Kılıçdaroğlu, partisinin Cumhuriyet Meydanı'nda düzenlediği mitingde yaptığı konuşmada, temiz ve halka hesap veren bir siyaset, işsizlere iş bulmak, çiftçinin alın terini değerlendirmek ve barış içerisinde yaşamak için Türkiye'nin yeni bir yönetime kavuşması gerektiğini savundu.
30 Mart'ta demokrasi yağmurunun Türkiye'ye yağacağını anlatan Kılıçdaroğlu, seçimlerin ardından milleti soyanlardan hesap soracağını dile getirdi.
Ülkenin barış ve huzur içerisinde yaşaması için çalışacağını ifade eden Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Şimdi size bir hikaye anlatacağım, bir ülkenin başbakanlık koltuğuna oturan adamla ilgili. Bu kişi meydanlara çıktı, 'ben mağdurum, şiir okudum diye hapse atıldım' dedi. 'Yırtık ayakkabı ile siyasete girdim' dedi. Siyasete girdi. Hep mağdur edebiyatı yaptı. Köşeyi döndü. Yine mağdur edebiyatı yapıyor, bugünlerde. Yırtık ayakkabı ile siyasete girdi, şimdi dünyanın en zengin başbakanlarından birisi. Bunun hesabı hep beraber sormak durumunda değil miyiz, hesabını soracak mıyız? Siz istiyorsanız ben hesabını soracağım. Trakya'dayız, Kapıkule çok yakın oradan kaçacak gibi görünüyor. Nereye kaçarsa kaçsın, hangi ülkeye giderse gitsin, size söz veriyorum. Türkiye'ye getireceğim ve hesabını soracağım. İnşallah o da olacak."
'17 Aralık 2013'te bir devletin namuslu kadroları, hükümet tarafından soyulan devletin maskesini ortaya çıkardılar' diyen Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ve montaj olduğu belirtilen ses kaydına atıfta bulunarak, "AKP'ye hırsız demeyeceğiz. Orada düzgün insanlar da var. Bizim 'hırsız' dediğimiz adam bir kişi. Devleti soyan bir kişi, adına başçalan diyoruz biz" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, çiftçilere, işsizlere, emeklilere, memurlara ve öğretmenlere seslenerek, "Böyle bir rezaleti Türkiye Cumhuriyeti hiç yaşamadı. Böyle bir hırsızlığı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde hiç görmedik. İlk kez bir hükümet, devleti adeta soymakla görevlendirilmiş. Buna izin verecek miyiz?' dedi.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez halkına açıkça yalan söyleyen bir başbakanla karşı karşıya olduklarını ileri süren Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
'Ben ona asla bundan sonra başbakan demeyeceğim. Sizin bir hemşeriniz var, Bihlun hanım, ben ona talimat verdim. Artık kimse onun adına soru önergesi vermeyecek. Kimse ona başbakan demeyecek. Eğer söylenirse onun adı başçalan zaten. Geçen bir Fransız gazeteci geldi, bu konuyla ilgili soru soruyor. 'Efendim ben başçalanla ilgili soru sormak istiyorum' dedi. Artık herkes biliyor. Benim merak ettiğim bu adam nasıl milletin yüzüne bakıyor. Ya insanda biraz utanma olur, biraz ar duygusu olur. O nedenle öğretmenlere seslendim, onu yetiştiren öğretmenlere seslendim. Siz böyle bir insan acaba yetişir, ülkeyi yönetir diye bir beklenti içinde olabilirsiniz. Hangi partiden olursa olsun, adı yolsuzluğa, hırsızlığa bulaşmış bir kişinin başbakanlık koltuğunda oturmasını, ben sindiremiyorum. Bir adamın hikayesi bu. Yolsuzluğu kendisi yapmıyor, aile boyu yapıyorlar. Annesi, af edersiniz, annesi değil, Allah rahmet eylesin... Eşi, o da çünkü telefonda 'diğer oğlana da haber ver' diyor. 'Onun da haberi olsun' diyor. Kızları, çocukları, kendisi, amcası, dayısı, yeğeni, teyzesi, bütün sülale malı götürmekle meşguller. O nedenle söylüyorum, aile boyu yolsuzluk bizim tarihimizde ilk kez gerçekleşmiş oldu.'
(Sürecek)