Sonuç bildirgesinde, Türkiye'nin pamuk üretiminin son 15 yılda düştüğü, artan tüketimin ithalatla karşılandığı belirtildi. Üretim-tüketim dengesinin ciddi oranda bozulmasının, Türkiye'yi ithalatçı ülke konumuna getirdiği, bu durumun ciddi bir döviz kaybına yol açtığı vurgulandı. Türkiye'nin yurt içi talebi karşılayacak miktarda pamuk üretimi için agro-ekolojik potansiyele fazlasıyla sahip olduğu dile getirilen sonuç bildirgesinde, hükümetin İhracata Dönük Üretim Stratejisi (İDÜS) ve bunun alt bileşeni Girdi Tedarik Stratejisi (GİTES) kapsamında hayata geçirdiği "Pamuk Eylem Planı" üretimin artırılması için atılmış önemli bir adım olduğu vurgulandı.
Ulusal Pamuk Konseyi (UPK) adına açıklama yapan (UPK) Yönetim Kurulu Başkanı Barış Kocagöz, üretimin artırılması için destekleme mekanizmalarının hayata geçirilmesi gerektiğini belirtti. Kocagöz, Türkiye'nin ek yatırımlara ihtiyacı olmaksızın sahip olduğu değerleri kullanarak, yurt içi pamuk talebinin hem miktar hem de kalite olarak tamamını karşılayacak üretim kabiliyetine sahip olduğunu belirtti. Mevcut üretimin yetersiz olmasına rağmen, halen yıllık 26,5 milyar dolar dış gelirle Türkiye'nin ihracatının lokomotifi olan tekstil ve hazırgiyim saniyinin sigortası konumunda olduğunu vurgulayan Kocagöz, 2015 yılında tamamlanması öngörülen Pamuk Eylem Planı sayesinde pamuk üretiminde arzulanan gelişmelerin sağlanacağına inandıklarını ifade etti. Kocagöz, "Üretimi artırmak için girdi maliyetleri düşürülmeli. Destekleme primleri en az 5 yıllık dönem için belirlenmeli. Lisanslı depoculuk sisteminin yaygınlaştırılması için depolama maliyetleri en az 5 yıl süreyle desteklenmelidir" dedi.
Pamuk desteklerinde, hazırgiyim ve konfeksiyon ithalatında uygulanan vergilerden elde edilen kaynaklardan yararlanılması gerektiğine işaret eden Barış Kocagöz, şu bilgileri verdi:
"Pamuk çiftçileri, ürettikleri pamuk miktarına endekslenecek üst limitli mazot ihtiyaçları oranında, bu üretime ilişkin mazot fatura tutarları üzerinden ödenecek ek primlerle desteklenmelidir. Pamuk üretiminde en büyük maliyet unsuru mazot gideridir. Çiftçilerimizin mazot giderleri benzer iklim ve toprak koşullarına sahip küresel rakiplerinden kat ve kat fazladır. Bu nedenle çiftçilerimiz rakiplerinden çok daha fazla verim almasına rağmen uluslararası rekabette yenik düşmektedir. Gübre, ilaç ve makine başta olmak üzere, üretim girdilerinden alınan KDV oranlarının yüzde 1 seviyesine çekilmesi stopaj tahakkuku ile vergisini ödeyen, ancak KDV hesabı tutmayan üreticiler için daha adaletli olacaktır."