SETA Vakfı Siyaset Araştırmaları Direktörü Hatem Ete ve araştırmacı Yunus Akbaba, Galip Dalay, Sami Orçun Ersay ve Doğan Eşkinat'ın hazırladığı "2013'te Siyaset" analizinde, geçen yıl hem vesayet kalıntılarının beka kaygısıyla direnç göstermeye devam ettiği hem de inşa süreci etrafında yaşanan tartışma ve mücadelelerin keskinleşerek hız kazandığı vurgulandı.
Seçimlere yaklaştıkça bu mücadelenin daha da şiddetleneceğinin açık olduğu belirtilen analizde, bu çerçevede şimdiden 2014 yılının 2013 yılından daha da gerilimli geçebileceği, inşa sürecine yönelik mücadelenin AK Parti ile Türkiye'nin AK Parti veya Erdoğan öncülüğünde inşa edilmesine karşı çıkan çevreler arasında yaşanacağı ifade edildi.
Mücadelenin siyasal bayraktarlığını CHP'nin yapacağı vurgulanan raporda, "Nitekim CHP'nin Ortadoğu'da alternatif bir dış politika aktivizmine girişmesi, Washington'da Batılı karar alıcıların duymak istediği mesajları vermesi, iç politikada farklı ittifak girişimlerine açık olduğunu ortaya koyması da kendisine biçilen rolü üstlenmeye gönüllü olduğunu göstermektedir" değerlendirmesinde bulunuldu.
- "Yeni Türkiye'nin Erdoğan'ın liderliğinde inşa edilmesi engelleniyor"
CHP'nin İstanbul sermayesiyle medyasının desteklediği Mustafa Sarıgül'ü İstanbul'da, milliyetçi-sağcı kesimin oylarına da talip olabilecek Mansur Yavaş'ı ise Ankara'da belediye başkanı adayı olarak göstermiş olmasının AK Parti karşıtı siyasal yatırımın adresi olmaya yönelik tercihini yansıttığına vurgu yapılan analizde, şunlar kaydedildi:
"İdeolojik farklılıkların silikleştiği, pozisyonların ilkelere öncelendiği, sonuç odaklı siyasetin değer odaklı siyasete tercih edildiği bu atmosferde AK Parti karşıtı cephenin esas hedefi, yeni Türkiye'nin AK Parti öncülüğünde ve Erdoğan'ın liderliğinde inşasını engellemektir. Bu uğurda, 2013 yılının ikinci yarısında başlayarak yıl sonuna doğru sürpriz ittifaklarla genişleyerek ivme kazanan AK Parti karşıtı muhalefetin tedavüle soktuğu eleştiri ve argümanlarla yöneldiği hedef öğreticidir. Bu dönemde, AK Parti'nin İslamcı kimlik kodları, çoğunlukçu demokrasi anlayışı ve Erdoğan'ın otoriter kişilik ile irrasyonel, hayalperest zihin dünyasına sahip olduğu teması sıklıkla işlendi.
Bununla verilmek istenen mesaj ise AK Parti'nin yeni Türkiye'yi yönetmeye ehil olmadığıydı. Fakat yapılan anketler, AK Parti'nin oylarında bir düşüşün yaşanmadığını ortaya koyarak bu algı mühendisliğinin başarısız olduğunu gösterdi. Bunun üzerine kasım-aralık aylarında AK Parti'yi operasyonel bir kurguyla yıpratma, iktidarını sarsma senaryosu tedavüle sokuldu."
Gülen Cemaati'nin hükümetin dershanelere yönelik düzenleme tasarrufunu gerekçe kılarak MGK belgeleri ve fişleme iddiaları üzerinden iktidara karşı medya yoluyla yıpratma ve boyun eğdirme operasyonu başlattığına dikkat çekilen analizde, hükümetin siyaset ısmarlamalarına direnmesi üzerine 17 Aralık operasyonunun gerçekleştirildiği vurgulandı.
- "17 Aralık operasyonunda hedef, AK Parti"
Analizde, "17 Aralık operasyonunda, yolsuzluk iddiaları siyasal mühendisliğe kılıf kılındı, Kemalist vesayetten aşina olunan 'bürokratik vesayet teşebbüsü' tedavüle sokuldu" ifadesine yer verildi.
17 Aralık operasyonunun adli boyutunun devam ettiği ancak siyasal mühendislik boyutu ve devletin bu operasyona karşılık verme kararlılığının, 2014'e ciddi bir siyasal miras devredecek 17 Aralık Süreci'ni başlattığına dikkat çekilen analizde, şöyle devam edildi:
"17 Aralık operasyonunun cereyan ettiği bağlam, öncesinde girişilen algı mühendisliği, hem yurt içi hem de yurt dışına yönelik hazırlanmış mesajlar, bu operasyonun medya ayağının profesyonel bir şekilde önceden tasarlanması, operasyonun devletteki stratejik kurumlarda yuvalanmış, kolektif kimlik bilinciyle hareket eden otonom bir yapının küresel akılla da uyumlu olan bir siyasal mühendislik çalışması olduğunu ortaya koymaktadır."
Analizde, bu operasyonun hedefinin yaklaşan yerel seçimlerde AK Parti'nin darbe alması ve hemen sonrasında gerçekleştirilecek cumhurbaşkanlığı ve genel seçimlere yolsuzluk dosyaları gölgesinde, demoralize bir şekilde girilmesini sağlamak olduğu vurgulandı.
Bu yıl Türkiye'nin üç seçimlik maratona girecek olması, Cumhurbaşkanının ilk defa halk tarafından seçiliyor olması ve bu iki seçimin ortaya çıkaracağı tablonun büyük oranda genel seçimlere de yansıyacağı beklentisi dolayısıyla 2014'ün sert mücadelelere, operasyonel-siyasal mühendislik girişimlerine tanıklık etmesinin kuvvetle muhtemel olduğuna dikkat çekilen analizde, şu ifadelere yer verildi:
"Bu seçimlerin galibinin yeni Türkiye'yi inşa etme ehliyetine sahip olacağı inancı, bütün tarafları keskin pozisyon-perspektif mücadelesi vermeye sevk edecektir. Bunun yanında, üç dönem kuralı nedeniyle Başbakan başta olmak üzere AK Parti'den 70'in üzerinde milletvekilinin parlamenter siyasete veda edecek olması, 2014 yılının AK Parti açısından da hareketli geçmesini sağlayacaktır.
Sonuç olarak, keskin mücadelelerle operasyonel mühendisliklere gebe 2014-2015 yıllarında hem AK Parti hem de Türkiye siyaseti yeniden kurgulanacak, bu kurgunun niteliği yeni Türkiye'nin ve AK Parti'nin istikbalini doğrudan belirleyecektir."