Özekici, yazılı açıklamasında, hidrolik kuraklığın insan, bitki ve hayvan yaşamı için büyük tehlike oluşturacağına dikkati çekti.
Sulak alanların korunması gerektiğini vurgulayan Özekici, şunları kaydetti:
"Bölgede bir süre daha yağmur yağmazsa doğal su kaynaklarının kuruyacağı anlamına gelen 'hidrolojik kuraklık' yaşanacak. Bu doğal felaketi önleyebilmenin tek çaresi de yeni barajlar kurarak daha fazla su depolama alanları oluşturmak. Çevreciler bu görüşümden pek hoşnut olmayabilir ama gelinen noktada baraj yapımına ağırlık verilmesi gerektiği gerçeğini göz ardı etmemeliyiz. İstanbul'daki barajlarda doluluk oranının yüzde 35'lere düşmesi, bizim için tehlike çanlarının çaldığının işareti. Burası, 16 milyonluk nüfusu, çektiği turist kapasitesiyle ülke ekonomisine katkısı büyük olan bir mega kent. Yabancı konuklara 'çeşmelerden su akmıyor' dememek için başta bölgemiz olmak üzere Türkiye genelinde sulak alanlar korunmalı, gerekli fizibilite çalışmaları yapılarak barajlar çoğaltılmalı."
Kuraklığın getireceği olumsuzluklara hazırlıklı olunması uyarısında da bulunan Özekici, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
"Dünyadaki yüz birim suyun yüzde 75'i tarım, kalan yüzde 25'i ise gelişmişlik durumuna göre sanayi ve kentlerde kullanılıyor. Küresel iklim değişikliğinin en büyük etkisinin su kaynakları üzerinde olduğunu düşünürsek, sulamada kullandığımız yöntemleri masaya yatırıp, tasarruf için yeni yöntemlere yönelmeliyiz. En büyük tasarrufu, buharlaşarak suyun yüzde 20'sinin kaybolmasına neden olan açık kanal sisteminden vazgeçip, kapalı kanal sistemine geçerek elde edebiliriz. Suyu bilinçli tüketmek için bilimsel yöntemlerle hareket etmeliyiz."