Çeşitli açılışlarda bulunmak üzere kente gelen Bakan İslam, Gölyaka ilçesinde yapımı tamamlanan 10 yataklı Gölyaka Entegre Devlet Hastanesinin açılış törenine katıldı.
İslam, burada yaptığı konuşmada, Türkiye'nin sağlıkta çağ atladığı belirterek, son on yılda sağlık alanında yapılan atılımların dünyanın birçok milleti tarafından takip edilip örnek alındığını söyledi.
Gelişmiş birçok ülkenin Türkiye'nin sağlık alanında yaptıklarını, kendi sistemleriyle uyumlaştırmaya çalıştığını belirten İslam, "Sadece Türkiye'nin doğusundaki ülkeler değil batısında bulunan pek çok Balkan ve Avrupa ülkesi de hatta Amerika Birleşik Devletleri bile bizim sağlık sistemimizden kendilerinin öğrenecekleri çok şeyin olduğunu söylüyor. Çünkü Türkiye'nin sağlık sistemi tam anlamıyla sosyal devlet uygulamasıdır" diye konuştu.
Sosyal devlet uygulamalarının bütün iyi özelliklerini kendi içerisinde barındıran bu sistemi en iyi anlayacak olanların Türk halkı olduğunu ifade eden İslam, 10 yıl öncesini hatırlayanların şimdi ile geçmişin mukayesesini iyi şekilde yapabileceklerini dile getirdi.
Bakan İslam, Türkiye'de belediyelerin, sosyal belediyecilikle Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın sayesinde tanıştığına dikkati çekerek, Erdoğan'ın hükümetin başına geçmesinin ardından aynı sosyal devlet politikasını, devlet üzerinde uyguladığını vurgulayarak, "Adım, adım bütün işler ilerledi ve nihayet Bakanlığımız da kurularak bu manadaki bütün planlamalar yerini bulmuş oldu. Teşkilatlanma planlamaları bittikten sonra şimdi uygulamalarımız kaldı" şeklinde konuştu.
İslam'ın konuşmasının ardından protokol üyeleri ile birlikte kurdeleyi keserek hastaneyi hizmete açtı.
- "Bu ülke bundan sonra artık kendi seçtikleriyle yönetilecek"
Hastane açılışının ardından partisinin seçim bürosu açılışına geçen İslam, burada halka hitaben yaptığı konuşmada, başta Başbakan Erdoğan olmak üzere Türkiye'nin her yanına dağılmış vaziyete hep birlikte çalıştıklarını, bugüne kadar yaptıklarını ve bugünden sonra yapacaklarını anlattıklarını söyledi.
30 Mart seçimlerinin belediye başkanlığı seçimlerinin ötesine geçen anlamlar taşıdığına dikkati çeken İslam, şöyle devam etti:
"Türkiye Cumhuriyeti kurulduğu günden beri ne zaman başını kaldırsa, ne zaman 'ben yarınıma sahip çıkacağım' dese, ne zaman 'ben kendimi yönetecekleri kendim seçerim' dese, ekonomik, sosyal kalkınma istiyorum, istikrar istiyorum dese başına bir darbe yiyor. Neredeyse 1950'lerden bu yana her on yılda bir açığı, kapalısı, eldivenlisi, eldivensizi, sanalı, moderni, postmoderni bir darbe yiyip bize haddimizi bildiriyorlar. 'Geç yerine otur' diyorlar. Türkiye Cumhuriyeti hiçbir zaman istikrarlı olmayacak diyorlar. Ekonomisi yükselmeyecek, borsası düzgün olmayacak, dünyanın bütün para birimleri karşısında Türk lirası yerlerde sürünecek diyorlar. İhracatı olmayacak, ithalatla yetinsin diyorlar. Enerji atılımı sizin neyinize, siz kendi ülkenizde çıkardığınız kara kömürle yetinin diyorlar.
Türkiye Cumhuriyeti, yıllardır bu tecavüzlere sabretti. Üstten bakmalara, efelenmelere sabretti. Ta ki 2002 senesine kadar. Ondan sonra biliyorsunuz 'şapkamı alır giderim' devri sona erdi. Milletim beni seçtiği sürece onları yöneteceğim. İçeriden, dışarıdan hiçbir baskıyı milletimin iradesinin önüne koymuyorum devri başladı."
