Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Bosna Hersek'i kaosa götüren anlaşma

Bosna Hersek'in Tuzla Kantonu'nda kıvılcım alan ve 20 kente daha sıçrayan 'ekonomik bunalım' adı altındaki kaosun asıl sebebi adeta şok ediyor. Türkiye'de Gezi olayları ile oynanan siyasi oyun bugün Bosna'da oynanıyor. Peki, Dayton Antlaşması'nın kördüğüm ettiği Bosna Hersek'te siyasi krizin ve ekonomik bunalımın daha korkunç sonuçlara varmaması için ne yapılması gerekiyor. İkinci Dayton ne anlama geliyor?

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-02-18 13:19:23

Bosna Hersek'i kaosa götüren anlaşma


Analistler, Amerikalı diplomat Richard Holbrooke'un mimarı olduğu, 1995'teki Bosna Hersek'teki savaşı bitiren Dayton Anlaşması'nın, savaşta "silahları susturduğunu", ancak ülkenin sorunlarını "dondurmaktan" öteye gidemediğini savunuyor. Bu nedenle ülkedeki birçok siyasetçi, Bosna-Hersek'e "ikinci bir Dayton'un şart olduğunu" vurguluyor.

Bosna Hersek'in kuzeydoğusundaki Tuzla kentinde geçen hafta başlayan ve ardından ülke geneline yayılan olaylarla birlikte Bosna Hersek'in sorunları yeniden tartışılmaya başlandı. Boşnak siyasetçilere göre Dayton Barış Antlaşması, ülkedeki sorunların kaynağı ve bu nedenle "İkinci bir Dayton"a ihtiyaç var. Peki, burada AB'nin ve ABD'nin rolü ne? Bosna'daki olayların altında yatan asıl gerçeği ve çözüm önerilerini bölgenin etnik ve siyasi yapısını çok iyi tanıyan Hüseyin Kansu ile konuştuk.
Haber7'ye konuşan eski İstanbul milletvekili ve dönemin Bosna Hersek Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Hüseyin Kansu, işsizlik ve ekonomik bunalım nedeniyle başladığı belirtilen olayların altında yatan asıl gerçeğin siyasi kriz yaratarak Ekim ayında gerçekleşecek seçimlere darbe vurmak olduğunu söyledi.

AMAÇ EKİM SEÇİMLERİNİ VURMAK VE YENİDEN DİZAYN

Boşnakların partisinin başarı gösterdiğini ve Ekim ayında gerçekleşecek olan seçimlerde de büyük başarıya imza atacaklarını söyleyen Kansu, " 1992 Bosna Savaşı'ndan önce Bosna Hersek kendi içinde üniter bir devletti. Ancak ABD'nin hazırladığı Dayton Barış Antlaşması ile üniter yapısı bozularak federal bir yapıya dönüştürüldü. Cumhurbaşkanlığı Konseyi bulunuyor. Burada üç sandalye var. Bunlar Sırp, Hırvat ve Boşnak sandalyeleridir. Boşnak sandalyesinde ise Bakir İzzetbegoviç oturuyor. Bu yılın Ekim ayında Cumhurbaşkanlığı Konsey Üyeliği ve Parlamento seçimleri yapılacak. Bundan iki yıl önce İzzetbegoviç'in partisi büyük bir performans göstererek diğer belediyelerden 34 tanesini aldı ve büyük başarı kaydetti. Bu başarısı devam ettiği müddetçe Ekim ayında yapılacak parlamento seçimlerinde İzzetbegoviç'in birinci parti çıkması bekleniyor. Ancak uluslararası sistem bu durumdan rahatsız. Oradan hatları açarak siyaseti yeniden dizayn etmek istiyor" diye konuştu.

İŞSİZLİK KULLANILARAK SİYASİ KAOS OLUŞTURULUYOR

Bosna'da yaşananları Türkiye'de yaşanan Taksim Gezi olaylarına benzeten ve siyasi oyun olduğunu belirten Kansu, "Özellikle de ABD bunu istiyor. Bu dizaynda iki tane siyasi partiyi koalisyon yapmaya hazırlıyorlar. Bunlar Cumhurbaşkanlığı Konsey üyesi olan Hırvat üye Jeliko Komşiç. Komsiç iki dönemdir bu görevdeydi. Daha sonra partisinden ayrılarak kendi partisini kurdu. Bir de Bosna Hersek'in İçişleri Bakanı ve aynı zamanda ülkenin en büyük medya patronu Fahridun Radonçiç var. Sistematik güçler bu iki ismi bir araya getirerek önümüzdeki Ekim seçimlerinde ülke genelinde söz sahibi olmasını istiyorlar. Perde arkasında böyle bir oyun var. Savaştan çıkmış bir ülkenin en önemli sorunu işsizliktir. Çalışanlar da ücretlerinin yetersiz olacağını söylüyor. İşte bu kaotik yapı da bu işsizliği tetikleyerek olayların büyümesini sağlıyor. Dışarıdan baktığımız zaman bu olay bize Gezi Parkı olaylarını hatırlatıyor. Bosna Hersek'te yaşanan küçük Taksim olaylarıdır" dedi.

