Tayland'ın en üst mahkemesinin konuya ilişkin yaptığı değerlendirmeye atıfta bulunulan Asliye Hukuk Mahkemesi kararında, gösterilerin barışçıl olduğu ve silahlara başvurulmadığı ifade edildi.
Ancak alınan bu kararın, Bangkok'un merkezinde göstericileri dağıtmak üzere harekete geçen polisin üzerine el bombası atılması ve her iki taraftan insanların vurulmasına ilişkin sosyal medyada yayınlanan videolarla büyük bir çelişki içinde bulunduğu belirtiliyor. Buna karşın, hükümetin olağanüstü hal ilan etme hakkı bulunduğu belirtilen mahkeme kararının, güvenlik güçlerinin devlet binalarının güvenliğini sağlama yetkilerine büyük ölçüde kısıtlamalar getirdiği görülüyor.
-Karar gösterileri eleştiren gözlemcilerin tepkisini çekti
Hükümet yanlıları ve hükümet karşıtı gösterileri eleştiren uzmanlar, mahkemenin, Tayland'da dün meydana gelen gösterilerde 5 kişinin ölmesine karşın aldığı bu kararın, adli kurumlar hakkında kuşkular yarattığını savunuyor.
Ordunun gösterilere müdahalede isteksiz davrandığı Tayland'da, Başbakan Yinglak Şinavatra'nın mahkemeler ve yolsuzlukla mücadele kurumu da dahil olmak üzere ülkedeki bağımsız devlet kurumlarınca sıkıştırıldığı yönündeki spekülasyonlar artıyor.
Gösterilere karşı tavır alanlar söz konusu süreci, eski Başbakan Taksin Şinavatra'nın taraftarlarının son zamanlarda çok sık kullandığı bir terim olan yavaş ilerleyen bir "adli darbe" olarak niteliyor.
-Uzmanlar ne diyor?
Bazı hukuk uzmanları da Taksin'in sürgünde bulunduğu Dubai'den yönettiği iddia edilen Tayland'daki hükümetleri al aşağı etmeye yönelik yüksek mahkeme kararlarının meşruiyetini sorguluyor.
Taylandlı Harvard Üniversitesi mezunu hukuk uzmanı Verapat Pariyawong, bugün sosyal paylaşım sitesi Facebook'ta yayımladığı yazıda, "Tayland Asliye Hukuk Mahkemesinin bugün aldığı karar, tam boyutlu bir adli darbeye bir adım daha yakını" ifadesini kullandı. Verapat, mahkeme kararının, "göstericilere, hükümeti devirmek konusunda uydurma bir meşruiyet iddiasında bulunmanın yolunu açtığını" ileri sürdü.
AA'ya konuşan İnsan Hakları İzleme Örgütü'nden Sunai Phasuk da mahkeme kararının, göstericilere, şiddet olaylarıyla insan hakları ihlallerinde sorumlu tutulmaktan ve adli takibata uğramaktan korundukları yönünde yanlış bir mesaj verdiğini söyledi. Sunai, "Göstericilerin barışçıl ve silahsız oldukları yönündeki iddialar, ateşli silah kullanmaları ve son 3 aydan beri başvurdukları, seçim sürecini ve oy kullanmayı engellemekten, polis ve hükümet taraftarlarıyla çatışmaya varan çeşitli şiddet olaylarıyla kendiliğinden çökmüştür" diye konuştu.
-Yetkililerin karara tepkileri
Mahkeme kararının açıklanmasının ardından, hükümete bağlı Barış ve Düzeni Sağlama Merkezi Direktörü Chalerm Yubamrung, mahkemenin göstericileri dağıtmaya ilişkin getirdiği kısıtlamalara itiraz edeceğini bildirdi.
Daha kaygısız bir tavır sergilediği görülen, Tayland Ulusal Güvenlik Konseyi Şefi Korgeneral Paradorn Pattanatabut ise güvenlik makamlarının basitçe suç işleyen birey ve insanlara odaklanacağını belirtti.
-Tayland'da olaylar nasıl başladı?
Tayland, Yinglak'ın büyük kardeşi Taksin'in 2006'da bir darbeyle devrilmesinin ve yetkilerini kötüye kullanmaktan suçlu bulunmasının ardından istikrarsızlığın içine sürüklendi.
Tayland'daki siyasi kriz, Kasım 2013'te hükümetin bir af yasası çıkarması üzerine başlamıştı. Askeri darbeyle 2006'da devrilen ve şu an Dubai'de sürgünde yaşayan eski Başbakan Taksin Şinavatra hakkındaki mahkumiyet kararının kalkmasıyla sonuçlanabilecek söz konusu yasa teklifi, muhalefetin tepkisini çekmişti. Hükümet, muhalefet milletvekillerinden Suthep Thaugsuban'ın liderliğindeki Halkın Demokratik Reformu Komitesi'nin (HDRK) başlattığı eylemler sonucu teklifi geri çekmek zorunda kalmıştı.
Yinglak Şinavatra'nın büyük kardeşi Taksin'i de kapsaması ihtimali bulunan affı içeren yasa teklifinin geri çekilmesinden tatmin olmayan Suthep, ülkenin ve Şinavatra ailesinin büyük bir yolsuzluk batağının içine battığını iddia ederek, hükümetin devrilmesi çağrısında bulunmuştu.
