Erdoğan, partisinin, Cumhuriyet Meydanı'ndaki mitinginde yaptığı konuşmada, MHP yönetiminin, IMF'ye 23,5 milyar dolar borçla ülkeyi kendilerine devrettiğini söyledi.
IMF'ye bu borçları AK Parti hükümetlerinin ödediğini dile getiren Erdoğan, "Geçen mayıs 14, bitirdik. Şimdi IMF bizden borç istiyor. Şimdi biz ona borç vereceğiz" diye konuştu.
"Merkez Bankamızın kasasında, boşaltmışlardı kasayı, 27,5 milyar dolar vardı. Ey MHP, ey MHP'nin yönetimi, benim MHP'ye gönül veren kardeşlerim, ne olur başınızı iki elinizin arasına alın da bir düşünün. 'Gerçekten bu böyle miydi' diye sorun" ifadesini kullanan Erdoğan, böyle aldıkları Merkez Bankasının kasasında, şimdi 130 milyar dolar para olduğunu kaydetti.
Başbakan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Devletin borcu neydi biliyor musunuz bunlardan devraldığımızda, milli gelire oranı yüzde 73. Şimdi yüzde 35. Nereden nereye. Bitmedi, enflasyon yüzde 30'du. Şimdi hamdolsun yüzde 10. Tek haneliye de düştük aslında, yine düşeceğiz. Devletin borçlanma faizi neydi biliyor musunuz? Yüzde 63. Şimdi tek haneli rakamda. Gayet güzel tespit etmişler. Mesele, Türkiye'de faiz lobisinin çarkına çomağı soktuk ya o, rahatsız oldular. Onun için 3, 5, 10 ağaç sökülmesiyle bizi yıkmak istediler. Bu ülkede 3 milyar fidan ve ağaç diken bu iktidarı yıkabilir misiniz? Yıkamazsınız. Şimdi de bir paralel yapı çıktı, bir paralel yapı. 17 Aralık'ta bir de baktık ki bunlar türedi. Bunlar başladılar bu iktidarı yıkmaya. Mesele ne, mesele başka, anladık. Burada da rant var. Hale bakın. Bakıyorsunuz çıkıyorlar, beddua. Bir Müslüman bir Müslüman'a beddua eder mi, böyle bir şey olabilir mi? Hale bakın.
-"Furuat, bunu söylediler ve hiç bu konuda dertlenmediler"
Yozgat'ta yanına bir grup genç kızın geldiğini anlatan Erdoğan, "Geldiler dediler ki 'Biz evlerde kalıyoruz, onların evlerinde. Bu evlerde bizi gece ibadete kaldırıyorlar ve bu gece saatlerinde bize size beddua ettiriyorlar. Hale bakın hale. Ablalar böyle istiyor, ablalar bunu söylüyor. Bir de iftiralar, ailemle ilgili iftiralar, şahsımla ilgili iftiralar, bunları anlatıyorlar çocuklara. 'Biz kahroluyoruz' dediler ve 'Bizi de tehdit ediyorlar.' Böyle bir şey olabilir mi, bu nasıl bir anlayıştır, bu nasıl bir yaklaşımdır" diye konuştu.
"Bir yaklaşım da şu, diyorlar ki 'AK Parti'yi yıkmak için orada AK Parti karşısında en güçlü parti kimse, oyunuzu gidin ona verin" diye konuşan Erdoğan, "Bunlar bu ülkede üniversitelere girişte, 28 Şubat sürecinde başörtü sorunu olduğu zaman başörtüye furuat diyecek kadar ileri gitmişlerdir. Furuat, bunu söylediler ve hiç bu konuda dertlenmediler. Üniversitelere girerken, 'Nasıl girilmesi gerekiyorsa girin' dediler. Bunlarla kalmadılar, birçok bizler için meşru olmayan şeyleri bunlar meşru kabul ettiler ve daha da ileri gittiler, 'Amaç için her şey meşrudur' dediler" değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan, 30 Mart'ın bir test olduğunu ve Yozgat'ın sandıkları patlatacağına inandığını vurgulayarak, "Çünkü biz buradan sadece belediye başkanı seçmeyeceğiz. Bu seçimin farklı bir özelliği var. Aynı zamanda Yozgat sandıklarında AK Parti'ye verilen oy, diğer partilere de bir ders olacaktır. Onun için şimdi onlar bu şekilde çalışıyor. Ben inanıyorum ki benim hanım kardeşlerim de kapı kapı dolaşacaklar, gençler kapı kapı dolaşacaklar, ana kademe kapı kapı dolaşacaklar ve sizler doğruyu anlatacaksınız. Sizler hizmetlerimizi anlatacaksınız, sizler eserlerimizi anlatacaksınız" dedi.
-"Kızlarımıza ne çileler çektirdiler"
"Soruyorum, şu kızlarımıza ne çileler çektirdiler" diyen Erdoğan, 2 kızının da bu çileyi, sıkıntıyı çektiğini, imam hatipte okumalarına rağmen derse giremediğini belirtti. Erdoğan, şunları kaydetti:
"Bu yavrularım üniversiteye gidemediler bu ülkede. Çünkü onlara dediler ki 'Öz yurdunda garipsin, öz vatanında parya.' Bu muameleyi yaptılar. Geldik ama sabırla geldik, dikkatli geldik ve 'Sabrın sonu selamettir' dedik. Şimdi artık başörtülü olarak yavrularımız üniversitelere giriyor mu, imam hatiplere giriyor mu, devlet dairesine giriyor mu? Sabrın sonu selamettir, mesele bu.
Ama şimdi sizden ben başka bir şey istiyorum, çok çalışacaksınız, çok gayret edeceksiniz. Evvelallah üniversiteleri de katsayıları da yok zaten, artık istediğiniz yere, en ideal yerlere de gireceksiniz. Bir şey daha istiyorum sizden. Dershaneleri kaldırıyoruz. Devletin okulları var mı, var. Öyleyse dershane niye? Yani bizim vatandaşlarımızı hep bir meta olarak gördüler. Sürekli söğüşlediler. Orada çünkü büyük rant vardı. Yılda 1 milyar dolar. Bu rant kaybedilir mi? Tabii bundan dolayı adımlar atıldı. Ve şimdi biz bütün imkanları seferber ettik. Size dedik '2015'in Eylül'üne kadar müsaade. 2015'in Eylül'üne kadar okul açarsanız açarsınız ama artık dershane bitiyor.' Biz devlet olarak hafta sonlarında da yavrularımıza istedikleri takdirde ücretsiz olarak okullarında kursları da vereceğiz."
(Sürecek)