Bahçeli, partisinin Tekirdağ'da düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, AK Parti'ye oy verenlerin iyi düşünmesi gerektiğinin altını çizdi. AK Parti'nin 11 yıldır iktidarda olmasına karşın halkın beklentilerini karşılayamadığını, fakat buna rağmen milletin AK Parti'den umudunu kesmeyerek, oyunu yüzde 34'ten yüzde 51'e kadar yükselttiğini anlatan Bahçeli, şunları söyledi;
"AK Parti, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde sayısal çoğunluğu korumuştur. Bu iktidarın Türk toplumunun bütün sorunlarını çözmeye muktedir bir hükümeti vardır. Adalet ve Kalkınma Partisi'ne oy vermiş kardeşlerimize bu konuda düşünmeyi tavsiye ederim.
Bir iktidar, demokratik toplum içinde, anayasada öngörülen kuvvetler ayrılığının üç unsuru olduğunu hatırlayarak, yasamada varsa ki vardır, TBMM'de en fazla vekile sahiptir ve dolayısıyla hükümeti kendileri oluşturduğu için yürütmede de vardır. O zaman Recep Tayyip Erdoğan beyin ülkeyi yönetmek istediği dönemde yasama ve yürütme kuvvetinde etkileri vardır. AK Parti'nin, bir elinde yasama bir elinde yürütme var. Üçüncü kuvvet ise yargıdır. Yargı üzerinde etkinliğini sağlamak için 28 maddelik bir anayasa değişikliği düşünülmüş ve referanduma gidilmiştir."
Bahçeli, Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu düzenlemesiyle, adaletin de AK Partili hale geldiğini savunarak, partisinin bir çok olayda olduğu gibi HSYK düzenlemesindeki gerçek niyetin ne olduğunu da önceden tespit ettiğini ve bu oyuna gelmediğini ifade etti.
- "Türkiye'nin birinci iç tehdidi bölünmedir"
Bahçeli, Türkiye'nin birinci iç tehdidinin "bölünme" olduğunu belirterek, şöyle devam etti:
"Türkiye bölünmenin eşiğindedir. Bunu kabul etmeyenler olabilir. 'Demokratik açılım' diyenler olabilir. Allah göstermesin bunları söyleyenler bu gafletten uyanmazsa Türkiye'nin karşı karşıya geldiği kaos, kargaşa, iç çatışmada ne diyeceklerini şaşır. Çünkü Türkiye karmakarışık olur. Demokratik açılımın mimarı Beşir Atalay'a AK Parti'ye oy veren kardeşlerim sorsun. 'Türkiye'yi nereye götürüyorsunuz' diye...Kandil'de netleştirilen bir müzakere zinciri, iktidarın açılımlarına karşı adaletin, yargının elinin kolunun bağlanması PKK'yı cesaretlendirmiş, siyasallaştırmış, taleplerini karşılamış ve en sonunda dört gün evvel çıkan demokratikleşme paketiyle son aşamasına gelmiştir.
Son aşama şimdi PKK tarafından dillendiriliyor. Dillendirmedeki şekil şudur; Suriye'yi hatırlayın. Orada iç savaş var. 130 bin insan ölmüş, 2 milyon insan ülkeyi terk etmiş. 700 bin insan Türkiye'ye gelmiş. Bu arada Suriye'de bir olay gerçekleşiyor. PKK'nın uzantısı olan PYD orada Batı Kürdistan özerk yönetimini üç kanton halinde kuruyor. Şimdi Türkiye'de bu kadar demokratik açılımın getirildiği yer burası olmuştur. Sayın Başbakan'ın en son Diyarbakır ziyaretinde Barzani denen peşmerge reisiyle bir araya gelerek, şarkıcı olup olmadığı şüpheli, peşmerge kıyafetiyle sahneye çıkıp millete bazı şeyler söyleyen bir zavallıyla, Türkiye'de 'Kuzey Kürdistan' ifadesi ilk kez kullanılmıştır. PKK, 2014 yılını Suriye'dekine benzer şekilde, 'özerklik yılı ilan ediyoruz' diyerek, BDP'nin aracılığıyla Kuzey Kürdistan Özerk yönetiminin 30 Mart'tan sonra gelişeceğini ifade ediyor. 'Bu bize verilen sözdür. Yerine getirmezlerse Başbakan'dan hesabını sorarız' diye utanmadan tehdit ediyorlar."
- "Millet iktidara umut bağlamıştı"
İktidarı halkın beklentilerini karşılayamadığını savunan Bahçeli, şöyle devam etti:
"Bu millet AK Parti'yi tek başına iktidar yapmıştır. Milletimiz AK Parti'den çok umutlanmıştır. Sorunlarının çözüleceği, bir çok konunun ortadan kaldırılacağı, huzur ve güven içinde bir hayat beklemiştir. Böyle bir durum karşısında AK Parti'nin tek başına bir güce sahip olması her türlü sorunun çözümü için programında var olan görüşler ve teklifler için seçim beyannamelerinde belirtilen vaatler için, çok uygun bir ortam söz konusu olmasına rağmen, sorunların çözümünde AK Parti'de gecikme ve bununla beraber beceriksizlik görülmeye başlanmıştır."
(sürecek)