BM İnsan Hakları Konseyi'nin 25. oturumu çerçevesinde Soykırım Suçunun Cezalandırılması ve Önlenmesine Dair Sözleşme'nin 65. yıl dönümü dolayısıyla yüksek düzeyli panel düzenlendi.
Panele katılan Ermenistan Dışişleri Bakanı Eduard Nalbandyan'ın 1915 olaylarına ilişkin Ermeni iddialarına değinmesi üzerine Büyükelçi Çarıkçı söz aldı.
Çarıkçı, Soykırım Sözleşmesi'nin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından, ikinci Dünya Savaşı'nın daha önce görülmemiş insani acıları ve zulümleri sonucunda, 1948 yılında kabul edilen ilk insan hakları antlaşması olduğunu anımsattı.
Türkiye'nin 1950 yılından beri sözleşmeye taraf olduğunu ifade eden Çarıkçı, sözleşmenin soykırımı net bir şekilde tanımladığını hatırlattı.
Sözleşmenin, suça verilecek cezayı ve suçu önlemeyi öngören iki hedefiyle şu andaki temel ve en meşru enstrüman olduğunu belirten Çarıkçı, "Çabalarımız için genel çerçeve olarak kalmalıdır" dedi.
Türkiye'nin dünyadaki soykırım ve kitlesel katliamları önleme konusundaki uluslararası çabalara yardımcı olmayı sürdüreceğini vurgulayan Çarıkçı, şöyle devam etti :
"Sonuç olarak, 1915 olaylarına ilişkin yapılan atıfla ilgili olarak, başkalarını damgalamaya çalışarak tarihten düşmanlık çıkarmak, geçmişe tek taraflı ve suçlayıcı bir şekilde bakmaktır. Seçici bir şefkat çağrısında bulunmak Birinci Dünya Savaşı sırasında hayatını kaybetmiş herkesin anısına saygı göstermenin doğru yolu değildir. Tarihi ve hukuku siyasallaştırmak anlaşmazlıkları çözmenin yolu değildir."
Soykırımın 1948 Sözleşmesi'nde net bir şekilde tanımlanan suç için kullanılan yasal bir kavram olduğunu vurgulayan Çarıkçı, şunları kaydetti?
"Bu, bir inanç meselesine indirgenemez. Bilgiye dayanmalıdır, bir görüşe değil. Soykırım teriminin yanlış kullanılması kavramı yıpratır ve bu suçu önleme konusunda gelecekte yapılacak çabalara zarar verir. Bu nedenle tarafsız bilimsel çalışmalar gereklidir."