Işılak, "AK Parti Seçim Beyannamesi" ile belediye başkan adaylarının açıklanması dolayısıyla Ankara Arena'da düzenlenen toplantıda okuduğu şarkıya ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada, söz konusu parçanın bir ekip çalışmasıyla ortaya çıktığını söyledi.
Şarkının ezgisinin Nogay Türklerine ait olduğunu, tarihinin kimilerine göre 500 yıla kadar dayandığını aktaran Işılak, daha sonra üzerine söz yazılan ezginin "Dombra" olarak ortaya çıktığını kaydetti.
Başbakan Erdoğan'ı 1994'ten beri 20 yıldır takip ettiğini kaydeden Işılak, "Biz, O'nu Türkiye'nin lideri olarak kabul ettik. Yaptığı çalışmaları, bu millete vermiş olduğu hizmetleri hep takdir ettik. Bunu tescilleyelim dedik, ölümsüzleştirelim istedik. Yani O'nun yaptıklarını, O'na olan teveccühü, sevgiyi ancak bir müzik eseriyle ölümsüzleştirmek mümkündü" dedi.
Bir kişi hakkında ne kadar demeç verilirse verilsin bir zaman sonra bu sözlerin unutulduğunu, ancak ne kadar dinlenilirse dinlenilsin bir müzik eserinden bıkılmayacağını, müziğin böylesine sihirli bir gücü olduğunu vurgulayan Işılak, halk ozanı olarak duygularını edebi bir lisanla anlatmak istediğini aktardı.
"Şarkının sözlerini sadece 1,5 saatte yazdım ve yazdığım gibi orijinaliyle kaldı" diyen Işılak, daha sonra ekibin ve çevresindekilerin parçayı dinlediğini ve herkesin çok beğendiğini, şarkıyla ilgili 5-6 farklı versiyon hazırladıklarını anlattı.
- "İnsanların Başbakan'a sevgisinin tezahürü"
Işılak, Başbakan'a ithafen yaptığı eserin çıkış noktasına ilişkin, "Başbakan'a ithaf edilen bu eser aslında benim bir düşüncem. İnsanların Başbakan'a olan sevgisinin bir tezahürü. Ama diğer şekilde zaten bize AK Parti'nin, Başbakanımızın kapısı her zaman açık. Bazen hiç eser vermezsiniz. Bazen de yaparsınız. Ben iki eser vermiş oldum. Birisi 'İnandık Hakk'a', diğeri de 'Dombra'. Aslında eserin ilk adı Dombra olduğu için öyle kaldı. Normal Dombra ile ilgisi yok" ifadelerini kullandı.
- "Başbakan ilk dinlediğinde fazla benli olmasından endişe etmiş"
Başbakan Erdoğan'ın daha önce sadece şarkının demo halini dinlediğini bildiren Işılak, şöyle devam etti:
"Başbakan çok mütevazı bir insan. Demo halini dinlediğinde 'Ya acaba fazla benli olur mu?' diye endişe etmiş. Bu endişesini duyunca ben Başbakan'ı bir kez daha sevdim, takdir ettim. Ayrıca da duygulandım. Çünkü her ne kadar birileri diktatör olarak ifade etse de, tek adam yönetimi olarak bir şekilde karalama kampanyaları gerçekleştirmiş olsa da biz Başbakan'ın ruh dünyasını 20 yıldan beri biliyoruz. Bu karalama kampanyalarına da Türk halkı itibar etmiyor. Başbakan'ın bu sözüne karşılık Erol (Olçak) Bey, 'Bu, sizi sevenlerin eseri' diyor. Biz, halkın duygusunu derledik, toparladık, 4 kıtada ifade etmeye çalıştık."
- "Başbakanımız, suskun ve esir dünyanın gür sesi"
Işılak, sosyal medyada çok sayıda ileti aldığını belirterek, birçok kişinin kendisine "Tam benim aklımdan geçenleri yazmışsınız. Söylemek isteyip de söyleyemediğimizi söylediniz. 100 kere dinledim daha bıkmadım" dediğini aktardı.
