Arap baharının başladığı Tunus'ta devrimin önde gelen kişilerinden Gannuşi, "İslam Devletinde Kamusal Özgürlükler" adlı Türkçe'ye yeni çevrilen kitabı ile ilgili düzenlenen konferansa katıldı.
Tunus'taki yeni anayasanın, İslam ile demokrasi arasında başarılı bir sonuç vermesini temenni ettiğini belirten Gannuşi, "Şura, İslam'ın her alanda gerekli kıldığı bir uygulamadır. Siyasetten ticarete, günlük yaşamdan devlet idaresine kadar ve hatta bir ailenin içinde dahi zorunludur. Kur'an-ı Kerim'de 'Ve onlar, işlerini şura ile yaparlar' ayeti ile şura zorunlu olmasına rağmen uygulama şekli konusunda insanlar özgür bırakılmıştır" diye konuştu.
Hazreti Peygamber dahil hiç kimsenin kendi başına seçme ve yönetme yetkisi olmadığını, Hz. Muhammed'in işlerini danışarak yaptığını aktaran Gannuşi, birçok İslam ülkesi liderinin kendisini Tanrı gibi gördüğünü, üstüne kimseyi tanımadığını, tek karar mercii olarak kendisini görerek, diktatörce hareket ettiğini vurguladı.
"İslami siyaset şura demektir, içinde şuranın olmadığı hiçbir yönetim İslami olamaz" diyen Gannuşi, "Şuranın şimdiki en iyi uygulanabilir türü demokrasidir" ifadesini kullandı.
- "İslam, adaleti sağlamak için geldi"
İslam'ın toplumsal adaleti sağlamak için geldiğini belirten Gannuşi, şöyle devam etti:
"Bir sistemde adalet varsa orada İslam vardır. Adalet yoksa yönetici şeyh, dini lider veya alim olsa bile o yönetimin İslam'da yeri yoktur. İslamiyet, insanlığın haklarını savunup insanlığın barış içinde yaşaması için çabalar. Dil, din ve renk ayrımının yapılmasına karşı çıkar. Medine vesikası, İslam'ın ayrımcılık yapmadığının çok açık bir göstergesidir. Vesikaya göre İslam devleti, Yahudi ve Müslüman Medine vatandaşlarına aynı hakları tanımıştır. Çünkü Kur'an-ı Kerim'e baktığımız zaman 'Ey insanlar' ifadesini görürüz. Bundan dolayı İslam her türlü ayrımcılığı reddeder."
Batı'da İslam'ın hızlı şekilde yayılmasının nedeninin özgürlükler olduğunu vurgulayan Gannuşi, Türkiye'deki özgür yaşamın da Arap baharı için ilham kaynağı olduğunu ifade etti.
- "Cihat, adıyla masumlara zarar verenler teröristtir"
Cihatın, İslamı yayma aracı değil, düşmanlarının İslam'a karşı saldırılarını engelleme aracı olduğunu ifade eden Nahda lideri, 'Cihat adıyla masumlara zarar verenler, cihat değil, terör yapmaktadırlar. Cihat, insanlara bir şeyler dayatmak ve zorlamak için değil, tam aksine insanlara tercih ve ifade hürriyeti sağlama faaliyetidir" diye konuştu.
İslam ülkelerinde yaşanan problemlerin nedenini Müslümanların zayıflığına bağlayan Gannuşi, güçlü olmak için Müslüman ülkelerin birlik olmaları gerektiğini, bunun yolunun ise özgür olmaktan geçtiğini kaydetti.