Partisinin Tokat Cumhuriyet Meydanı'ndaki mitinginde konuşan Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın oğlu Bilal Erdoğan ile Tokat'ta yaşayan Bilal isminde birisi karşılaştırıldığında aradaki farkların ortaya çıkacağını savundu.
Bahçeli, "Tokat'taki Bilal'e sorsunlar; 'Kardeşim nasılsın', 'İşe girdin mi', 'Askerlik yaptın mı', 'İş bulabildin mi', 'Yuva kurabildin mi', 'Geçimin nasıl, 'Evin var mı', 'Araban var mı?' Bunları sordukları zaman tek tek 'yok' der. Öbür Bilal'e sorarlarsa o da utanarak her şeye 'evet' diyor. Çünkü gemicik var, villa var, prestij var, 50 korumayla gidiyor, 50 korumayla bir yerde oturuyor, bir saltanat sürüyor. Bu Bilal ile bu Bilal eşit midir? O zaman Adalet ve Kalkınma Partisi'nin adaletinde bir adalet var mı? İşte Türkiye'nin gerçeği bu" ifadesini kullandı.
Başbakan Erdoğan ile oğlu arasında geçtiği iddia edilen ses kayıtlarına değinen Bahçeli, Türkiye'nin nüfusunun 76 milyon olduğunu hatırlattı. Bu nüfusun yüzde 59'unun yoksul olduğunu öne süren Bahçeli, şöyle devam etti:
"Bu ne demek? 44 milyon demek. Peki bunların içerisinde şiddetli yoksulluğu sürekli yaşayan kim? Onlara ne denir? Onlar, açlık sınırının altında kalan vatandaşlar. Onlar ne kadar? 13 milyon. Açlık sınırının altında kalmak ne demek? Çoluğunun çocuğunun beslenme ihtiyacını karşılayabilecek bir gelir seviyesine sahip olmama halidir. Türkiye böyle. Bunların içerisinde bir büyük olaylar vardır ki o da işsizliktir. Türkiye'de şu an yüzde 9,7 işsiz var. Bunların büyük bir kısmı genç işsiz ve toplam işsiz ise 2 milyon 746 bin."
- İstanbul merkezli operasyon
İstanbul merkezli operasyonu da anımsatan Bahçeli, 17 Aralık 2013'ün, Türkiye için unutulmayacak bir gün olduğunu söyledi.
Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Bu gün, AK Parti denen partinin yüz karasıdır. Milletimiz için ise bir kara gündür. Çocuğumuza bir ayakkabı alsak eve getirsek, 'Oğlum okulu bitirdin veya bilmem ne oldun' veyahut 'Ayakkabın delindi, sana bir ayakkabı aldım' dediği zaman... Hepimiz o çocukluktan geldik, ister varlıklı olalım ister fakir olalım. Ayakkabı yatakta, baş üstünde bir yerde durur. En az bir gün durur. Bunu kimse inkar etmesin. Alayınız küçükken böyle yapmışsınızdır fakat ertesi gün sabah kalktığınızda ayakkabı kutusu hiç aklınıza gelir mi? İçinde ne olup olmadığını tekrar merak eder misiniz? Ama 30 yaşına geldikten sonra veya 25 yaşına geldikten sonra veya bazı olaylara aklınız erdikten sonra ayakkabı kutusu çok cazip bir hal almış. İçine baktığınız vakit 4,5 milyon dolar var. Bu nasıl iş? Bu 4,5 milyon dolar kaç numara ayakkabıya sığar onu da bilemiyoruz."
Eski 4 bakanın evlerinde 7 kasa bulunduğunu ileri süren Bahçeli, "Bu kasalarda da çok yüksek paralar olduğu söyleniyor. Hem Türk lirası hem de Avrupa avrosu veya dolar olarak. İnsanlarımız şaşırıp kalmıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy vermiş kardeşlerim, bu gelişmelere karşı nasıl bir ilgi duyuyorsunuz? Ne diyorsunuz? Haydi herkesle konuşmuyorsunuz ama siz kendi aranızda bunu nasıl yorumluyorsunuz? Ne diyorsunuz bu işlere?" ifadesini kullandı.
