Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın milletin değerlerini savunuyor görünürken bir kez olsun Türk adını zikretmediğini ancak sıkışınca Türk milletinden medet ummaya yeltendiğini ileri sürdü.
Geçen yıl başörtülü bir hanımın İstanbul Kabataş'ta saldırıya uğradığı iddiasıyla ortalığı ayağa kaldıranların başında Erdoğan'ın geldiğini savunan Yalçın, Erdoğan'ın, başörtülü bir hanımın mağduriyetini kullanarak "ucuz siyaset simsarlığı"na soyunduğunu öne sürdü.
Bu "yalan haberin" abartılarak kamuoyuna pazarlandığının ortaya çıktığını iddia eden Yalçın, Erdoğan'ın, Gezi Parkı olayları sırasında da meydan meydan dolaşıp "camide içki içiliyor" diye gürültü kopardığını fakat bunu da ispatlayamadığını savundu.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin, Gezi olayları sırasında yaşanan taşkınlıkları ve teröristlerin yaptığı eylemleri savunmadığını aksine tahriklere ve provokasyonlara dikkatleri çekerek halkı ve parti mensuplarını uyardığını dile getiren Yalçın, olaylar sırasında tepki gösterenlerin teröristlerden ibaret olmadığını vurguladı.
Olaylar dolayısıyla hayatını kaybeden gençlerin acısı hala tazeyken Erdoğan'ın birkaç provokatörün Türk bayrağını yakma girişimini öne çıkarmasının maksatlı olduğunu dile getiren Yalçın, Gezi olayları bahane edilerek iktidarın sergilediği bağnaz tutuma, baskıcı anlayışa ve dayatmalara karşı halkın gösterdiği tepkilerin göz ardı edilemeyeceğini belirtti.
Olaylar sırasında suçluyla masumu birbirinden ayırmanın hükümetin görevi olduğunu, buna rağmen Erdoğan'ın herkesi aynı kefeye koyarak kutuplaşmanın, düşmanlığın tohumlarını ektiğini savunan Yalçın, "Alo Fatih' hattının mucidi Erdoğan, çıktığı kürsülerde milletimizin hayati meselelerine eğilmek, yolsuzlukları ortadan kaldıracağına dair söz vermek ve şeffaf davranmak yerine, gerçekleri hasır altı etmek için gayret sarf etmektedir" değerlendirmesinde bulundu.
Erdoğan'ın her seçim dönemine girildiğinde sazı eline alıp başörtüsü ve mağduriyet türküsü söylediğini savunan Yalçın, "AKP zihniyeti, cami ve başörtüsü üzerinden tesis ettiği kumpasla caminin mukaddesatını da başörtüsünün iffetini de kirletmiştir" ifadesini kullandı.
Yalçın, şunları kaydetti:
"Ayrıca Erdoğan, Türk bayrağına duyulan hassasiyet konusunda MHP Lideri Devlet Bahçeli'ye dil uzatacak en son kişi dahi değildir. Türklüğe bu denli alerjisi olan, Türk milliyetçiliğini ayaklar altına aldığını söyleyen Erdoğan'ın, Türk vatanı, Türk bayrağı, Türk milleti ve Türk devletiyle ne işi olur? Başbakan Erdoğan avanesi ve bakanları ile birlikte yolsuzluk, hırsızlık nöbetine tutulmuştur. Ateşler içerisinde sayıklamaktadır. MHP Lideri Devlet Bahçeli, Türk milletinden başka kimseye teslim olmamış; hak, hukuk ve adaletten başka bir şeyi savunmamıştır. Çizgisi net, yolu doğrudur; çünkü bu yol hak, hukuk ve adalet yoludur. Bu yolu; milli iradeyi, inançlarımızı ve her türlü değeri yolsuzluk vasıtası yapanlar anlayamazlar. Bu yolu, dün okyanus ötesine teslim olup koalisyon kuranlar, pasta kavgasında ayrılıp ayrışanlar asla bilemezler. Erdoğan; Türk bayrağını yakanlara, kurşun sıkanlara, yerlerde sürükleyenlere işbirlikçi ve savunucu arıyorsa; başörtüsünü, çaldıkları minareye kılıf yapmak isteyenleri görmek istiyorsa, Sayın Bahçeli'nin ifadesi ile boy aynasına bakmalıdır."
Başbakan Erdoğan ne yaparsa yapsın Türk milletinin "hırsızların" yanında durmayacağını belirten Yalçın, milletin Erdoğan'ı sandığın dibine, AKP'yi ise tarihin çöplüğüne gömeceğini ileri sürdü.
Erdoğan'ın Türk adını devlet kurumlarından kaldırttığını, askerin dağlara taşlara yazdığı "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" yazılarını kazıttığını öne süren Yalçın, "Ey Erdoğan, Türk bayrağını savunmak sana mı kaldı? Türklüğü savunmak sana mı kaldı? Sen önce Türk bayrağını, İmralı'da müzakere ettiğin bölücü başıyla bir konuş. Millete önce bunun hesabını ver" ifadelerini kullandı.
