Şahin, TBMM'de gazetecilerin MİT Kanunu'nda değişiklik yapan teklife ilişkin sorularını cevaplandırdı. Muhalefet partilerinin gündeme göre farklı beyanlarda bulunduğunu dile getiren Şahin, şunları kaydetti:
"Teklifle, MİT'e herhangi bir zırh sözkonusu değildir. Kanun teklifinde bulunan hususların büyük çoğunluğu yönetmeliklerle zaten düzenlenmiştir. MİT mensuplarının görevi dolayısıyla yapmış olduğu iş ve eylemlerden dolayı yargılanmaları sözkosunu değildir ve izne tabidir. MİT Kanunu'nda bu açık bir şekilde ifade edilmiştir. Görevinden dolayı eğer hukuka aykırı bir eylemi varsa, zaten yargılanacaktır deniyor. Yargılanma makamı da bellidir. MİT görevlileri hakkında izni MİT Müsteşarı verir, ağır ceza mahkemelerinde yargılanacaktır. MİT Müsteşarı'nın da eğer hukuka aykırı bir eylemi sözkonusuysa bu noktadaki soruşturma iznini de Başbakan verecektir. Bir şekliyle yargılanmalarının önü açıktır. Bu noktada 'yargı zırhına sığındılar, yargılanamayacaklar' söylemi, toplumda tamamen farklı bir algı yaratmaya yöneliktir. Böyle bir durum sözkonusu değildir. Suç işleyen kim varsa kanun önünde hesap vermekle yükümlüdür. Ama bunun usul ve esaslarını belirleme yetkisi Parlamento'dadır. Şu anda onun usul ve esaslarını belirliyoruz."
İdris Şahin, teklifin bu hafta sonu TBMM İçişleri Komisyonu'nda görüşüleceğini, büyük ihtimalle haftaya da yasalaşacağını söyledi.
Basın-yayın organlarıyla dinleme tapelerinin elden ele dolaşmasına mani olmak için geçen yıl yasal düzenleme yapıldığını da hatırlatan Şahin, bunları yayınlayanlara ceza getirildiğini vurguladı. Teklifte de benzer mahiyette düzenlemelerin bulunduğunu belirten Şahin, şöyle devam etti:
"Herkesin istihbarat bilgilerine ehemmiyeti göstermesi gerekiyor. Bunları farklı yerlere ulaştırmaması gerekiyor. Suç niteliği taşıması halinde ceza öngörülüyor. Eğer suçun tanımını ihtiva eden bir eylem yoksa burada bir cezalandırma öngörülmüyor. Hiç kusura bakmayın, vatandaş keyfi olarak istihbarat bilgilerini birileriyle paylaşıyorsa ülkenin menfaatlerine aykırı bir kısım faaliyetlerde bulunuyorsa elbette cezalandırılmaları kadar normal bir şey olamaz. Bu düzenlemelerde bunu ihtiva etmektedir. Bunlar normal bilgiden farklıdır, çünkü istihbari bilgilerdir. Elbetteki ceza yönü, ağır ceza gerektirir.
Ülkeye dışarıdan gelecek siber saldırılara karşı bir kısım düzenlemeler var. 30 yıl önce MİT Kanunu yürürlüğe girdiğinde Türkiye'de siber saldırı diye bir tehlike var mıydı? Kanunlar ilahi emir değildir. Toplumun ihtiyaçları, devletin bekası ve anayasal düzenin korunması için MİT Müsteşarlığı'nın talebi üzerine elbette bazı düzenlemeler yapılmıştır. Şu anki teklifimiz de bunları yasal bir zemine oturtmaya yöneliktir."
