Erdoğan, partisince Kütahya'da düzenlenen mitingde, CHP ve MHP'nin bu ülkede dikili bir ağacı dahi bulunmadığını, bu partilerin seçmenin karşısına hangi yüzle çıkacaklarını merak ettiğini söyledi.
Bu partilerin, tek malzemesinin iftira, hakaret ve karalama olduğunu, başka bir malzemeleri bulunmadığını aktaran Erdoğan, milletin, çok partili hayatta CHP'ye hiç iktidar vermediğini, bundan sonra da vermeyeceğini belirtti. Erdoğan, "Çünkü CHP'nin değerleriyle benim milletimin değerleri bir birine uymuyor. Şimdi tabii yerel seçim. Bu yerel seçimde başka oyunlar oynuyorlar. Aynı şey MHP. O da aynı. Yapacağı bir şey var mı? Yok. Sadece o da laf milliyetçiliği yapıyor" dedi.
İktidarı MHP, DSP ve Anavatan'dan aldıklarını anımsatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Şimdi ben size bazı deliller vereceğim. Bunların üzerinde düşünelim. Burada bir tuzağa düşmeyelim. Biz görevi devraldığımızda Türkiye' milli geliri neydi biliyor musunuz? 230 milyar dolar. Şimdi 800 milyar dolar. Bakınız, 79 senede 230 milyar dolar, şurada biz 10 senede bunu 800 milyar dolara çıkardık. Farkımız bu.
Adama sormazlar mı 3,5 sene siz iktidar oldunuz. 3,5 senede ne yaptınız? 5 sene yetki verdi ona millet değil mi? 3,5 sene kalabildiler, kaçıp gittiler. Ey MHP, ey MHP'nin başındaki zat, niye kaçıp gittin? Niye 5 seneyi doldurmadın? Çünkü bunların devlet idare etmek, milleti yönetmek gibi bir kabiliyetleri yok.
Bitmedi, bak Ziraat Bankası, görev zararı gidiyordu. Halk Bank gidiyordu, Vakıfbank çöküyordu. Bu 3 bankayı biz bu zararlardan aldık, 42 milyar dolar zarardaydı. Şu anda Balkanlar'ın, Avrupa'nın en karlı bankaları haline getirdik. Ziraat Bankası MHP'nin iktidarında benim çiftçime yüzde 59 faizle kredi veriyordu, şimdi yüzde beş. 59'dan beşe. Halk Bankası yüzde 46 faizle esnafıma kredi veriyordu, şu anda yüzde beş. Aramızdaki fark bu.
Devletin borçlanma faizi neydi biliyor musunuz? Yüzde 63. Şimdi tek haneli rakamdayız. Nereden nereye. Size şunu da söyleyebilirler, 'Türkiye borçlu'. Söylüyorum, yalan söylüyorsunuz. Biz göreve geldiğimizde ey MHP, kamu net borç stoğunun milli gelire oranı yüzde 73'tü. Yani yüz liranın 73 lirası borçtu. Şimdi yüz liranın 35 lirası borç. Nereden nereye. Biz göreve gelene kadar 79 senede Türkiye'de 6 bin yüz kilometre bölünmüş yol yapıldı. Biz 11 senede 17 bin kilometre bölünmüş yol yaptık. Bu MHP, bu CHP bizimle yarışabilir mi?"
-"Devletin cebinden bir kuruş çıkmıyor"
Kütahya, Afyonkarahisar ve Uşak'ta havaalanı bulunmadığını ifade eden Erdoğan, "Dedik ki biz burada müşterek havalimanı yapalım. Ne yaptık? Zafer Havaliman'ını yaptık. Söz verdik, yaptık. Şu anda hep beraber bundan istifade ediyoruz. Göreve geldik Türkiye'de 26 tane havalimanı vardı. Şu anda Türkiye'de havaalanı ve havalimanı sayısı ne oldu biliyor musunuz? 52." dedi.
Proje noktasında sıkıntıları bulunmadığını, küresel ölçekte projeleri olduğunu aktaran Erdoğan, şunları kaydetti:
"İstanbul'da biliyorsunuz 3. havalimanını yapıyoruz. Yılda 100 milyon yolcu kapasiteli havalimanı. Bunu nasıl ihale ettik biliyor musunuz? 46 milyar dolara. Ama devletin cebinden bir kuruş çıkmıyor. 20 yıl çalıştıracaklar, 20 yıl sonra devlete teslim edecekler.