- HSYK ile ilgili düzenleme
İktidarın, medya üzerinde baskı kurmaya çalıştığını iddia eden Bahçeli, şunları kaydetti:
"Bunlar 41 iş adamı olarak toplanmış. Artık Adalet ve Kalkınma Partisi bir tane televizyon, ona bağlı basın biraz ekonomik sıkıntı içerisinde olunca el değiştirme ihtimali söz konusu oluyor. Hemen talimat geliyor, 'Bunu alın.' 'Nasıl alacağız?' 'Filanlardan filanlardan 100 milyon dolar salma çıkartın, bir havuzda toplansın' ve gerçekleşiyor. 630 milyon dolar bir havuzda toplanıyor. ATV ve Sabah'ı almak üzere. Şimdi tapelerde bunların konuşmaları var. Bunlar inşallah bir gün tamamen açığa çıkacak. Komplo mu, montaj mı, bilmem ne mi? Onları da anlayacağız ama Sayın Başbakan'a birisi soruyor; 'Sayın Başbakanım, bu 630 milyon dolar bir havuzda toplanmış, bu nasıl bir şeydir? Bu iş adamları kimlerdir?' 'Bunlar istikrarlı iş adamlarıdır, havuza girerlerse ıslanmazlar.' Bu, cevap mı? Havuzda su olsa cıvıl cıvıl olur bunlar ama su yerine yeşil dolarlarla havuz dolmuşsa ne olacak? O zaman orada bizim Yörüklerin koyun yününden yaptığı döşekler gibi bir döşek olur. Önüne gelen yatar. Orada adam ıslanır mı?"
Bahçeli, Erdoğan'ın, ilgili kurumlara talimat vererek ses kayıtlarının montaj olup olmadığını ortaya çıkarması gerektiğini anlattı.
Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ile ilgili düzenlemelere de değinen Bahçeli, şöyle dedi:
"HSYK'yı Adalet Bakanı'na bağlayarak yargıyı çürüten, yargıyı anlaşılmaz hale getiren bir davranıştan ve yargı mensuplarını tedirgin etmekten, onları tehdit eden yaklaşımlardan vazgeçip onları yargının önüne davaları vermek suretiyle adaletli bir yargının uygulamasına geçmen lazım. Sen başbakansın. Bunlar senin görevin. İnkarla bir yere varamazsın. Yarın bunlar mutlaka ve mutlaka milletin huzuruna gelir. Bu iktidar döneminde dahi gelmezse bir başka iktidar döneminde bunlar mutlaka gelir. Yetimin, öksüzün devletin kayıtlarına düşmüş bir sömürüsü varsa o kayıtlar silinmez. Devlet yaşadıkça o kayıtlar da yaşar. Bir gün bir iktidar gelir, alayını üstüne koyar. Bütün yargıyı, savcıyı bilim insanlarını toplar. Didik didik eder. Neredeysen seni bulur, adaletin önüne çıkartır. Bundan kaçamazsın Sayın Başbakan."
- "Türkiye kardeşçe yaşamak durumundadır"
Bahçeli, toplumda meydana gelebilecek sosyal hareketlerin önünü almanın zor olduğunu ifade etti.
Türkiye'de bu tür olayların yaşanmaması gerektiğini belirten Bahçeli, şöyle konuştu:
"Hele hele bunlardan yararlanmak isteyen PKK, pusudadır. Özellikle 2014 yılını özerklik yılı olarak ilan ediyorlar. Şimdi toplumda bazı kesimleri birbirine düşürecek bazı uygulamalara geçiliyor. Bütün bunları dikkate aldığınız vakit, toplum, kızgın sacın üzerindedir. Altına körükle birtakım kütükler serilip ateşlenirse kızgın sacın üzerinde kimse kalamaz. Adalet ve Kalkınma Partisi de kalamaz, Recep Tayyip Erdoğan hiç kalamaz. Eğer ülkede bir felakete gidersek onun izini dahi bulamazsınız. Eser dahi kalmaz. Türkiye buna layık değildir. Türkiye kardeşçe yaşamak durumundadır. Buna son vermek lazım. Buna son vermenin yolu, demokrasi içerisinde olmalıdır. Demokraside bunun çıkışı seçimdir. Seçimse milli irade ile çözüm demektir. En yakın seçim 30 Mart'tadır. 30 Mart, iktidar değişikliği önermez ama belediye başkanı, belediye meclisi üyelerini, il genel meclisi üyelerini seçerken iktidarı da uyarabilir. Yani yüzde 51'i aşağı doğru çekebilir ve bundan inşallah Recep Tayyip Erdoğan bir ders çıkarır, kendisine çeki düzen verir."
(Bitti)