Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM grup toplantısında gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Kılıçdaroğlu, konuşması öncesinde partisine katılan eski bakanlardan Yılmaz Karakoyunlu'ya CHP rozeti taktı.
Konuşmasına, "Bugün Türkiye Cumhuriyeti tarihinde yeni bir gün" diyerek başlayan Kılıçdaroğlu, Anayasa'ya göre kanun önünde herkesin eşit olduğunu aktardı. Anayasa'nın hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamayacağının altını çizdiğini belirten Kılıçdaroğlu, seçimle gelen iktidarın devleti yöneteceğini, ancak devlet olmayacağını söyledi.
Başbakanlık yasasının "Başbakan, bakanlar kurulunun başkanı, bakanlıkların ve başbakanlık teşkilatının en üst amiridir" dediğini aktaran Kılıçdaroğlu, başbakanın yasadaki görevlerini okudu.
Ahlak kavramının başbakanın görev tanımları arasına girdiğini, topluma ahlaktan ve doğruluktan yana örnek olması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Geliyoruz bugüne. 17 Aralık'ı artık hepimiz ezberledik. İki önemli olay oldu. Birinci olay genç bir çocuk Salih Yiğit Tekin, TBMM önünde 'açım' diyerek kendisini yaktı ve 10 gün sonra da yaşamını yitirdi. Hangimizi hatırlıyoruz? Gencecik birisi, tek çare olarak TBMM'yi görüyor.
İkinci olayı artık bütün dünya biliyor. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en büyük rüşvet ve yolsuzluk operasyonu. Hepimiz, bütün dünya biliyor. Bilmek istemeyen bir tek kişi var; onun da artık cilaları ağır, ağır dökülüyor. Utanmıyor da zaten. Farklı bir insan, bizim halkımızın alışık olmadığı bir tip bu. İnsanlar utanırlar. Ama bunda öyle bir kavramın olmadığını görüyoruz."
-"Bugün tablo çok daha net önümüzde duruyor"
Kılıçdaroğlu, 17 Aralık'ta başlayan soruşturmanın ardından iddialarda adı geçen dört bakanın kamuoyunun baskısı sonucunda istifa etmek zorunda kaldığını savunarak, içlerinden birinin de Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ı açık şekilde suçladığını söyledi. Eski bakanlardan Erdoğan Bayraktar'a ait olduğunu ifade ettiği istifasına ilişkin açıklamayı kürsüden okuyan Kılıçdaroğlu, "İlk kez Cumhuriyet tarihinde bir bakan istifa ederken yolsuzlukların asıl kaynağının Başbakan olduğunu ifade ediyor" diye konuştu.
Başbakan Erdoğan'ın gelişmelerin ardından "Oğlum Bilal'in üzerinden bana ulaşmak istiyorlar" yönünde bir açıklama yaptığını belirten Kılıçdaroğlu, "O zaman toplum bunu pek kavrayamadı. 'Oğlu Bilal'in nesi var ki onun üzerinden Başbakan'a ulaşmaya çalışılıyor'. Bugün o tablo çok daha net önümüzde duruyor" değerlendirmesinde bulundu.
-"Dört bakanı teslim alan bir Rıza Sarraf"
İktidarın 17 Aralık soruşturmasının ardından savcıları, polisleri, emniyet müdürlerini değiştirdiğini söyleyen Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
"Sonra Rıza Sarraf diye bir isim çıktı ortaya. Dört bakanı teslim alan bir Rıza Sarraf. Devletin bütün bilgilerine ulaşma kanalları açan Rıza Sarraf. O kadar teslim almış ki dört bakanı, İçişleri Bakanı Rıza Sarraf'a telefonda, 'Sana bir şey olmaz. Sana kimse dokunamaz. Senin telefonların dinlenmiyor, sana bir şey olursa ben önüne yatarım' diyebilecek kadar kendisini satmış bir adam. Bunlar bütün milletin gözü önünde oldu. Herkes biliyor bunları. Olması gereken neydi? Yolsuzluk olur mu bir ülkede? Olabilir. Ama idareciler yolsuzluğun üzerine kararlılıkla giderler. Biz şunu bekledik; Sayın Başbakan çıkacak televizyonların önüne, diyecek ki 'Kardeşim bu ülkede yolsuzluk mu var, sonunu kadar gideceğim. Gitmeyen namerttir' diyecekti. Ama gitmedi. 'Sonuna kadar gideceğim' diyecek ki, o zaman biz ne diyecektik? Helal olsun Başbakan'a. Başbakan dediğin böyle olur işte. Oğlu da olsa bakanları da olsa yolsuzlukların üzerine kararlılıkla gidiyor diyecektik. Ama tam tersini yaptı."
