Prof. Dr. Saraç, senato odasında düzenlenen basın toplantısında, ağaç kesimine ilişkin konunun bilgi kirliliği boyutuna ulaştığını, bu kapsamda gerçekle bağdaşmayan konuların gündeme geldiğini söyledi.
Aralarında belediyenin de yer aldığı ilgili kurumların katılımıyla bir komisyon oluşturma kararı alındığını, söz konusu alanın ıslahı yönünde bundan sonra yürütülecek çalışmaların bu komisyon tarafından değerlendirileceğini ifade eden Saraç, şunları kaydetti:
"Tüm kurumlarla, bataklık alan için bir çözüm üretilmeye çalışılıyor. Bataklık alan sağlık açısından ciddi risk teşkil ediyor. Söz konusu alanda 2 yıl önce çıkan bir yangın nedeniyle itfaiye araçları yangına müdahale edemedi. Bataklık ve bataklıkta yetişen bitki örtüsü nedeniyle ciddi bir risk atlattık. Yangın, hastanelerimize kadar yaklaştı. Kişisel çabalarla söndürülmeye çalışıldı. Böyle bir riskin tekrarlanmaması için Orman İşletme Müdürlüğünden aldığımız rapor doğrultusunda gerekli tedbiri almamız gerekiyordu. Biz bize önerilenlerin asgarisini yapmaya çalışarak itfaiyenin geçişi için emniyet şeridi oluşturacak şekilde tedbir almaya çalıştık. Bu yaklaşık 800 ağaç iken belediyenin yazdığı cezaya göre 900'ü aşkın ağaç olarak görülüyor. Bu çalışma 2-12 Şubat tarihleri arasında yapıldı. Çalışma, 12 Şubat'tan itibaren sona erdi ancak şimdi rehabilite edilmesi için çalışmalara başlanacak. Oluşturulacak komisyon o bölgenin rehabilite edilerek bataklığın kurutulmasından sonra söz konusu alana hangi ağaçların dikilebileceğine karar verecek."
- "Hiçbir rant grubunun yanında olmadık"
Prof. Dr. Saraç, üniversite olarak yeşil alana önem verdiklerini, 5 yılda 250 bin ağaç diktiklerini kaydederek, ağaç kesmekten yana olmadıklarını vurguladı.
"Kurumumuz bugüne kadar hiçbir rantın içinde olmamıştır, hiçbir rant grubunun da yanında olmadık. Orada rant için, yapılaşma için ağaç kesildiğini ileri sürmek, gerçek dışı" diyen Saraç, üniversite olarak pek çok yanlışla mücadele ettiklerine dikkati çekti.
Hep yapıcı olmaya gayret gösterdiklerine işaret eden Saraç, "Hastanemize geçmiş dönemden kalan bir icra geldi. Bununla mücadele ettik. Büyük sıkıntılar çektik. Bu mücadelemizin tek amacı, halka hizmet etmekti. Söz konusu alanın da başka amaçlarla kullanılacağı iddiaların doğru olmadığını herkes çok iyi biliyor" dedi.
Saraç, Diyarbakır'a karşı yanlış bir algının oluşturulmasının kimseye faydası olmadığını belirterek, "Diyarbakır, 'Şarkın Paris'i denirken Diyarbakır geride saydı. Başkaları aldı başını gitti. Turistler, Diyarbakır'dan geçip çevre illerde konaklıyor. Böylece Diyarbakır'ın güzelliklerinden mahrum kalıyor" diye konuştu.
- "Diyarbakır'ı siyasete alet etmeyelim artık"
"Bu dönemde ağaç kesmenin manidar olacağını düşünmediniz mi? yönündeki bir soru üzerine Prof. Dr. Saraç, düşünmediklerini, insan hayatının her şeyden üstün olması dolayısıyla olası bir yangın anında yaşanacak tehlikeyi düşünerek hareket ettiklerini belirtti.
BDP Genel Başkan Yardımcısı Selahattin Demirtaş'ın konuya ilişkin açıklamalarının sorulması üzerine Saraç, şöyle konuştu:
"Acı olan da budur. Amacımız, hedefimiz belli. Ağaç katletme düşüncemiz olmadı. İyi niyetle yapılan bir şeyin siyasete alet edilmemesi gerekiyor. Diyarbakır'ı siyasete alet etmeyelim artık. Artık Diyarbakır'ı bir şeyler için harcamayalım. Açıklamaları üzüntüyle izledim. Üniversite olarak 5 yılda yaptıklarımız ortada."