Kendisinin dünyaya hakim olduğunu düşünen bir aklın, bir de yerli işbirlikçilerinin varlığına dikkati çeken İslam, "Bu yerli işbirlikçilerle, dünyanın hakimi olduğunu düşünen akıl, zaman zaman birleşirler ve Türkiye'de operasyonlar yaparlar. Gizlisi, açığı kaç olursa olsun, isterse yağmur gibi yağsın, Başbakanımızı vermeyeceğiz. Modernine, postmodernine, kasetlisine, televizyonlusuna, hiçbir darbeye kurban etmeyeceğiz. Ve sonsuza kadar şunu söyleyeceğiz. Bu ülke bundan sonra artık kendi seçtikleriyle yönetilecek. Biz iktidardan ancak bir tek şartla gideceğiz. O da siz gönderdiğiniz zaman. Pensilvan gönderdiği zaman değil" görüşünü paylaştı.
Artık bu seçimlerin yerel bir seçim olmadığını, Türkiye'nin kendi kaderini tayin edeceği seçim olduğunu tüm dünyanın bildiğini anlatan İslam, sözlerini şöyle tamamladı:
"Aslında sadece kendi değil, kendi hinterlandının kaderini de belirleyecek bir seçim. Çünkü Türkiye Cumhuriyeti, tüm vatandaşlarıyla önümüzdeki 30 Mart'ta şunu söyleyecek. 'Biz bundan sonrada başımız dik yürüyecek miyiz? Biz, bundan sonra Mısır'ın, Filistin'in, Suriye'nin Irak'ın, Uygurların, Kafkasların, Kırım'ın, Bosna'nın, Balkanların, bütün mazlumların hatta Myanmar'ın, hatta Afrika'nın sorunlarını kendimize dert edinecek miyiz? Bu dertlere çözüm olmak için çalışacak mıyız? Biz, bütün bu mazlum ülkelerin hamisi olabilmek için dik durmayı, güçlü olmayı, bir arada olmayı başarabilecek miyiz?' Bu seçimler işte bu soruların cevabının verilebileceği seçimler.
Başarırsak, yarınlar bizim. Ama başaramazsak yarın diye bir şey yok. Her Türk vatandaşının artık bunu görmesi gerekiyor. İktidarıyla, muhalefetiyle, Fenerbahçelisiyle, Galatasaraylısıyla bütün Türk vatandaşlarının bugün bu darbenin karşısında yer alması gerekiyor. Devletin sırlarını dinleyip, yabancı ülkelere servis edenlerin karşısında durması gerekiyor."
- " Yaşadığım süre içerisinde bu kadar büyük bir siyasi skandalla karşılaştığımı hatırlamıyorum "
Konuşmaların ardından seçim bürosuna açan Bakan İslam, daha sonra burada gazetecilerin sorularını yanıtladı. İslam, bir gazetecinin dinlenme olayları ile ilgili sorusuna, " Türkiye'de şu anda yüz yüze olduğumuz bu durum dünyanın zannediyorum en önemli, en büyük siyasi skandalları arasına girecek. Belki de en büyüklerinden biri olacak. Ben yaşadığım süre içerisinde bu kadar büyük bir siyasi skandalla karşılaştığımı hatırlamıyorum. Bir ülkenin Başbakanı hatta Cumhurbaşkanı dahil olmak üzere bütün yöneticileri, kamuda çalışan herkes, hatta iş adamları, bürokratları herkes dinleniyor. Elde edilen bilgilerin ne olduğu meçhul. Bu bilgilerin pek çoğu başka yerlere, başka ülkelere, başka istihbarat birimlerine servis edilmiş olabilir. Böyle bir kuşku taşınıyor. Tam manasıyla çok önceden başlatılan toplum mühendisliği çalışmasıdır. Bir ajanlık, casusluk faaliyetidir. Hepsini birden topladığınızda da çok büyük siyasi bir skandaldır. Bunu yapanlar bunun altına kalır" diye cevap verdi.
Bakan İslam, Gölyaka'daki temaslarının ardından karayoluyla Sakarya'ya hareket etti.