Habertürk'te katıldığı programdaki sözleri basında ve sosyal medyada tartışmaya neden olan Külünk, Ümraniye'deki ofisinde AA muhabirine açıklamalarda bulundu.
Külünk, programdaki sözlerinin arkasında olduğunu dile getirirken, yapılan eleştirilerden "yüksünmediğini" ifade etti. Tartışmaların, Türkiye'de demokrasinin iyi bir yolda ilerlediğini gösterdiğini kaydeden Külünk, şöyle konuştu:
"Bilgi toplumunun, iletişim teknolojilerinin, bilgi teknolojilerinin özgürlük alanlarında her şeyi tartışıyoruz. Bu, Türkiye'nin demokrasisinin geldiği noktadır. Bu sevindiricidir. Bu tartışmalardan hiç yüksünmüyorum. Çünkü bir tartışma başlayacak ki, o tartışmanın zemini insanların düşünce dünyasında pozitif katkı sağlasın. Kimi kızacak, kimi 'tamam' diyecek, kimi de 'doğru söylüyor', 'yanlış söylüyor' diyecek. Aslında 17 Aralık üzerinden yapılmak istenen, 'Gezi' üzerinden yapılmak istenen, Türkiye'nin demokrasisinin geldiği bu noktadaki tartışma zeminini ortadan kaldırmaktır. AK Parti ile Türkiye'nin geldiği yer budur. Bir milletvekili bir konu üzerinde kanaatini ifade ediyor ve toplumun bütün katmanları tartışıyor. Hepsine saygı duyuyorum. Dünden bu yana inanılmaz olumsuz cümleler, hakarete varan cümleler yazanlar var. Hiçbirine kızmıyorum ama bir tek şey söylüyorum, söylenilenlerin doğru anlaşılması ki, bir çarpıtma var. Yani yarım saatlik söyleşinin sadece bir bölümünü cımbızla alarak öne çıkarma talebi var ki, bunun üzerinden 17 Aralık darbe girişiminin o psikolojik algı yönetme operasyonunu devam ettirmek istiyorlar."
Sözlerinin sanki "mahkemece tespit edilmiş bir suçu meşrulaştırma çabası" gibi algılatılmak istendiğini ifade eden Külünk, "Bu külliyen yalan. Bu ülkede kamu düzeni var. Yargı var, hukuk var. Artı; maşeri vicdan var. Dolayısıyla bunların olduğu yerde biz her şeyin farkındayız. O nedenle ortada mahkemece belirlenmiş bir suç yokken, insanları töhmet altında bırakacak bir tavra da eyvallah etmeyiz. Mahkemenin kararına da saygılıyız" diye konuştu.
İnsanların yasa dışı şekilde dinlenilmesine, siyasi mühendislik adına şantaj unsuruna dönüştürülmesine karşı olduğunu aktaran Külünk, "günahı özendirmeyi", "günah işlemeyi meşru görmeyi" asla savunmadığını ifade etti.
- "İnsanların hayatlarının kontrol altına alınmasına itiraz ediyorum"
Suç işlemenin özendirilemeyeceğini belirten Külünk, şöyle devam etti :
"Suç işle denmez. Suç, özendirilmez. Taltif edilmez ama birey suç işler mi? İşler... Bu bireyin işlediği suç, kamuyu ilgilendiriyorsa, birey kamu önünde hesap verir mi? Verir. Eğer dini duyarlılığı olan bir insansa, 'Mahkeme-i Kübra' der ve orada hesaba gidilir. Benim söylediğim bu. Buradan bir özendirme çıkmaz ki. Suç işleme; burada kast edilen insanların illegal dinlemeler üzerinden, bireysel hayatlarının kontrol altına alınması ve kontrol altına alınan hayatları üzerinden şantaja dönüştürülmesine ben itiraz ediyorum. Bir siyaset mühendisliği, illegal dinlemeler üzerinden yapılmasına itiraz ediyorum. Bunun dinde yeri yoktur. Hazreti Ömer, bir evin duvarından atlayıp içki içtiği bilinen adamın evine giriyor. Burada adamın söylediği şey çok önemli.... 'Ben bir yanlış yaptım, sen dört yanlış yaptın. Bu eve kapıdan girmedin, kapıyı vurmadan girdin'... Bu ne demektir? Kamu hukuku, bireyin özgürlüklerini garanti altına alır. Kamu hukuku da suçu özendirmez, suçu teşvik etmez."
- "Hiçbir arkadaşımız millettin vicdanını incitecek bir iş yapmamıştır"
AK Partililerin en önemli özelliklerinden birinin, millettin karşısına göğüslerini gere gere çıkmaları olduğunu kaydeden Külünk, "AK Parti hareketi bu milletin vicdanında hiç suç işlememiştir. Kimsenin endişesi olmasın. Hiçbir arkadaşımız, kuruluşundan bu yana bu milletin vicdanını incitecek hiçbir iş yapmamıştır. Liderimiz, Başbakanımız, bu ülkenin vicdanını, bu milletin vicdanını incitecek hiçbir iş yapmamıştır çok şükür" ifadelerini kullandı.
- "Suçu araştırmak savcıların, polisin işi"
Suç konusunu araştırmanın polisin ve savcıların işi olduğunu dile getiren Külünk, "İnsanların ayıplarını araştırmak, illegal yöntemlerle bir başkasının işi değildir. İnsanların ayıplarını, suçlarını araştırmak bir başka hukuk dışı bir yöntemle bir başka unsurun işi değildir. Buna itiraz etmeyecek miyiz? Bu ülkenin, devletin hukuku var, devletin düzeni var. Siz bireysel hayatlara müdahale edeceksiniz, özgürlüklerini yok sayacaksınız, insanların varsa zaaflarını, varsa eksikliklerini toplumsal bir mühendislik projesi haline getireceksiniz, bu ülkeyi siyaset dışı yöntemlerle dizayn etmeye çalışacaksınız, buna da itiraz edilmeyecek. Bu mümkün mü?" diye konuştu.
- Külünk ne demişti?
AK Parti İstanbul Milletvekili Külünk, Habertürk'te katıldığı programda, "Allah insana günah işleme özgürlüğü vermiştir. İnsana günahsızlık talep etme hakkı vermemiştir. Af dileme hakkı vermiştir ve de o günahın üzerinden insana bakmamıştır. Yargılama hakkı kendine aittir, affedip etmeme kendine aittir ve Hz. Peygamber günahları açan değil, örtücü olan rahmet geleneğinin mimarıdır. Burada başka bir şey söylüyorum. 17 Aralık darbe girişiminin hiç felsefi boyutu konuşulmadı. Bu noktada Diyanet İşleri'ne çok ciddi anlamda görev düşüyor. Yani; insanların günahları üzerinden siyaseti çıkmaza düşürmek ya da insanların günah işleme özgürlüğünü elinden alacak şekilde bireylerin hayatlarına müdahale etmek anlayışı düşünme biçimi, muhaberat devletinden öte bir anlayıştır" ifadelerini kullanmıştı. Külünk, sözlerinin devamında, insanların eksikliklerini siyasi darbe aracı olarak kullanmanın gerçekte Allah'ın hududuna müdahale etmek anlamına geldiğini savunmuştu.