SÜREKLİ KAN AKSIN İSTEDİLER

Bosna Hersek'teki olayları kördüğüm haline getiren Dayton Barış Antlaşması'nin bilinçli olarak hazırlandığını savunan Kansu, "Dayton Antlaşması'nın getirdiği anayasal yapıdan güç alan Sırp siyasi liderler ısrarla 'bu ülkenin geleceğe yürüyemeyeceğini en iyisi bölünmeye gidilmeli' değerlendirmesini yapıyor. Dayton Antlaşması'nda bir madde var. O maddede 'Bosna Hersek'in bütünlüğü teminat altındadır. Bu etnisite herhangi birisi başka ülkeyle birleşemez' hükmü yazıyor. Bu hükümler yazar ama uygulama alanları zordur. Hırvatlar Dayton ile biz bu ülkenin üçüncü siyasi ve etnik faktörüyüz. Neden bizim de etnisitemiz yok diyorlar. Onlar da Hersek denilen bölge bize verilmelidir diyorlar. Boşnaklar Sırplarla savaşmaya başladığında ilk 1 yıl Bosnalı Hırvatlar Boşnaklara 'Sizinle çarpışmayacağız. Bizden size zarar gelmez' dediler. Madem Bosna Hersek bu üç etnik unsurun ortak vatanı neden bu vatan saldırıya uğradığında birlikte savunma olmadı. Hırvatlar daha sonra Boşnaklara ve Sırplara karşı savaştı. ABD'nin bastırmasıyla Boşnak-Hırvat Federasyonu kuruldu ve Hırvatlar Boşnakların ayağına pranga olarak bağladılar. İstediler ki Boşnaklar tek başına güç olmasın. ABD'nin yaptığı İngiltere'nin yüzyıllardır yaptığı siyaset anlayışına uyuyor. Dayton ile istediler ki sürekli bir kanama olsun, hiçbir zaman kalıcı barış tesis ve temin edilemesin" ifadelerini kullandı.

ABD'NİN BAŞINI ÇEKTİĞİ, TÜRKİYE'NİN DE MASADA OLDUĞU...

Bosna Hersek'te İkinci Dayton ile çözüm olacağını savunan Kansu, "AB'nin tek başına müdahale etmesi yetmez. Yüzlerce milletvekili onlarca bakanı olan küçücük bir ülkeyi ben alamam demesi lazım. Bu sorunu çözün sizi öyle üyeliğe alırız demesi lazım. Burada Dayton'un mimari ABD'nin ikna edilmesi lazım. ABD ikna edilirse, ABD de Sırplara oturan bakalım bu böyle olacak der. Dışişleri Bakanımız Ahmet Davutoğlu Dayton için "Bu bir barış antlaşması değil. Ateşkes antlaşmasıdır. Şimdi antlaşma yapılmalıdır" diyor. Bakanımız çok doğru söylüyor. Bu ülkedeki yapıların sağlıklı bir şekilde işlemesi için yeniden masaya oturularak kararların alınması gerekiyor. ABD'nin başını çektiği Türkiye'nin de içinde bulunduğu heyet Bosna Hersek'te Boşnak, Hırvat ve Sırp yetkililerin de olduğu masada buluşup konuşacak. Neden ABD derseniz. Sırplar ABD'siz asla hareket etmez. Bosna Savaşı'nda Sırplar saldırgan olmasına rağmen onları ödüllendirerek küçük bir devlet yönetimi verdiler. Şimdi Sırplar bu yönetimler tamamen bağımsızlık sağlamak istiyorlar. Bir an önce AB'nin Bosna Hersek'i üyeliğe almazı gerekiyor. Üyeliğe kabul edilirse bu tartışmalar son bulur. İşsizlik sorunu çözülür, Hayat standardı yükselir. AB kendi içine aldığı bu ülke içinde siyasi kargaşaya izin vermez" diye konuştu.

BOSNA HERSEK HARAKİRİ YAPMADAN ÖNCE...

Öte yandan, bugün Bosna Hersek ve Dayton Antlaşmasını köşesine taşıyan Yenişafak yazarı Akif Emre, Dayton'un sorgulanmasına dikkat çekti. "Dayton sorgulanmadan Bosna konuşulamaz" diyen Emre, "Antlaşma adil olmak bir yana katili ödüllendiren, mazlumu hayatta kalmak karşılığında her gün cezalandıran, insanların yaşama sevincini öldüren bir antlaşmadır. Bu yüzden Dayton'un hiçbir şey olmamış gibi devam etmesi beklenemez" ifadelerin kullandı.

Emre, kritik uyarısında "Dayton'un dayattığı yapı çökerse Hırvat ve Sırplara sahip çıkacak büyük ağabeyleri var. Boşnakların isi bu iki unsurla beraber yaşamaktan kötü de olsa Dayton'u sürdürmekten başka seçenekleri yok. Dayton bu haliyle sürdüğü müddetçe ne Bosna diye bağımsız bir yapının sağlıklı işlemesi mümkün ne de Boşnakların toplumsal ve siyasal olarak gelişip ayakları üstünde durmaları" değerlendirmesini yaparak, "Ekonomik nedenlerle başlayan sosyal çalkantıyı, harakiriye dönüşmeden önce yapılan bir uyarı olarak görmeli" diye konuştu.

(haber7)

Haber Ara