Bahçeli, Tokat programının ardından karayolu ile geldiği Amasya'nın Merzifon ilçesinde halka hitap ederek, AK Parti iktidarını eleştirdi.
Cumhuriyet Meydanı'nda halka seslenen Bahçeli, AK Parti'nin 11 yıldır Türkiye'yi yönettiğini ifade ederek, şöyle konuştu:
"Bu iktidarın genel görünümü içerisinde Türkiye nereye gelmiştir? Açlık, ahlaksızlık, adaletsizlik ve asayişsizlik başını almış gidiyor. Büyük şehirlerimizde can ve mal emniyeti kalmamıştır. Kadına yönelik şiddet gittikçe artmaktadır. Yuvaların yıkılması düne göre daha da artarak devam etmektedir. Çok büyük sıkıntılar çekilmektedir. Özellikle asayişsizlik büyük şehirlerde bu yönüyle dikkat çekiyor. Her gün olay, her gün cinayet, her gün bunalım içerisinde insanların kendilerini cinnet getirerek katletmeleri... Bunlar Türkiye'de artık yaşanabilir bir Türkiye olmaktan çıkartıyor. Öbür taraftan açlık yaygınlaşıyor. En son yapılmış bugünkü hükümetin TÜİK tarafından araştırmalarında nüfusumuzun 76 milyonu bulduğu, bu 76 milyonun yüzde 59'unun yoksul olduğu, yoksul olan vatandaşlarımızın ise 44 milyonu bulduğu ama bunların içerisinde 13 milyon var ki bunlar şiddetli yoksul ve açlık sınırının altında olan insanlarımızdır. Şimdi manzara budur. Gelir dağılımındaki adaletsizlik giderek artmaktadır."
- "Yiyenler ile yemeyenlerin kavgası"
Bu gidişatın yakında "yiyenler ile yemeyenlerin kavgası" haline geleceğini savunan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Türkiye kendisine çekidüzen vermek zorundadır. Türkiye'de çok yanlış bir adım atılmıştır. Türkiye'de bugünkü siyasi iktidar kendisine verilmiş olan desteği anlayamamıştır, kavrayamamıştır, yorumlayamamıştır. Yakın bir yandaş grubu zengin etmek, onları beslemek, birçok rant ile birçok yolsuzluklarla onların servetine servet katmak bugünkü iktidarın en büyük yanlışı olmuştur. Yüzde 51 ile gelmiştir ama yüzde 1'lik bir Recep Tayyip Erdoğan havlusunda bulunan insanlar zengin olmuşlardır. Millet bu yönüyle çok muzdariptir."
"O sebepten dolayı başta Adalet ve Kalkınma Partili kardeşlerime sesleniyorum, hepimiz bu milletin evlatlarıyız" diyen Bahçeli, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Değişik siyasi partilerde olabiliriz ama önce ülkem, sonra milletim, sonra partim anlayışı ile hareket ettiğimizde Adalet ve Kalkınma Partisi'nin yöneticilerine şunu söyleyiniz, tam 85 gün önce 17 Aralık 2013 tarihinde bir yolsuzluk ve rüşvet operasyonu olmuştur. Bu operasyonda 41 kişi tutuklanmıştır. Bu 41 kişinin içerisinde kimler bulunmaktadır. Bir, bir belediye başkanı vardır. İki, bir genel müdür vardır, Halk Bankası'nın genel müdürü. Üç, dört tane bakan ve çocukları vardır. Beş, İran'dan gelmiş ne idüğü belirsiz 29 yaşında bir uşak vardır. Bunlar yolsuzluk ve rüşvet üzerine savcılığın talimatı, kolluk kuvvetlerinin operasyonu ile tutuklanmışlardır. Hiç görmediğimiz, hiçbirimizin aklına gelmeyen usuller burada var. Adalet ve Kalkınma Partisi bu tarihi fırsatı, 3-5 kişi için nasıl heba edebilir? Hangi partiye nasip olmuştur 11 yıl tek başına iktidar olmak ama görüyorsunuz, bir banka genel müdürü atamış, genel müdür kalkmış ayakkabı kutusunun içerisine 4,5 milyon dolar para saklıyor. Olacak şey mi? Hangimizin aklına gelir."
- "Kimseyi 'alçak, hain' olarak suçlama"
Bakan çocuklarının evinde para kasaları olduğunu ve bu kasaların içinde çok sayıda dolar ve avro bulunduğunu savunan Bahçeli, şöyle dedi:
"Bu nasıl bir anlayıştır. Eğer bunların hepsi yalansa, bunların hepsi iftira ise bunların hepsi Recep Tayyip Erdoğan'a yapılan bir komplo ise o zaman sayın Başbakan 85 günden bu yana kimseden şikayet etme. Kimseye hakaret etme. Kimseyi 'alçak, hain' olarak suçlama. Sen şöyle bir etrafına bak. Bunlarda böyle bir hal varsa, o zaman kollarından tut, karakola kadar götür, komiser beye de ki, 'Al bunları ne ediyorsanız edin' de. Ama bunu yapmıyor. Hala inkar ediyor. 'Böyle bir şey yoktur' diyor. Savcıları kınıyor. 8 bin polis kardeşimizi yerinden ediyor. 28 tane valinin yerini değiştiriyor, 6 tanesini merkeze alıyor. Bunları niçin yapıyorsun? Bunları böyle yaptığın takdirde 85 günden beri de il il dolaşıyorsun, yetmiyor televizyonlara çıkıyorsun, sabaha kadar da yine konuşuyorsun. Peki niye, 'yolsuzluk ve rüşvetin üzerine gideceğim, nereye kadar varırsa varsın, kökünü kazıyacağım' niye diyemiyorsun. Şimdi de birçok yerlerde tape dedikleri, internet aracılığı ile halkımıza ulaşan gazetelere yayılan durumlar var."
