CHP Ekonomi Politikaları Genel Başkan Yardımcılığı tarafından hazırlanan 86. Ekonomik Görünüm Raporu yayımlandı.
TÜİK'in rakamlarına göre, 2013 Kasım ayında işsizliğin yüzde 9,9'a işsiz sayısının ise 2,8 milyona ulaştığı belirtilen raporda, iş bulma ümidini kaybedenler, ev kadınları gibi çeşitli sebeplerle iş aramayan ancak "iş bulursa çalışmaya hazır olanların" da hesaba katıldığı gerçek işsiz sayısının 4,7 milyon kişiye ulaştığı savunuldu.
Ekonominin iş ve istihdam yaratmada ciddi şekilde zorlanmaya başladığı savunulan raporda, "Ekonomi, 2013'ün son üç ayında 152 bin kişiye ilave istihdam sunabilmiş. Bu, 2012'nin son çeyreğinde yaratılan ilave istihdamın (1 milyon 24 bin kişi) sadece yüzde 15'i" bilgisi aktarıldı.
Raporda, TÜİK verilerine göre 2013 Kasım ayında "iş gücüne katılmayan nüfusta" bir yıl önceye göre 545 bin kişilik bir artış görüldüğü, iş gücüne katılım oranının da aynı dönemde 0,2 puan gerilediği kaydedildi.
Raporda, iş gücüne katılımın 2012 Kasım ayı seviyesinde kalması durumunda, 2013 Kasım ayında işsizlik oranının yüzde 10,3'e çıkacağı tespitinde bulunuldu.
Raporda, "iş bulma ümidi olmayanların sayısında" da önemli bir gerileme görüldüğü iddia edildi.
Kasım'da iş bulma ümidini kaybedenlerin sayısının, bir yıl önceki yılın aynı ayına göre, 135 bin kişi gerileyerek 558 bin kişiye düştüğü ifade edilen raporda, iş bulma ümidini kaybedenlerin sayısındaki bu gerilemenin, "işsizlerin ve iş aramayıp çalışmaya hazır olanların" da hesaba katıldığı "gerçek işsizlik" oranını aşağı çektiği savunuldu.
CHP'nin raporunda, Türkiye'nin benzer ekonomilerle karşılaştırıldığında, kısa vadeli dış borcuna göre en düşük rezerve sahip ülke konumunda olduğu da ileri sürülerek, şunlar kaydedildi:
"Rezervlerin mevcut düzeyi ancak kısa vadeli dış borcu karşılayabiliyor. Oysa AKP iktidara geldiğinde rezervlerin düzeyi kısa vadeli dış borcun neredeyse iki katıydı. Türkiye cari açığı finanse etmek ve uzun vadeden kısa vadeye düşen borçlarını çevirebilmek için mutlaka dışarıdan borç bulmak zorunda. Bu, küresel sermayenin risk iştahının kaybolduğu, dış borçlanma maliyetinin arttığı bir dönemde Türkiye'ye yönelik kırılganlık algısını canlı tutacak bir gelişmedir."