Çiçek, kendisine verilecek fahri doktora unvanı için geldiği Burdur'da Vali Nurettin Yılmaz'ı ziyaret etti. Çelik, daha sonra Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Konferans Salonu'nda, TRT'nin 50. yıl dönümü dolayısıyla "Medya Seminerleri" etkinlikleri kapsamında düzenlenen "Mehmet Akif Ersoy'u Anma ve Çiçek'e fahri doktora unvanı verilmesi" törenine katıldı.
Çiçek, burada yaptığı konuşmada, bugünün kendisi açısından çok önemli ve anlamlı bir gün olduğunu söyledi. Birkaç mutluluğu birlikte yaşadığını dile getiren Çiçek, birincisinin İstiklal Marşı'nın kabulünün yıl dönümü ve etkinliğin Mehmet Akif Ersoy'un adını taşıyan bir üniversitede kutlanması olduğunu kaydetti. İkinci mutluluğunun ise TRT'nin 50. yıl dönümünün kutlanması olduğunu bildiren Çiçek, TRT'nin özellikle son yıllarda gerçekleştirdiği atılımlarla Türkiye'nin dışa açılan yüzü haline geldiğini söyledi.
Bir milletin kültürü ve dilinin önemli olduğunu vurgulayan Çiçek, TRT'nin de gerçekleştirdiği yayınlarıyla doğru Türkçe'nin kullanımı ve kültürün gelecek nesillere aktarılması konusunda başarılı çalışmalar yürüttüğüne dikkati çekti. Mutluluğunun üçüncü kaynağının ise Mehmet Akif Ersoy'un adını taşıyan bir üniversiteden fahri doktora unvanı almak olduğunu ifade eden Çiçek, "Bunun, İstiklal Marşı'nın Kabul gününe denk gelmesi de unutmayacağım bir hatıradır. Çocuklarıma bırakacağım önemli bir mirastır" diye konuştu.
Doktoranın konusunun hukuk olduğunu bildiren Çiçek, şöyle devam etti:
"Uzun zamandır hukuku ikinci plana attım. Varsa yoksa siyaset konuşur, espriler de siyaset üzerinden yapar olduk. Hatta arzu etmesem bile hakaretler de siyaset içerikli olmaya başladı. Hukukun üstünlüğünü hatırlamak, kirli havayı dağıtmak ve temiz havanın yakalanması açısından önemlidir. Çözümü hukuk içinde aramak, siyaseti ve siyasi söylemleri hukuk temelli yapmak, belki siyaseti daha anlaşılabilir, daha kabul edilebilir, daha faziletli bir iş hale getirebilir" diye konuştu.
- Berkin Elvan'ın ölümü
Cemil Çiçek, insanların bazen nasıl bir coğrafyada yaşadıklarını unutuverdiğini dile getirerek, 93 yıllık zaman içinde elde edilen kazanımların kolay elde edilmediğini, bedeller ödendiğini kaydetti. Çiçek, sahip olunan değerlere karşı yeteri kadar farkında olunmadığını ifade etti.
Bir tarihçinin, Türkler Anadolu'ya ayak bastığından bugüne kadar üst üste sulh içerisinde yaşanılan yıl sayısını 25 olarak açıkladığını söyleyen Çiçek, buna göre Osmanlı İmparatorluğu döneminde her 3 yılda ya ülkenin tamamında ya da belli bölümlerinde savaş yaşandığını anlattı.
En sükun içinde yaşanılan dönemin Cumhuriyet dönemi olduğunu belirten Çiçek, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Cumhuriyet ile beraber Türkiye, Kıbrıs Barış Harekatı'nı çıkarırsak toplum olarak, millet olarak çok şükür savaşa girmedik, şehit vermedik ama terör olaylarında, toplumsal olaylarda hepimizin yüreğini yakan evlatlarımızı verdik, vermeye devam ediyoruz. En son dün kaybettiğimiz Berkin kardeşimiz, evladımız gibi. Kendisini saygıyla, rahmetle anıyoruz. Söylemek istediğim şu ki, bütün bu acılar, bütün sıkıntılar hepimize ders olmalı. Geriye yara kaşımak için bakmıyoruz. Geleceğimizi daha sağlıklı temeller üzerine oturtabilmek, sahip olduğumuz değerleri, imkanları, devletin, milletin bütünlüğü bakımından çektiğimiz acılar son olsun. Gerekli dersleri çıkaralım ve medeniyet yarışında uluslararası rekabette daha üst sıralara nasıl geliriz, bunun mücadelesini verelim. Kan dökmeden, kin kusmadan, yeni acılar ilave etmeden."
İstiklal Marşı'nın 93. yıl dönümü dolayısıyla geçmişin yeniden mukayese edilmesi gerektiğine dikkati çeken Çiçek, 12 Martların bu açıdan fırsat olarak görülmesi gerektiğine işaret etti. İstiklal Marşı'nın ortada devlet, ordu yok olduğu bir dönemde yazıldığını vurgulayan Çiçek, marş ile insanların zafere, kurtuluşa inandırıldığını, geleceğe umutla bakmalarının sağlandığını kaydetti.
Mehmet Akif Ersoy tarafından yazılan İstiklal Marşı'nın kabul edildiği dönemi anlatan Çiçek, "İstiklal Marşı'na bakıldığında milletin tarihi görülür. İstiklal Marşı, bağımsızlık belgesi olarak nitelendirilebilir. Yazıldığı dönemin aynısı. Hangi şartlar altında İstiklal mücadelesini sürdürdük, bugünlere nasıl geldiğimizin özetidir" şeklinde konuştu.
İstiklal Marşı'nın milletin ortak değerini, kurtuluş mücadelesindeki ruhunu açığa çıkardığını anlatan Çiçek, marşın kabul edilişini ve Mehmet Akif Ersoy'un kişiliğini anlattı.
- Diğer konuşmacılar
TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin ise Mehmet Akif Ersoy'u ekranlarda yansıtabilmeyi çalıştıklarını, bu doğrultuda "Korkma" adlı drama belgeseli yaptıklarını söyledi. Şahin, 5 bölümden oluşan belgeselde Mehmet Akif Ersoy'un gençlik yıllarını anlattıklarını bildirdi.
TRT'nin tek kanal olduğu dönemlerde İstiklal Marşı ile açınıp kapandığını hatırlatan Şahin, kanallarda artık yayınların kesintisiz devam ettiğini ancak İstiklal Marşı okunma geleneğini bırakmadıklarını kaydetti.
Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Saatcı da Allah'ın bir daha Türk milletine İstiklal Marşı yazdırmaması temennisinde bulundu.
Konuşmaların ardından Çiçek'e binişini, Rektör Saatcı giydirdi. Daha sonra Çiçek'e, Mehmet Akif Ersoy'un halıya işlenmiş portresi hediye edildi.