HRDK'nın bu amaçla 23 Kasım'da başlattığı eylemlere seçimleri boykot çağrısında bulunan DP de destek vermişti. Bangkok'ta bir araya gelen hükümet yanlılarının da karşı eylem başlatması üzerine kaos ortamına sürüklenen ülkede bombalı ve silahlı saldırılar ile ölüm olayları meydana gelmişti.
Olayların kontrolden çıkması üzerine ülkede olağanüstü hal ilan eden Başbakan Yinglak, 9 Aralık'ta parlamentoyu feshederek 2 Şubat'ta erken genel seçime gitme kararı almıştı. Ancak erken seçimler, siyasi sistemde reform yapılana kadar ülkenin seçilmeyenlerden oluşan halk konseyi tarafından yönetilmesini isteyen HRDK'nın eylemleri sonucu alt üst olmuştu.
HRDK, seçimlerin ardından Anayasa Mahkemesi'ne başvurarak, hükümetin seçimlerde yetkilerini kötüye kullandığı gerekçesiyle feshedilmesi talebinde bulunmuştu.
-Tayland'daki siyasi dinamikler
Tayland, Yinglak'ın popülist hükümetini küçük gören şehirli orta sınıf ile kendilerine açık maddi faydalar sağlayacak bir hükümeti savunmaya kararlı, ülkenin kuzey ve kuzeydoğusunda yaşayan daha yoksul kesim arasında bölünmüş durumda.
Ülkedeki siyasi çatışma ortamı ayrıca, iki seçkin grubu da karşı karşıya getiriyor. Gruplardan birini, Çin asıllı Taylandlı iş çevrelerinden oluşan ülkedeki monarşiye odaklanmış eski geleneksel yapıya bağlı gruplar, diğeriniyse 1980'li yıllardan bu yana büyük bir servet edinmiş olan Taylandlı yeni zenginler oluşturuyor.
Yeni zengin grubu, telekomünikasyon alanında servet edinmiş milyarder işadamı Taksin temsil ediyor. Hükümet karşıtı göstericiler tarafından büyük çaplı yolsuzluklara karışmakla suçlanan Taksin, buna karşılık uyguladığı sosyal politikalar nedeniyle taşralılar tarafından çok seviliyor.
Dünyaca meşhur Taylandlı siyaset bilimci Thitinan Pongsudhirak'a göre, eski seçkinler grubunun, Taksin'i, askeri darbeler ve 2007 ve 2008'de, Taksin yanlısı iki siyasi partinin Anayasa Mahkemesi tarafından feshedilmesi örneğinde olduğu gibi adli darbelerle yönetimden uzaklaştırma yönündeki arzusu, krizin temel unsurunu oluşturuyor.
-Pirinç üretimine devlet desteği sorunu
Yinglak'ın liderliğini yaptığıT aylandlılar İçin Partisi'nin 2011 yılındaki seçimi oyların yüzde 75'ini alarak kazanmasının ardından başlatılan devlet üretimini destekleme programı, hükümetin önündeki diğer önemli bir sorunu teşkil ediyor. Yinglak'a en çok destek veren kesim olan çiftçilerden, piyasanın çok üstünde fiyattan pirinç alınmasını öngören program, önceleri halkın desteğini kazansa da kısa süre içinde devletin milyarlarca avroyu bulan kayıplara uğramasına neden olmuştu. Program, yolsuzluğa kapı açtığı gerekçesiyle de şiddetle eleştirilmişti.
Yolsuzluk iddiaları üzerine soruşturma başlatan Tayland Ulusal Yolsuzlukla Mücadele Komisyonu, 18 Şubat'ta aldığı bir kararla, Yinglak'ın bilerek devleti zarara uğratmak suçundan yargılanmasına karar vermişti. Yargılama yetkisi bulunmayan komisyon, davayı Yüksek Mahkeme'ye havale etmişti. Yinglak, Yüksek Mahkeme'nin davayı kabul etmesi halinde burada yargılanacak.
-Pirinç üreticileri de eylemde
Ülke, hükümet karşıtı grupların yanı sıra devlet pirinç üretme destek programı nedeniyle zarara uğrayan çiftçilerce düzenlenen gösterilere de sahne oluyor. Hükümetin, kendilerine söz konusu tartışmalı program nedeniyle vermeyi vaadettiği parayı alamayan çiftçiler, bugün traktörlerini ülkenin iç kesiminden başkent Bangkok'a doğru sürerek eylem yaptı.
Ülkedeki 1 milyonu aşkın çiftçi, hükümete 5 ay önce sattığı ama parasını alamadığı pirinç nedeniyle borçlanmış durumda bulunuyor. Ancak erken seçime gitme kararı, hükümetin bu son derece büyük miktardaki parayı ödeme kapasitesini önemli ölçüde azaltmış durumda.
Hükümetin çiftçilerden aldığı pirincin bedelini ödememiş olması nedeniyle mali güçlükler içinde kalan 12'yi aşkın çiftçinin bu nedenle intihar ettiği bildiriliyor.