İki ülke arasında imzalanan 1964 tarihli işçi göçü anlaşmasından altı yıl önce Hollanda'ya gelerek Rotterdam kentine yerleşen Genç için yarın cenaze töreni düzenlenecek. Rotterdam'da düzenlenecek törenin ardından Genç'in cenazesinin burada defnedilmesi bekleniyor.
AA muhabirine açıklama yapan Necati Genç'in oğlu İrfan Genç, babasının Hollanda'daki kayıtlara göre işçi olarak bu ülkeye yerleşen ilk Türk olduğunu söyledi.
Sağlık memuru olarak bir gemide görev yaparken 1958 yılında Rotterdam'a gelen babasının Hollandalı annesiyle tanıştığını aktaran Genç, bunun ardından babasının Hollanda'ya yerleştiğini kaydetti.
Annesinin gemiyle farklı ülkelere giden babasını sürekli takip ettiğini ve zaman zaman ziyaretine de gittiğini belirten Genç, "Aslında babamın niyeti Amerika'ya gitmekmiş ama annemle tanışınca planı değişiyor. Annem aşık olduğu babamı sürekli takip etmiş. Bu aşkın sonunda ikili evlenerek Rotterdam'a yerleşiyor" dedi.
Bu tarihlerde resmi görevliler dışında Hollanda'da Türk olmadığının altını çizen Genç, babasının 1960 yılında Türkiye'nin Lahey Büyükelçiliği'nde işe başladığını anlattı.
Genç, büyükelçilikte iki sene çalıştıktan sonra Rotterdam'da bir hastanede işe başlayan ve ardından 1964 yılında Hollanda Dışişleri Bakanlığı davetiyle Türkiye giden babasının, Ankara'da Hollanda'ya gelen ilk Türk işçileri belirleyen kişi olduğunu söyledi.
Genç, "İki ülke arasında 1964 yılında işçi göçü anlaşması imzalanınca babamı Türkiye'ye götürüyor Hollanda devleti. O sırada Hollandaca bilen tek kişi o. İlk işçileri babam seçiyor ve onlarla birlikte Hollanda'ya geliyor. Bu süreç bir süre devam ediyor" diye konuştu.
Babasının ilk gelen Türklerin her türlü işlerine yardımcı olduğunu belirten Genç, Türk topluma ait bazı kuruluşların ilk kez babası tarafından kurulduğunu ifade etti.
Babasının 1970'te Hollanda'da yeminli Türkçe tercümanlık bürosu kurduğunu dile getiren İrfan Genç, babası Necati Genç'i şöyle anlattı:
"Babam karşılık beklemeden yıllarca Türk toplumuna hizmet etti. Son yıllarında toplumun ilgisizliğinden şikayet etmesine rağmen insanlarımızı sürekli kollayıp korurdu. Ablam ve ben de babamızın mesleğini devam ettirerek tercüman olduk. Onun hatırasını bu yolla sürdüreceğiz."