Bahçeli, Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen telefon kayıtlarına değinerek, "İnşallah bu doğru değildir. Bu tapedir, bir montajdır, vesairedir. Eğer doğru ise bu millete böyle bir Başbakan yakışmaz" ifadesini kullandı.
Bahçeli, şunları söyledi:
"Ondan sonra da televizyona çıkıyorlar, 3-5 tane yandaş gazeteci ile beraber sohbet ediyor. Türkiye'yi nasıl gezdiğini anlatıyor. Nasıl yolsuzluğa karşı olduğunu, bunun kendisine yönelik bir alçakça saldırı olduğunu, kendi iktidarını benimseyemeyen insanlar tarafından komplo olduğunu anlatıyor. Bunların hepsini yalanlıyor ama bir türlü yargıya gideceğini söylemiyor. Oradan birisi diyor ki, 'Sayın başbakan çok geziyorsunuz, çok yoruluyorsunuz'. Nasıl geziyor? Ata uçağı ile Ana uçağı ile geziyor. Yeri geliyor helikopter var. Bir yerde TOKİ'nin mitingleri var. Taşıma insanlar var. Şimdi Merzifonlulara soruyorum. Aranızda taşıma var mı? Aranızda montaj var mı? Şu TRT çeksin bakalım burası montaj mı yoksa gerçek mi?"
- "Bu inattan vazgeçmesi lazım"
Gidişatta hayır olmadığını, yolsuzluk ve rüşvetin bir toplumsal hastalık olduğunu ifade eden Bahçeli, şunları belirtti:
"Kanser gibidir. Kangren gibidir. Bir yayılırsa, gerekli tedbirler alınmazsa toplum çürür. Devlet çöker ve Türkiye karmakarışık olur. Bunun önlenmesi lazım. Recep Tayyip Erdoğan'ın bu inattan vazgeçmesi lazım. Onu birileri, eğer dostları ise bu kabarık konuşmalarından, kaba tavırlarından, tek adam rolünden, diktatör hevesinden vazgeçsin. Bu toplum, bu millet, neçe böyle omuzu düşükler görmüştür. Onun için haddini bilmesi lazım. Bilmiyorsa Büyük Ortadoğu Projesi eş başkanı olarak Ortadoğu'yu bir daha gez de gör bakalım.
Tunus'ta ne oldu? Binali, eşi ile beraber servetinin hafif ne yükü varsa alıp kaçmadı mı? Sebebi neydi? Yolsuzluk ve rüşvet. Mısır'da Hüsnü Mübarek müebbet hapisle sorgulanıp cezalandırıldığında neyle suçlandı? Yolsuzluk ve rüşvet. Bu Endonezya'da böyledir. Başka yerler böyledir. En son Ukrayna'da geçen aylar içerisinde 86 kişinin hayatını kaybetmesi ile beraber yolsuzlukla rüşvetten suçlanan devlet başkanı polisi halkın üzerine sürdü, oradaki çatışmada 86 kişi hayatını kaybetti. Halk ayaklandı. Anında gece devlet başkanının sarayını bastı, ikametgahını darmadağın etti. Ama Rusya, devlet başkanını oradan kaçırarak Rusya'ya götürdü. Bunlar toplumlarda yaşanan olaylar."
- "Biraz oy kaybı belki Recep Tayyip Erdoğan'ın ayaklarını yerine basar"
"Allah muhafaza Türkiye'de bunun böyle yaşanmasını istemiyoruz" diyen Bahçeli, şunları kaydetti:
"Türkiye'de bölücü unsurlar mesafe katetti. Yatmışlar gözlüyorlar, 'Türkiye bir karışsa da biz de Türkiye'yi bölsek' diyorlar. Kuzey Kürdistan'da özerk yönetim uygulamalarına seçimden sonra geçme hevesini taşıyorlar. Hal böyle olunca milletimiz, vatandaşlarımız, uyanık olalım. Dikkatli olalım, bin yıllık kardeşliğimizi tehlikeye koymayalım. Yiyenlerle yemeyenlerin kavgasını başlatmayalım. Bugünkü iktidarın yolsuzluk ve rüşvetten sorgulanmasını görmemezlikten gelmeyelim. Önce ülkem ve milletim, sonra partim diyebilmeliyiz. Onun için demokrasi içerisinde bir çözüm bulmalıyız. Demokrasi içerisindeki çözüm seçimdir. Seçim ise 30 Mart'tadır. Hal böyle olunca sandığa gidelim. Oylarımızı verelim. Sandığa sahip olalım. Bugünkü iktidarı da başta AK Parti'li kardeşlerim olmak üzere bunları bir ikaz edelim, uyaralım. Biraz oy kaybı belki Recep Tayyip Erdoğan'ın ayaklarını yerine basar. 'Yüzde 51 ile bana destek verdiler' diye kendi kendine rüya kurmaz. Arkasından der ki, 'Gidişat iyi değil. Öyleyse buna dikkat edeyim' der. Ederse eder, etmezse zaten Yüce Divan'a gider."
Devlet Bahçeli, daha sonra Merzifon'dan ayrıldı.