Arınç, AK Parti Meram İlçe Teşkilatı tarafından düzenlenen, Anemon Otel'de, eşi Münevver Arınç ile katıldığı 8 Mart Dünya Kadınlar Günü programında, tüm kadınların Dünya Kadınlar Günü'nü kutladı.
Bugün gazetelerin pek çoğunun arka sayfalarında AK Parti'nin tam boy bir ilanının olduğunu anımsatan Arınç, hem kadınlar gününü kutladıklarını hem de sayısal olarak AK Parti'nin bu seçimlerde kadına verdiği değeri göstermesi bakımından bazı rakamlar yayınladıklarını belirtti.
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde (TBMM) 24. dönemde, 79 kadın milletvekilinin bulunduğunu, bunlardan 46'sının AK Parti'ye mensup olduğunu vurgulayan Arınç, "AK Partili kadın milletvekillerimiz toplam sayının neredeyse yüzde 60'ını geçmektedir. Geçmiş dönemlere bakınca, bu oranın çok daha düşük olduğunu görüyoruz. Sayın Başbakanımız ve partimizin kararlılığıyla önümüzdeki seçimlerde, 2015 seçimlerini takiben daha çok kadın milletvekilimiz olacak. Hamdolsun ki artık hiçbir ayrımcılığa tabi tutulmadan, inançları, kıyafetleri, düşünceleri ne kadar farklı olursa olsun hepsi özgürce TBMM'de temsil edilebilecek" ifadelerini kullandı.
AK Parti Konya Milletvekili Gülay Samancı'yı dinlerken 1999 seçimlerini düşündüğünü belirterek, o tarihte Merve Kavakçı Hanımefendinin İstanbul'dan milletvekili seçilip, mazbatasını alıp ant içmek üzere üzere Meclise geldiğini anımsatan Arınç, şunları kaydetti:
"Ona tanıklık eden bir arkadaşınız olarak gözyaşlarımızı içimize gömmüş ve sabırla beklemiştik. Bir uzun mücadele sonrası önce 4, daha sonra 1 bayan arkadaşımız başlarını örterek parlamentoda görev yapmaya başladılar. Konya'dan Gülay Samancı arkadaşımızın da bunların içinde olması bizi ayrıca sevindirdi. Şunu herkes çok iyi biliyor ki biz kadınlarımızın kıyafetleri konusundan hiç kimseyi kategorize etmeyiz. Başı açıktı, kapalıydı diye ayırmayız, ayırmadık. Bunu ahlak dışı sayarız. Bir kadın başını örtüp örtmeyeceğine kendisi karar vermeli. Herkes o karara saygı göstermeli. Türkiye o kadar zor günler yaşadı ki herkesin başını açık tutma mecburiyeti vardı. Buna karşı çıkanlar hayatları boyunca unutamayacakları travmalar yaşadılar. Psikolojik zararlar gördüler. Hepimizi kendi ailemizde, ya eşimiz ya çocuklarımız da bu imtihanla karşı karşıya geldik.
Hamdolsun artık TBMM'de başlarını kendi iradeleriyle örtmek isteyen hanımefendiler milletvekilliği görevlerini de rahatlıkla yapabilecekler. 1999-2014... 2013'ü kastediyorum. Çok şükür aradan 13-14 yıl geçti. Bu noktada bir ayrımcılık da ortadan kalkmış oldu. Bu toplantıya bakınca 60, 70 ve 80'li yıllar aklıma geliyor. O zamanlar bizler konferanslar, kongreler yapardık. Davetiye bastırır, davetiyenin altına küçük harflerle 'kadınlar için de yer ayrılmıştır' diye yazardık. Yani bizim toplantılarımıza kadınlar da gelecekse onlara yer ayrıldığını belirtme ihtiyacı duyardık. Şimdi devir değişti. İyi ki de değişti. Yani artık böyle bir yazının yazılmasına gerek yok. Toplumu oluşturan kadın ve erkekler hayatın her noktasında birlikte oluyor. Birlikte olmaları lazım. Böyle bir davetiye gönderirken Meram Belediye Başkan adayımız Fatma Toru'nun davetiye gönderirken altına 'erkeklere de yer ayrılmıştır' diye yazmadığını düşünüyorum."
Arınç, bugün ağzını açan herkesin Kadınlar Günü'nü kutlamakla söze başlayacağını, bugün söylenebilecek şeylerin ideolojik olmaması gerektiğini dile getirdi.
