Haşimi, Avrupalı Türk Demokratlar Birliği (UETD) Hessen Teşkilatı tarafından düzenlenen "Yükselen Türkiye Konferansı" adlı etkinliğe katıldı. Burada 28 Şubat darbesi ve 17 Aralık operasyonlarına ilişkin konuşan Haşimi, Türkiye'de son 10 yılda çeşitli darbe girişimleri yaşanmasına rağmen bunlardan sonuç çıkmadığını ifade etti.
17 Aralık operasyonunun yolsuzluk operasyonu olmadığının altını çizen Haşimi, bunun sivil iradeye ve meşru siyasete yapılmış bir darbe olduğunu ifade etti.
Bu operasyonu yargının yönetmediğine inandıklarını dile getiren Haşimi, söz konusu operasyonun bizzat Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın şahsına ve Türkiye'nin istikrarına yapılmış bir operasyon olduğunu dile getirdi.
Haşimi, 28 Şubat'tan 17 yıl sonra darbeyi ve sonuçlarını konuşmanın önemine değinerek, "Bugün 17 Aralık denilen bir süreçten geçiyoruz. Bu, sivil siyasete müdahaleden başka bir şey değil. Bildiğim kadarıyla bugün Avrupa'nın yaklaşık 15 yerinde bu tür toplantılar yapılıyor. Darbenin ne olduğu sadece Türkiye'de değil, Avrupa'nın farklı yerlerinde de konuşulması çok önemli bir şey" ifadesini kullandı.
İstanbul merkezli operasyon ve 28 Şubat darbesi arasında büyük benzerlikler olduğuna dikkati çeken Haşimi, Türkiye'nin 17 Aralık aracılığıyla 28 Şubat'ı ve 28 Şubat vasıtasıyla da 17 Aralık operasyonunu anlamaya çalıştığını aktardı.
"1997'den 2002'ye kadar Türkiye, kendi insan kaynağının önemli bir kısmını yurt dışına kaptırdı" diyen Haşimi, ülke içinde sivil zeminde siyaset yapan birçok unsurun sorunlar meydana geldiğini ve bunun sonuçlarının 5 yıl boyunca Türkiye'de yaşandığını söyledi.
Haşimi, 28 Şubat darbesinin sonuçlarını Türkiye'nin iliklerine kadar yaşadığını dile getirerek, "Bunun etkisi seçim yapılana kadar, AK Parti iktidara gelene kadar devam etti. 2002'deki seçim sayesinde o gidişata 'dur' dedik. 'dur' demeseydik sonuçlar daha vahim olacaktı" ifadesini kullandı.
Cemalettin Haşimi, 28 Şubat'la insanların ekonomik ve sosyal anlamda krizler yaşadığını ancak AK Parti ile Türkiye'nin politik ve ekonomik anlamda ivme kazandığını dile getirdi.
-AA'nın birden fazla dilde yayın yapması-
Türkiye olarak, Türk vatandaşları için bulundukları ülkelerde ellerinden gelen her şeyi yaptıklarını aktaran Haşimi, "Hem entegrasyon hem de kendi kültürel birikimimizin korunması adına vatandaşlarımıza her türlü desteği vermeye hazırız. Zaten dış politikada yeni kurulan kurumlar, YTB ve Anadolu Ajansı'nın birden fazla dilde yayın yapmaya başlaması aslında bunun yansıması" değerlendirmesinde bulundu.
Yurt Dışı Türkler ve Akraba Topluluklar (YTB) Başkan Yardımcısı Dr. Gürsel Dönmez ise 1960'lı yıllarda Almanya'ya gelen Türk vatandaşlarının sadece "Gariban insanlar" olmadığını belirterek, "O yıllarda Türkiye'den temel itibarıylakalifiyeli insanlar geldi. Avrupalı Türkler, içinde yaşadıkları toplumun gariban insanları değiller" diye konuştu.
Kurum olarak yurt dışında yaşayan Türk vatandaşlarına sorun odaklı bakmadıklarının altını çizen Dönmez, artık Almanya'da yazar, bilim adamı, mühendis gibi kalifiye Türklerin bulunduğunu ifade etti.
Avrupalı Türklerin içinde yaşadıkları topluma verecekleri çok şey olduğuna değinen Dönmez, "Hızlı bir şekilde içinde yaşadığınız topluma her anlamda katkı sunacak şeyler yapıyorsunuz. Alman muhatabımızla yaptığımız tespite göre, Alman devleti yetkilileri Avrupalı Türkler konusunda birçok şeyde geç kaldığını söyledi. Ancak birçok şeyi karşılıklı iyi niyet içersinde tamamlamamız mümkün" şeklinde konuştu.
AK Parti döneminde yurt dışındaki Türkler konusunun ciddi şekilde ele alındığını ve çalışmalar yapılmaya başlandığını vurgulayan Dönmez, bu bağlamda YTB'nin kurulduğunu ve vatandaşlarla birlikte yapılacak çalışmalarla daha hızlı sonuç alınacağını sözlerine ekledi.