemekte'. Çünkü davalar sürüyor. Burada esas itibarıyla yargının vazifesini yerine getirmemesi söz konusu. Bundan dolayı bu tahliyeler yaşandı. Anayasa Mahkemesinin kararı emsal teşkil etti ve diğer tutuklular da serbest kaldı. Bir de uzun tutukluluk meselesi var. Uzun tutukluluk 10 yıldı. Bu çok uzundu, insan haklarına aykırıydı. Bundan dolayı Anayasa Mahkememizin daha önce almış olduğu karar gereği bunun düşürülmesi gerektiği kararını ortaya koydular. Biz de hükümet olarak son yaptığımız düzenlemelerle onu 5 yıla indirdik. Birtakım haklarında karar verilmeyen insanlar da diğer davalardan 5 yıl içeride yattığı için onlar da serbest kaldı. KCK konusunda da aynı şey, durum söz konusuysa, geçerliyse onlar için de olabilir ama bilmiyorum onlar da tutukluluk süresi 5 yılı aşan var mı? Onlar müracaat edecekler, yargı mahkemeler kararını verecek elbet."