"Bu eserin bu kadar sevilmesini samimi olmasına bağlıyorum. Eserde hiçbir abartı yoktur. Kim olursa olsun oturup konuşur, hiçbir kelimesinde abartı olmadığını ispat ederim" diyen Işılak, zaten Türk halkının abartıyı sevmediğini, gerçeği yansıtan şeylerin yanında yer aldığını dile getirdi.
Başbakan Erdoğan'ın Ortadoğu, Filistin, Mısır, Suriye ve Afrika'da hep ezilenlerin, mazlumların gür sesi olduğunu dile getiren Işılak, "Başbakan, bütün yanlışlıkları, siyasi kariyeri pahasına, diplomasi dilini bir kenara bırakarak, bir insan olarak vicdan diliyle konuşan bir lider. Suskun ve esir dünyanın hür sesi Başbakanımız. Gücünü milletten almasa 3 gün durabilir mi o koltukta?" ifadelerini kullandı.
- "Ben partilerin değil, hakikatin adamıyım"
Işılak, Başbakan Erdoğan ile çok defa bir araya geldiğini bildirerek, kendisinin göründüğü gibi olduğunu, Türk halkının samimi olup göründüğü gibi olanı sevdiğini, Başbakan Erdoğan'ın da bu yüzden çokça sevildiğini vurguladı.
Uğur Işılak, "Tarihin tanıklık ettiği bir lidere böyle bir eser yapmış olmanın bahtiyarlığını duyuyorum" dedi.
Eseri yaptıktan sonra ilk dinlediğinde kendi eserinden çok etkilendiğini ve eserin halk nezdinde ciddi bir yansıma bulacağını hissettiğini aktaran Işılak, bu yansımayı da dünden beri gördüklerini söyledi.
Işılak, daha önce de seçimlerde farklı partiler tarafından kullanılan seçim şarkılarının Türkiye'nin her yerinde sevilerek dinlenildiğini kaydederek, "Bunun tek bir sebebi var. Ben parti adamı değilim, hakikatin adamıyım. Bana saldıranların hepsi partilerin, ben hakikatin adamıyım. Partilerin modası geçer, hakikat ilelebettir. Ben ilelebet olana bağlıyım, ilelebet olana gönlümü verdim. Onlar gibi particilikle, grupçulukla, hizipçilikle alakam yoktur" diye konuştu.
- "Biz, fikrimizi pazarlamayız"
Uğur Işılak, bazı kesimler tarafından sosyal medyada kendisinin farklı alanlardan "Parçayı kaça yaptın?" veya "Bu parça milliyetçilerin şarkısıdır" şeklinde eleştirilmesinin hatırlatılması üzerine, şunları söyledi:
"Samimiyet satın alınmaz. Bu iş satılmış olsaydı eseri şu anda milyonlar dinlemiş olmazdı, millet eseri bu kadar sahiplenmezdi. Stüdyo ücretlerimi de kendi cebimden karşılamak suretiyle yaptım bu eseri. Onun için karşı tarafta sürekli hakaret eden, 'kaça sattın, pazarladın?' diyen adamlar sürekli kendilerini pazarladıkları için zihnini, fikrini pazarladığı veya fikrin pazarlanacak bir şey olduğunu düşündüğü için karşısındakini böyle görüyor. Kusura bakmasınlar, biz bir şey pazarlamadık. Dombra, Nogay Türklerinin ortaya çıkardığı bir Asya ezgisidir. Asya ezgisi hiçbir milliyetçinin tekelinde değildir. Asya ezgisini tutar bir Amerikalı da bir Afrikalı da okur. Dombra'yı göklere çıkartıp Anadolu türküsünü alçakta görenlerden de milliyetçi olmaz. Biz Dombra'yı en az Anadolu türküleri seviyesinde, Anadolu türkülerini de en az bir Dombra seviyesinde değerlendiririz. Çünkü biz samimi bir milli duyguya sahibiz. Çakma bir milliyetçi değiliz."
Işılak, şarkıyı bir kez de AA için seslendirdi.