Kadın denince annelik, zarafet ve nezaketten yola çıkarak bir şeyler söylenmesi gerektiğini vurgulayan Başbakan Yardımcısı Arınç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Elbette sadece çocukları değil, toplumu doğuran, en önemli görevi yapan kadınlarımızın saygıya layık olması, toplumda layık olduğu yeri mutlaka bulması elinden tutulması kendisine pozitif ayrımcı yapılması ve toplumda saygınlığı konusunda bütün engellerin kandırılması gerekiyor. Değerli dostlar; kadınlar günü itibariyle istatistiki veriler söylemek istiyorum. Bir defa şunu kabul edelim. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün yaptığı güzel işlerden birisi... 1930'da kadınlara sadece yerel yönetimlerde seçme ve seçilme hakkını, 1934 seçimlerinde de genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkı tanınmış. İlk defa kadın milletvekili sayısı az da olsa parlamentoya girmiş. Ama dikkat edilecek bir nokta var. Ne 30'da ne de 34'te Avrupa'nın pek çok gelişmiş ülkelerinde kadılara seçme ve seçilme hakkı tanınmamış. Örnek olarak sadece İsviçre'yi verebilirim. Onun yanında 10'a yakın ülkenin 40'lı yıllardan sonra bu hakları tanıdığını görüyoruz. Tabii çalışma hayatına girmesi ve kamu hizmetinde bulunması daha sonraki yıllarda oldu. Kamu hizmeti deyince, son yılların en önemli reformlarından birisi de kamu da çalışan kadınlarımızın yine ayrımcılıktan kurtulması olmuştur."
Arınç, süreç içinde kadınların toplumdaki rollerinin arttığını, TÜİK verilerine göre, Türkiye'de 10 profesörden 3'ünün, 10 hakimden 4'ünün, 900 bin küsür öğretmeninde 488 bin 654'nün kadın olduğunu dile getirdi.
- Çözüm süreci ve kadınlar
Bayan diş hekimlerinde de Türkiye'nin Avrupa Birliği ölçütünün biraz daha üzerinde olduğunu aktaran Arınç, şunları kaydettİ:
"Mimarlıkta da kadınların sayısı AB istatistiklerinin üzerinde... Bu sayısal rakamlar pek çok olumsuzlukları elbette örtmüyor yani. Bunlar konusunda elbete çalışmalarımızın devam ettiğini hepimiz çok iyi biliyoruz. Çözüm süreci bence sadece kadınlar açısından bile önemli olsa yeter. Çünkü annelerin gözyaşı dökmediği, çocuğunun arkasından kara haber gelmesin diye beklediği, 30-35 yıldır teröre kurban verdiğimiz binlerce insanın acısını en yakından hissedenlerin şüphesiz kadınlar olduğunu söylemeliyiz. Erkekler de ağlıyor ama annelerin ağlaması, gözyaşı ve ağıtlar yakması elbette çok daha içleri parçalıyor. Maalesef 1,5 yıla yaklaşan süreç içinde artık şehitlerimizin gelmediğini, cenazelerinin ortada musallaya konmadığı günleri büyük bir özlemle beklemiş. Büyük bir sevince kapılmıştık. Maalesef 3 gün önce bir erimiz Uludere civarında hayatını kaybetti. Hain bir pusu neticesinde... Ona da Allah'tan rahmet diliyorum. Konyamız şehidi en bol olan illerden birisidir. Çözüm süreci başarıya nüfusu, bu acılar sona ersin diye içimizde neredeyse kızılcık şerbeti içtim derken kan tükürmediğimizi söylemek istiyoruz. Sabırla bu yolda devam edeceğiz. İnşallah sonucuna da hep beraber ulaşmaya çalışacağız."
Arınç, kadına yönelik şiddete sıfır tolerans tanınmasını yasalara giren maddelerle mümkün kıldıklarını, nüfusu 100 binin üstünde olan bütün belediyeler ve yerleşim merkezlerinde konuk evleri açma zorunluluğu getirdiklerini dile getirdi.