Utanmadan sıkılmadan yolsuzluk diyorlar. Bunlarda utanma yok, bunlarda ar yok. Kalkıp bu işi yapacak olanları yolsuzlukla suçlamaya kalkıyorlar. Kardeşlerim bunlar milliyetçiyiz diyorlar değil mi? Bunlar laf milliyetçisi laf. Bizim ecdadımız Abdülmecid hayal etmiş, neyi, denizin altından Marmaray'ı. Yapabildiler mi? Biz geldik yapacağız dedik. Yaptık mı? Allah'tan Marmaray'ı görmediler. Denizin altında olduğu için görmediler. Onu da engellemeye kalkarlardı. Arada sırada orada çıkan arkeolojik bazı şeyler sebebiyle önümüzü kesmeye çalıştılar. Ama er veya geç yapacağız dedik, bitirdik. Bakın geçenlerde 2 gün İstanbul'da ağır sis oldu. O siste Marmaray devreye girdi ve raylı sistemle günde 300 bin kişi taşındı. İş bilenin, kılıç kuşananın.
Şimdi biz Marmaray'ın güneyinde bir tane daha denizin altından tüp geçit yapıyoruz. Oradan da otomobiller gidip gelecek. Ne zaman bitiyor? Önümüzdeki yıl da onu bitiriyoruz. Allahtan onu da görmüyorlar. Onu da görseler, onun da önünü keserler. Şimdi bir de 3. köprüyü yapıyoruz. Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nü yapıyoruz. Yavuz Sultan Selim Köprüsü'nün kuleleri 250 metre. Yükseldiler. Dünyanın şu anda en önemli asma köprüsü olacak. Bu köprünün 4 gidişi var, 4 gelişi var. Ortasından da raylı sistem geçiyor yani tren geçiyor. Niye bunlar? Asıl hizmet milliyetçisi biziz. Kütahya bunlardan nasibini niye almasın."
-"Sinop'ta da ikincisine başlıyoruz"
Hükümetin gündeminde okullar, hastaneler, barajlar, enerji hatları, enerji santralleri bulunduğunu aktaran Erdoğan, "İşte Akkuyu'da bir tanesi başladı. Şimdi Japon Başbakanı Sayın Abe ile görüştük, Sinop'ta da ikincisine başlıyoruz. Biz buyuz. Bizim gündemimizde Filistin var, Mısır, Suriye, Somali, Myanmar, Afganistan var, Bosna var. Bizim gündemimizde uçaklar var, imal ettiğimiz tanklar var, helikopterler var, insansız hava araçları, zırhlı araçlar var, kendi tasarladığımız, imal ettiğimiz piyade tüfekleri var, gemilerimiz var. Kardeşlerim, bizim hayallerimiz var, hedeflerimiz var. Biz büyük düşünüyoruz. Onun için de 2023 farklı bir Türkiye olacak" dedi.
Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Gençler, şu yavrularımıza bakıyorum ben. Anneler, babalar, sizlere sesleniyorum. Bu ülkede kızlarımızı okullara başörtülü olarak gönderebiliyor muyduk? Bizim başörtülü başı açık diye bir derdimiz olabilir miydi? Şimdi ben bir babayım, bir aile reisiyim. MHP'nin başındaki zat rahatsız olmuş. Söyledim ya 'çoluk çocuk nedir bunun kadrini bilmez' dedim. Ondan sonra bana kalkıyor başka yerden örnek veriyor. Gazi Mustafa Kemal'i veriyor. Gazi Mustafa Kemal çoluk sahibi olmuştu da çocuk sahibi olmamıştı. Onu da git iyi öğren. O nasip meselesi ayrı bir şey. Ama bunu da iyi öğren. Fakat illa da böyle bir şey var veya yok veya olması lazım bunun iddiasında değilim. Evlenmemiş de olabilirsin ayrı bir mesele. Ama sen ailenin kadrü kıymetini bilmezsin. Çünkü o ayrı bir şey. Baba olmak, anne olmak ayrı bir şey. Evlat anne ilişkisi ayrı bir şey. Ben 4 çocuk babası olarak yavrularımın çektiği o çileyi biliyorum. Erkek evladıma katsayı uyguladılar, yüksek puan aldığı halde Türkiye'de gitmesi gereken o üniversiteye gidemedi. Kız çocuklarım başörtülü olduğu için, imam hatip mezunu oldukları için onlar da üniversiteye gidemediler. Okulun kapısından onların nasıl döndüklerini, evde annesi, babaannesi hepsi ağlayarak izlediler. Biz bunu yaşadık. Ey MHP'nin başındaki, ey CHP'nin başındaki sizin böyle bir derdiniz yok. Ama biz dedik ki sabırla bu işi de çözeceğiz. Çözdük mü? Şimdi artık başı örtülü başı açık diye bir derdimiz yok, hapsi okullarına gidiyor. Artık hepsi devlet dairelerine gidiyor. Şimdi diyorum ki artık şu 30 Mart bunlara bir ders vermenin de zamanıdır. Onun için daha çok çalışmamız lazım, daha fazla gayret etmemiz lazım."
(Sürecek)