Dolar

34,9574

Euro

36,7930

Altın

2.972,58

Bist

10.125,46

Kronik böbrek hastalığının Türkiye'ye maliyeti 1,5 milyar dolar

Kronik böbrek hastalığının Türkiye'ye maliyeti 1,5 milyar dolar

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-03-12 09:00:54

Kronik böbrek hastalığının Türkiye'ye maliyeti 1,5 milyar dolar
Türk Nefroloji Derneği Başkanı Prof. Dr. Gültekin Süleymanlar, Türkiye'de diyalize girmek zorunda kalan 60-62 bin kronik böbrek hastası bulunduğunu, diyaliz ve böbrek nakili için harcanan bütçenin de 1,5 milyar doları aştığını bildirdi.

Prof. Dr. Süleymanlar, her yıl mart ayının ikinci perşembesi kutlanan Dünya Böbrek Günü dolayısıyla düzenlediği basın toplantısında, böbrek hastalıklarına dikkati çekti.

Batıda her 10 kişiden, Türkiye'de ise her 6-7 kişiden birinin böbrek hastası olduğunu bildiren Süleymanlar, çok yavaş ilerleyen sinsi bir hastalık olan böbrek hastalığının erken devrelerde hiçbir belirti vermediğini, son aşamaya ulaştığı zaman kişide böbrek yetmezliği başladığını, böbrek yetmezliği için ya diyaliz ya da böbrek nakli gerektiğini anlattı.

Kronik böbrek hastalığının iki sonucu bulunduğuna işaret eden Süleymanlar, "Bunlardan ilki böbrek yetmezliğidir. 31 Aralık 2013 itibarıyla Türkiye'de diyalize girmek zorunda kalan 60-62 bin kronik böbrek hastası bulunuyor. Ülkede halen sağlık bütçesinin yüzde 5'ten fazlası 62 bin civarında böbrek yetmezliği çeken hastalar için harcanıyor. 2011 yılında Türkiye'de yaklaşık 55 bin kronik böbrek hastasına diyaliz ve nakil için harcanan bütçe 1,5 milyar doları aştı" diye konuştu.

Süleymanlar, kronik böbrek hastalıklı bireylerde ölüm riskinin genel toplumdan 30 kat daha yüksek olduğunu vurguladı.

- Hastaların sadece yüzde 2'si işin farkında

Böbrek hastalığı belirti vermediği için insanların hasta olduklarının farkında olamadığına dikkati çeken Süleymanlar, "Türkiye'de böbrek hastalarının sadece yüzde 2'si işin farkında, yüzde 98'i son aşamaya kadar gelebiliyor" diye konuştu.

Dünya Böbrek Günü'nde kronik böbrek hastalığı için risk altında olan herkesi basit testleri yaptırmaya davet eden Süleymanlar, "Diyabetiniz var mı? Kan basıncınız yüksek mi? Kalp hastası mısınız? Ailenizde böbrek hastası var mı? Kilonuz fazla mı? Sigara içiyor musunuz? Yaşınız 50'den büyük mü? Bu sorulardan en az birisine yanıtınız evet ise kronik böbrek hastalığı için risk altındasınız. Test yaptırmak için doktora başvurunuz" dedi.

Yaşlanmanın ilk etkilediği organlardan birinin böbrek olduğunu vurgulayan Süleymanlar, böbrekte yaşlanmanın 40-45 yaşlarından itibaren başladığını, bu yaşlardan itibaren her yıl süzme gücünde yaklaşık yüzde 1'lik bir azalma meydana geldiğini söyledi.

- Korunmak mümkün mü

Süleymanlar, kronik böbrek hastalığından korunmak için 8 altın kuralı, "düzenli egzersiz, sağlıklı beslenme, tuz azaltımı, yeterli sıvı alımı, sigara içmeme, ağrı kesici ilaçlardan kaçınma, kan basıncını ve kan şekerini düzenli olarak ölçtürme ile risk altında bulunanların yılda en az bir defa kontrolü" olarak sıraladı.

Böbrek hastalığının çok sinsi ilerleyen bir hastalık olduğunu dile getiren Süleymanlar, hastalığın erken belirtilerinin, fazla sıvı alınmamasına rağmen gece sık sık idrara çıkma, sık tekrarlayan idrar yolu enfeksiyonu olduğunu bildirdi. Süleymanlar, yüksek tansiyon ve böbrek arasında çok sıkı bir bağ olduğunu vurguladı.

- Bu beyaz hasta ediyor

Bu yıl Dünya Böbrek Günü'nü de kapsayın 10-16 Mart tarihlerinde "Dünya Tuza Dikkat Haftası" olarak da kutlandığını belirten Gültekin Süleymanlar, sağlıklı yaşam için günde 5 gram tuz alınmasının yeterli olduğunun altını çizdi.

Aşırı tuz tüketiminin hipertansiyon, kalp hastalıkları, inme ve kronik böbrek hastalığı için çok önemli risk faktörü olduğunu ifade eden Süleymanlar, Türkiye'de 18 gram düzeyindeki tuz tüketiminin son yıllarda 16 grama kadar düştüğünü, bu oranın daha da düşürülmesi gerektiğini kaydetti.

Salça, peynir, zeytin gibi gıdalarda raf ömrünü uzatmak için tuz kullanıldığını, cips gibi hazır gıdalarda da yüksek oranda tuz bulunduğuna işaret eden Süleymanlar, tuz oranı yüksek gıdalarda tuz miktarının etiketle mutlaka gösterilmesi gerektiğini anlattı.

Masadaki tuzluğun tuz kullanımını çok artırmadığını dile getiren Süleymanlar, "Tuz azaltımı konusunda en önemli görev annelere düşüyor. Çünkü tuz, en çok gıdaların hazırlanışı safhasında kullanılıyor. Anneler yemek yaparken kullandıkları tuz miktarını azaltmaları, tuz tüketiminin azaltılması için çok önemli" diye konuştu.

Süleymanlar, çok içilen ağrı kesici ve kahvenin böbrek yapısına zarar verdiğine işaret ederek, günde 1-2 fincan kahvenin zararı bulunmadığını, yüksek miktarda ve kesintisiz içilen kahvelerin ise zararlı olduğunu sözlerine ekledi.

Haber Ara