Kadınların önündeki engellerin kaldırılması ve onların topluma daha çok kazandırılması için hem 12 Eylül 2010 referandumu, hem yasal düzenlemeler, hem de Hükümetin aldığı bazı idari tedbirler ve çıkardıkları kanunlarla çok önemli hizmetler yapıldığını anımsatan Arınç, sözlerine şöyle devam etti:
"Hükümetlerimiz döneminde kadın bireyler olarak mutlaka önünüzün çok fazla açıldığını söylemeliyim. Biraz önceki bahsettiğim ayrıcalıktan sadece parlamentoyu kastettiğim anlaşılabilir ama üniversitelerde, yüksekokullarda, imam hatip liselerinde kıyafet dolayısıyla ayrımcılılık uygulanan yerler sıfırlanmış oldu. Artık herkesin özgürce eğitim hakkının olduğu ve bunun hiçbir şekilde engellenemeyeceği kanun kapsamı içine alınmış oldu. Eski Danıştay kararları vardı. Çok üzülürdüm. Yani, bir kadın öğretmenin dışarıda dahi başını örtmesini mahkeme kararıyla yasaklayan ve meslekten atan yargı kararlarını bir avukat kardeşiniz olarak üzülerek hatırlıyorum. Çok acı günler yaşanmıştı. Kadın kendini savunuyordu. 'Ben okula girdiğim andan itibaren başımı açıyor ve yasaya aykırı hareket etmiyorum. Dışarıdaki özel hayatına niçin karışıyorsunuz' dediğinde Danıştay'ın bir dairesi, 'öğretmensen dışarıda da içeride de başını açacaksın" diyerek, hatta çok çirkin kelimelerle o kadının hareketini suç kapsamı içine almıştı. Bunlar geçmişte kaldı. Bunlar terk edildi. Artık bunlara herkes üzüntüyle bakıyor. Geçmiş dönemlerde yaşanan ayrıcalıkları artık herkes üzüntülü, acı bir hatıra olarak yad ediyor."
Arınç, 11 yıldan beri iktidarda olan AK Parti'nin kuruluşundan bu yana 12 yıl geçtiğini, her dönemde başarılı olduklarını, 11 yılda 7 imtihandan geçerek 7'sini de başarıyla sonuçlandırdıklarını dile getirdi.
Bu başarının sırrını herkesin araştırabileceğini, geçmişte bunun bir örneğinin olmadığını anlatan Arınç, "Demokrat Parti, 1950 ve 1954'te oylarını artırmış. Adalet Partisi 65 ve 69'da artırmış olabilir. Anavatan Partisi 83 ve 87'de ama ondan sonra düşüş, parçalanma yaşamışlar ve iktidarları bitmiş. Biz her dönemde oyumuzu artırıyoruz ve tek başımıza geliyoruz. İnşallah yine iktidar devam edecek ama kendi içinde de parti hem yenilenecek hem güçlenecek. Bakınız; Güldal Akşit Hanımefendi ile Elazığ ve Malatya mitinglerine giderken uçakta beraberdik. 'En son üye sayımız nedir?' diye sordum. Dedi ki, '9 milyonu geçti toplam üye sayımız. Kadın üye sayımız da 4 milyon civarında...' Yani 4 milyona çok yaklaşmış. 3 milyon 900 bin küsür falan dedi. Ben ona 4 milyon gözüyle bakıyorum. Sadece kadın olarak 4 milyon üyemiz var. 3 milyona yakın genç üyemiz var. 9 milyon üyesi olan bir partinin sırtı yere gelmez inşallah. Özellikle 4 milyon kadın üyemiz, kadın kolları teşkilatımızın çalışmaları, kadın belediye başkanları, kadın milletvekilleri toplumda daha etkili olacak, daha çok iz bırakacaklar. Herkes size daha çok dikkat ediyor. Siz daha çok ikna edicisiniz. Daha çok samimisiniz. Daha çok gönüldensiniz. Sizin anlattıklarınız, propagandanız daha çok faydalı oluyor. Yürekten, samimi ve ihlaslı konuşuyorsunuz. Sizin ağzınız çıkanları herkes samimi kabul ediyor. Evlere girebiliyorsunuz, ailelerle birlikte oluyorsunuz. Çocukları kucaklıyorsunuz. Muhalifiniz olsa bile elinizi uzatıp, yüzünüzün gülümsemesiyle onları yumuşatabiliyorsunuz. Dolayısıyla tanıtma gücünüz çok fazla. Türkiye genelindeki başarılarımızda en büyük payın kadın kollarını ait olduğunu düşünüyorum. Bu çalışmalar samimiyet ve üstün gayretle devam ederse önümüzdeki bütün seçimleri rahatlıkla alacağız. Başarılı olacağız" diye konuştu.
AK Parti Meram İlçe Kadın Kolları Başkanlığı tarafından günün anısına çeşitli hediyeler verilen Arınç ve eşi, kadınlarla 8 Mart Dünya Kadınlar Günü dolayısıyla hatıra fotoğrafı çektirdi.