Basında yer alan haberleri de eleştiren Prof. Dr. Saraç, "Reyting uğruna lütfen Diyarbakır'ı harcamayalım. Negatif haberler reyting yapıyor olabilir. Artık Diyarbakır'ın gerçek haberlerle gündeme gelmesi gerekiyor, güzellikleri yeterince zikretmeliyiz. Negatif haber reyting yapar anlayışından vazgeçelim lütfen" şeklinde konuştu.
Prof. Dr. Saraç, Kırklar Dağının imara açılmasına yönelik tepkilerinin söz konusu olduğunu ancak hiçbir yeri suçlamak istemediklerini kaydederek, "Kamuoyu zaten takdir ediyor. Olay da zaten ortada" ifadelerini kullandı.
DÜ Genel Sekreteri Prof. Dr. Sabri Eyigün ise yönetimleri döneminde hiçbir yerde kum ocağı açılmadığını, hiçbir kum ocağına izin vermediklerini söyledi.
- "Dicle Vadisinde Diyarbakır'ın nefes alacağı bir akciğer yaratacağız"
Çevre ve Şehircilik İl Müdürü Mustafa Temel de Diyarbakır'ın kentsel dönüşüm açısından Çevre ve Şehircilik Bakanlığının pilot illerinden olduğunu, Dicle Vadisi Projesi'nin ise yaklaşık 20 yıldır ilin gündemindeki bir konu olduğunu belirtti.
Bu yıl projenin birinci etap uygulamasının Ongözlü Köprü ve Kırklar Dağı eteklerine kadar sınırlı kalacağını ancak genel imar projesinin bin 98 hektarlık Dicle Vadisini kapsadığını kaydeden Temel, Hevsel Bahçelerinin dışında Kırklar Dağını içine alan bir alandan söz ettiklerini söyledi.
Temel, Dicle Vadisinin yeşil alan için bulunmaz bir nimet olduğuna dikkati çekerek, şunları kaydetti:
"Rezerv alanının içinde yer aldığı için Kırklar Dağı ile ilgili, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı inisiyatif kullanmayı düşünüyor. Süreç neyi getirir henüz bilmiyoruz. Uygulama projeleri bitme aşamasında. Birkaç hafta içinde Bakanlıktan bir heyet ilimize gelecek. Dicle Vadisi Projesi tamamen bir doğa parkı, yeşil alan çalışmasıdır. Herhangi bir konut, villa tarzı bile olsa bir yapı stoğu öngörmüyoruz. Kentin nefes alacağı bir yeşil alan oluşturacağız. Milyonlarca ağaç ekmeyi düşünüyoruz. Alanın rezerv alanı ilan edilmesiyle ilgili bir rahatsızlık var ancak 6306 sayılı Kentsel Dönüşüm Yasası, Afet Yasasıdır. Bu yasa bazı prosedürleri kolaylaştırmak adına, çalışmaları kolaylaştırmak için bu yasanın ilgili maddesinden istifade ederek rezerv yapı alanı ilan edildi. Bu kaygıları defalarca dile getirdik ancak söz konusu alanda Diyarbakır'ın nefes alacağı bir akciğer yaratacağız. Dicle Vadisinin başkalarına terk edildikçe bu hale geldiğini düşünüyoruz. Kırklar Dağının olduğu bölge, Bakanlığın ilk projesinde özgürlük meydanı olarak planlanmış, bir radyo istasyonu kurulması düşünülmüş ancak şu anda orada binalar yükseliyor. Bunları sorgulamak lazım. Gölet yapılması planlanan bölgede balık çiftlikleri var ki çiftlik olduğu tartışılır."
Basın açıklaması sırasında, Orman İşletme Şube Müdür vekili Ayhan Ziro, Doğa Koruma Milli Parklar Şube Müdürü Erdal Seven, Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Ali Ceylan ve İl Afet ve Acil Durum Müdürü Soner Tüter de hazır bulundu.