İstifa eden bakanlar ile Adalet Bakanı Bekir Bozdağ hakkındaki fezlekelerin TBMM'ye gelmemesini de eleştiren Kılıçdaroğlu, iktidarın parlamentoya getirdiği yasa teklifleriyle yolsuzluğun üzerine örtmeye yönelik düzenlemeler yaptığı savundu. Kılıçdaroğlu, "Şimdi önemli bir adım daha atıyorlar, yasal yollarla elde edilmiş delilleri, yasalarla yok etmek istiyorlar. Yasal yollarla elde edilen yolsuzluk ve rüşvet delillerini çıkacakları yasalarla yok etmek istiyorlar" diye konuştu.
- "Şeytanın aklına gelmeyeni yapıyorsunuz"
Yasal düzenlemelerin Bakanlar Kurulu'nda görüşülen kanun tasarıları olarak değil, iktidar milletvekillerince sunulan kanun teklifleri olarak parlamentoya getirildiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, hükümetin yolsuzlukları kapatmak için zamana karşı yarıştığını ileri sürdü.
Kılıçdaroğlu, şöyle konuştu:
"Yolsuzluğun ve rüşvetin boyutları o kadar büyük ki bunu örtecek bir bez daha dünyada üretilmedi. Bunların bir bakanı var, Sayın Babacan. Demiş ki 'Bizde olana yabancılar bir türlü anlamıyor, anlamakta zorluk çekiyorlar' demiş. Şeytanın aklına gelmeyeni yapıyorsunuz yabancıların nasıl aklı erecek bu işe? Ahlaklı adamlar onlar. Yolsuzluk, iddia oldu mu derhal görevini bırakır, istifa eder. Topluma, insana, inanca saygısı var. Senin gibi saygısız değil ki.
Bu olaylar meydana geldiğinde ben Recep Tayyip Erdoğan için özel bir deyim kullanmıştım, baş çalan diye. O zaman bazı arkadaşlar beni eleştirdiler, 'Bir başbakana baş çalan denir mi? Çok ağır bir ifade' diye. Ama artık bugün anladık ki kendisi baş çalan. Dün internete düşen ses kayıtları bütün gerçekleri ortaya koyuyor."
-"Hayatımın en üzüntülü gününü yaşıyorum"
Başbakan Erdoğan ile oğlu Bilal Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen ses kaydını grup toplantısında dinleten Kılıçdaroğlu, ardından şu ifadeleri kullandı:
"Hayatımın en üzüntülü gününü yaşıyorum. Allah kimsenin başına böyle bir şey vermesin. Allah kimseyi yolundan şaşırtmasın. Meclis televizyonu dahil bazı televizyon kanallarının bu görüntüleri kestikleri söyleniyor. Milletin vicdanına sesleniyorum; çocuğunuz işsizse kendinize sorun, geçinemiyorsanız kendinize sorun, emekliler diyorlar ki 'aylıklar bize yetmiyor' o zaman bir daha kendinize sorun. Bu yolsuzluğun üzeri kapatılamaz. Neden? Çünkü ilk kez dünyada bir hükümet, devleti soymaya kalkıyor."
(Sürecek)