Bakan Eker, Dicle Üniversitesi Kongre Merkezinde düzenlenen "2023 Vizyonunda Üniversitelerin Araştırma Laboratuvarları" çalıştayında yaptığı konuşmada, üniversiteleri sosyal ve ekonomik problemleri çözecek çalışmalar içerisinde daha çok bulunmasını istediklerini söyledi.
Türkiye'nin yakın siyasi tarihine bakıldığında, siyasi istikrar dönemlerinde büyümenin gerçekleştiğinin görüleceğini anımsatan Eker, istikrar dönemlerini askeri darbelerin izlediğini dile getirdi.
Özal döneminde 1983-1991 yıllarında yeninden büyümenin sağlandığını kaydeden Eker, "1991-2002 yıllarında Türkiye'nin ekonomik ve siyasi istikrarsızlığın, kanın da en çok döküldüğü, faili meçhul cinayetlerin de en fazla olduğu, insanların listelerin yapılıp infaz edildiği, cesetlerin bir yerlere atıldığı bir dönem yaşadık" ifadelerini kullandı.
- "Özal'a fırsat verilmedi"
Eker, 2002 yılından sonra Türkiye'nin yeniden ekonomik ve siyasi istikrarı yakaladığını kaydederek, dünyaya örnek olacak şekilde Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en önemli inisiyatifinin ele alındığını bildirdi.
"Çözüm süreci, her babayiğidin açıkçası cesaret edebileceği bir şey değil" diyen Eker, şöyle konuştu:
"Rahmetli sayın Özal ölmeden önce çözüm süreci benzeri bir tasavvur gerçekleştirdi. Dikkatinizi çekiyorum tasavvur adımlar da atamadı, buna fırsat vermediler. Çok ciddi ve ağır bir itibarsızlaştırma projesi hazırlandı. Hatırlayın o dönemi, şimdi benzeri bir şey bugün yapılıyor. Arada çok ciddi bir benzerlik var. Siyasi hedef itibarsızlaştırma, onun üzerinden Türkiye'nin siyasi istikrarsızlık tehlikesiyle karşı karşıya bırakılmasıdır. Bunlar Türkiye'ye çok ciddi kan ve mesafe kaybettirir."
- "Türkiye, Allah göstermesin kanamalı günlere döndürülme tehlikesiyle karşı karşıya kalır"
Böyle bir durumda işsiz gençlerden, iş adamlarına kadar bundan herkesin nasibini alacağını belirten Eker, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Tekrar Türkiye Allah göstermesin kanamalı günlere döndürülme tehlikesiyle karşı karşıya kalır. Bu bir süreçtir. Yani mutlak bugün akşamdan sabaha olacak değil, süreç içerisinde adımlar atılır. İşte geçen pazar günü önemli bir demokratikleşme paketi geçti. Sessiz sedasız şekilde ve kimse de çok fazla anlayamadı. Düşünün artık Türkiye'de Kürtçe özel okullar açılıyor, Kürtçe propaganda rahatlıkla artık yapılabiliyor. Siyasi partilerin hazineden alacağı yardımlar değişti."
-"Hevsel'e hiçbir şekilde zarar gelmesine müsaade edilmez"
Dicle Üniversitesi (DÜ) kampüsünde ağaç kesilmesine de değinen Bakan Eker, "Orası Hevsel değil, Hevsel Dicle Nehri'nin batı tarafıdır. Üniversiteye ait olan yer ise doğu tarafıdır. Hevsel'in hiç bir şekilde zarar gelmesine müsaade edilmez" diye konuştu.
Üniversitenin yangın tehlikesine karşı Hevsel bahçesinde yer almayan bölgedeki söğüt ve kavak türü ile kendiliğinden yetişen otsu bitkileri kestiğini vurgulayan Eker, şunları kaydetti:
"Geçmişte de yaşanmış, 2 yıl önce bununla ilgili üniversite açıklama yapmış zaten. Genç kardeşlerimizin ağaç ve çevre hassasiyetini biz takdirle karşılıyoruz ama Diyarbakır'da çok daha önemli kültür değeri yapılaşmaya açıldığında kimsenin pek sesi çıkmadı. Mesela Kırklar Dağı, ne diyeyim İstanbul için Üsküdar neyse Diyarbakır için Kırklar Dağı o dur. Bugün orada yakın bir zamanda imara açılıp, 15 katlı apartmanlar dikildi."
Bakan Eker, Dicle Nehri kenarındaki 900 dönümlük alanda bir süre önce kent ormanı oluşturduklarını hatırlatarak, şöyle devam etti:
"Üniversitenin tahsisli arazisi içerisinde bir manada çalı çırpı olan bir takım ağaç, ağaçcıklar var. En başta biz değeri olan ağaçlara zarar vermesine de müsaade etmeyiz. O konuyla ilgili üniversitemiz de hassas biliyoruz. Orası Hevsel değil, Hevsel Dicle Nehri'nin batı tarafıdır, üniversiteye ait olan yer doğu tarafıdır. Hevsel'e hiçbir şekilde zarar gelmesine müsaade edilmez. Üniversiteye tahsisli bölgede sel sularının, geçmişte kum ocaklarının boşalttığı çöküntü alanları var. Çevre felaketi esas orada kimse ona bir şey dememiş, hala da bir şey demiyor. Ağaç konusunda kimsenin bize vereceği bir ders yok, biz ders veririz."
- "Doğal yapısı itibariyle hiçbir şekilde yapılaşmaya açılmasına imkan olmayan bir alandır"
Vali Mustafa Cahit Kıraç ise son günlerde üniversite öğrencilerinin içerisinde bulunduğu grubun sahayı koruma adına gösteri yaptığını söyledi.
Hevsel Bahçelerinin Diyarbakır'ın kültür vadisi olduğunu ve oranın o amaç dışında hiçbir şekilde kullanılamayacağını vurgulayan Kıraç, şöyle dedi:
"Biraz kamuoyunda yanlış bir algı var. 'Binalar yapılacak' diye öyle bir şey olamaz. Hevsel Bahçeleri Diyarbakır'ın 8 bin yıllık tahıl ambarıdır ve doğal yapısı itibariyle hiçbir şekilde yapılaşmaya açılmasına imkan olmayan bir alandır. Son günlerde orada bir miktar ağacın kesilmesine doğal olarak insanların göstermiş olduğu tepkiyi de çok hoşgörüyle karşıladığımızı, bu tür yanlışlıklarında bir kez daha olmaması için ilgili arkadaşlarımızla görüşüyoruz. Herkes rahat olsun, Hevsel Bahçeleri bir kültür vadisidir. Amacı dışında bir çalışma olmayacaktır."
- Esnaf ziyareti
Daha sonra Bakan Eker, Bağlar ilçesinde bulunan 2 alışveriş merkezindeki esnafı ziyaret etti. Alışveriş merkezlerindeki esnaf ile görüşen Eker, seçimler ile ilgili bilgi vererek, kentin kalkınması için yapacakları hizmetleri anlattı.