Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen telefon konuşmasına ilişkin yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye'nin olağanüstü bir dönemden geçtiğini ve sonuçları itibariyle çok ağır olacak tehlikeli bir sürecin tüm ağırlığını yaşadığını savundu.
Sorunların çığ gibi büyüdüğünü öne süren Bahçeli, açıklamasında "Aziz milletimiz her güne yeni bir musibetle uyanmakta, hükümetin üst üste neden olduğu yıkım ve talanla muhatap kalmaktadır. 17 Aralık'tan bugüne geçen 70 günlük sürenin, rüşvetin, yolsuzluğun, karanlık ilişkilerin, çıkar ortaklıklarının ve hazine yağmacılığının ayyuka çıkmasına resmen sahne olduğu bilinen bir gerçektir" görüşünü bildirdi.
Bu kapsamda Türk milletinin yaşananları kaygı ve kızgınlıkla izlediğini belirten Bahçeli, şunları öne sürdü:
"Cumhuriyet tarihinin hiçbir devresinde böylesine şaibeli, böylesine ahlak, fazilet ve adaletle ters düşmüş bir siyasetçi ne görülmüş ne de duyulmuştur. Başbakan, Türkiye'nin sırtındaki kambur, önündeki engel, ayağındaki pranga haline gelmiştir. Rüşvet ve yolsuzluk konusundaki ifşaatlar, bu çerçevede yayımlanan tape, görüntü ve ses kayıtları Başbakan ve hükümetinin ipliğini çoktan pazara çıkarmıştır."
Özellikle Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen telefon görüşmelerinin dün sanal medyaya düşmesinin gündeme damga vurduğunu ifade eden Bahçeli, açıklamasında şu görüşlere yer verdi:
"17 Aralık operasyonunu haber alır almaz korkuya kapılan Başbakanın, yolsuzluktan elde ettiği ve nakit olarak değişik aile fertleri aracılığıyla sakladığı milyarlarca liranın derdine düşmesi skandalla bile izah edilemeyecek bir rezillik olarak tarihe geçmiştir. Başbakan Erdoğan'ın oğlu Bilal'i arayarak, amcası Mustafa, ağabeyi Burak, eniştesi Berat ile bir araya gelmesini ve herkesin evinde bulunan çalıntı paraları bir an önce evden çıkarmasını istediği medyaya yansımıştır. Başbakanın değişik adreslere gizlenmiş 2,2 katrilyon tutarındaki kirli paranın tamamen sıfırlanmasını ısrarla ve aceleyle oğlundan istediği anlaşılmıştır. Bu kadar büyük bir meblağın akşam karanlıkta evden çıkarılmasının daha yararlı olacağı baba ile oğul arasındaki konuşmalarla ortaya çıkmıştır.
Eğer bu konuşmalar tamamıyla doğruysa karşımızda çok ciddi, çok vahim bir mesele var demektir. Eğer bu konuşmalara en ufak bir ilave, en küçük bir montaj yapılmamışsa Başbakanlık makamında oturan zatın insanlığından, inandırıcılığından, iradesinden, iffetinden, daha da önemlisi imanından dahi bahsetmek imkansız olacaktır. Hiç kuşkusuz evinde helal kazancı olan birisinin herhangi bir endişe taşıması, sıkıntıya girmesi, can havliyle yargıdan kaçınması akıl dışılık olduğu kadar hayal mahsulü bir davranıştır."
"Başbakan Erdoğan, oğluyla gerçekleştirdiği telefon görüşmesini 'montaj' diyerek savuşturacağını aklından çıkarmalı, hele hele 'Paralel saldırı var' diyerek yakayı kurtaracağını hiç düşünmemelidir" ifadesini kullanan Bahçeli, bugüne kadar yazılı ve görsel basına sızan hiçbir ses kaydı veya tapenin Başbakan Erdoğan tarafından yalanlanamadığını öne sürdü.
Bahçeli, "Öyle ki Fas'tan yandaş 'Alo Fatih' hattına talimat verdiğini bizzat ikrar etmiştir. Başbakan 70 gündür Türk milletini sanal düşmanlarla avutmasının, komplolarla kandırmasının, toplumu kutuplaştırmasının, hırsızlığı inkar eden yüzsüzlüğünün hesabını vermelidir. Artık Başbakanın tüm sözleri, tüm ezberleri, tüm algı operasyonları havaya uçmuştur. Savcılara ve hakimlere kara çalınsa da adalette ki kıyım süratle devam etse de pislik diz boyu, belgeli yolsuzluk dağ gibi ortada durmaktadır" iddiasında bulundu.
Bu gelişmeler neticesinde Başbakan Erdoğan ve hükümetinin meşruiyetinin kalmadığını, hukukiliğinin kaybolduğunu, siyasi ahlakının imha olduğunu, milli iradeyi temsil yetkisinin sakatlandığını öne süren Bahçeli, şu görüşleri savundu:
"Recep Tayyip Erdoğan'ın yalan, riya, vurgun, kin, ötekileştirme, dışlama, bölme, götürme, yürütme, soygun üzerine kurduğu iktidarı şiddetli deprem geçirmektedir. Nitekim AKP baştan ayağa iflastadır. Başbakan siyasi durumunu en kısa yoldan ve en kısa sürede gözden geçirmeli, samimi iç muhasebe yaparak bir karara varmalıdır. Türkiye Cumhuriyeti Başbakanlık koltuğunda harama tamah etmiş, yolsuzluğun esareti altına girmiş birisi oturmamalıdır ve oturamayacaktır. Başbakan Erdoğan boşuna çırpınmamalıdır."
Başta Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı olmak üzere hukuk organlarının devreye girmesi, iddiaları teker teker incelemesi ve soruşturması gerektiğini belirten Bahçeli, "Ayrıca rüşvetçi bakanlarla ilgili fezlekeler derhal TBMM'ye intikal ettirilmeli, 17 Aralık ve 25 Aralık'ta adaletin peşine düştüğü şüpheliler objektif ve bağımsız mahkeme önünde çete başıyla birlikte hesaba çekilmelidir" ifadesini kullandı.
Başbakan Erdoğan için malum ve mutlak sonun göründüğünü savunan Bahçeli, "Aileyi rüşvet ve hırsızlık kazanı olarak gören, çocuklarını hırsızlığa alıştıran bu zihniyet hem Yüce Divan'da hem de millet vicdanında hakkında verilecek hükme katlanmak zorunda kalacaktır. Herkes bilsin ki bu günler çok uzak değildir" iddiasında bulundu.