Kılıçdaroğlu, partisinin TBMM Grup toplantısında yaptığı konuşmada gündemdeki konulara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Konuşması öncesinde Demokrat Parti'den CHP'ye katılan Ömer Şahin'e parti rozetini takan Kılıçdaroğlu, Mısır'daki turnuvada kalp krizi geçirerek hayatını kaybeden milli tekvandocu Seyithan Akbalık ve İstanbul Maltepe'e bıçaklanarak şehit edilen polis memuru Mehmet Ali Aydın'a Allah'tan rahmet, Taksim'de meydana gelen patlamada yaralananlara ise acil şifa dileğinde bulundu.
Ahlakın soylu bir kavram, tüm insanlığın ve tüm dinlerin ortak değeri olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, ahlakı içselleştirilmiş insanların güzel insan olduğunu söyledi. Hazreti Muhammed'in, "İnsanların en hayırlısı ahlakı en güzel olandır" ve "Yalandan sakının. Çünkü yalan bir tarafta, iman da bir taraftadır. Yalanla iman bir arada olmaz" dediğini ifade eden Kılıçdaroğlu, ahlakı simgeleyen temel normun yalan söylememek olduğunu belirtti.
Siyasetçinin ahlakının da yalanla ölçüldüğünü kaydeden Kılıçdaroğlu, "Eğer siyasetçi halkına hep doğruları söylüyorsa, dokuz köyden kovulmayı göze alıp yine doğruları söylüyorsa o siyasetçi benim başımın üzerindedir. Görüşü ne olursa olsun o siyasetçiye saygım vardır" dedi.
Türkiye tarihindeki önemli kişilerin doğrulukla özdeşleştiğini, bunun tipik örneğinin Yunus Emre olduğunu ve dergaha eğri odun bile getirmediğini anlatan Kılıçdaroğlu, "Siyasetçi halkın kanaat önderidir. Ülkeyi yönetmeye talip olur. O nedenle siyasetçi kimlik olarak halka örnek olmak durumundadır. Siyasetçinin ahlaklı olması lazım. Eğer siyasetçi yalan söylüyorsa toplumun siyasete olan güveni sarsılır" ifadelerini kullandı.
-"Ahlaklı olan gizli kapaklı işler yapmaz, medyaya müdahale etmez"
Bugün toplumun yüzde 90'ının siyasete olan güvenini kaybettiğini, buna yalan söyleyen, doğruları saklayan siyasetçilerin yol açtığını belirten Kılıçdaroğlu, kendisinin siyasete girerken her zaman ve her koşulda halka doğruları söyleme sözü verdiğini bildirdi. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Millet artık yalan söyleyen siyasetçiden bıktı. Doğruları söylememiz lazım. Doğruları söyleyeceğiz ve onun arkasında duracağız. Yalanla halkı kandırmak doğru bir şey değil. Bütün milletimin bilmesini isterim; kim sana yalan söylüyorsa emin ol onun eli senin cebindedir. Çünkü o yalanı seni kandırmak için, seni soymak için söylüyor.
Ahlaki değerleri yüksek olan bir toplumda yalan söyleyen siyasetçi koltuğunda bir gün bile kalamaz. Halka yalan söylemek ağır bir suçtur. Size oy veren halkı kandırıyorsunuz. Ahlaklı olan gizli kapaklı işler yapmaz, dümen çevirmez, medyaya müdahale etmez, 'Onun haberini yapmayın. Onu sakın bir yerlerde göstermeyin' demez. Ahlak farklı bir şeydir."
Siyasette sağlıklı bir ortamda her türlü demokratik rekabetin yapılabileceğine işaret eden Kılıçdaroğlu, ancak bu mücadelenin ahlak temeli üzerinden gerçekleştirilmesinin gerektiğini vurguladı.
-"Gürsel Tekin, Sarıgül'ün elini kaldıracak"
Son dönemde Türkiye'de "Alo Fatih" dönemi başladığını ifade eden Kılıçdaroğlu, "Burada sizlere dinlettiğim tapeler mahkeme kararı ile alınmış dinlemelerdir. Numaraları vardır, tarihleri vardır. Bir savcı fezlekesini imzalayıp gönderdikten sonra o fezleke artık kamunun malıdır, gizli kapaklı değildir" dedi.
"Dün bir tape düştü, yine Alo Fatih ile ilgili ama bu kez 'Mustafa Sarıgül'ü göstermeyin' diyor. 'Biliyorsunuz çok sıkıntılı bir dönemdeyiz. Neden gazetenin birinci sayfasında Mustafa Sarıgül'ün fotoğrafı var' diyor" ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, ardından Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile bir medya grubunun yöneticisi arasında geçtiğini ifade ettiği, CHP'nin İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan adayı Mustafa Sarıgül ile CHP Genel Başkan Yardımcısı Gürsel Tekin'in konu edildiği ses kaydını dinletti. Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Diyor ki 'neden gazetenin birinci sayfasına koyuyorsunuz?' diyor. Kim söylüyor? Bu ülkenin Başbakan'ı söylüyor. Çıksın yalanlasın bakayım. Kendi sesinden. Mahkeme kararı ile yapılmış bir dinleme. Öbürü de diyor ki 'Hiç meraklanma. Bak Sarıgül'ün karşısına Gürsel Tekin'i çıkarıyoruz. Bunlar kavga edecekler' diyor. Ama onların bilmediği bir şey var; önümüzdeki günlerde hep beraber göreceksiniz, Gürsel Tekin gidecek İstanbul'da Mustafa Sarıgül'ün elini kaldıracak. Onlar bizim parti kültürümüzü bilmezler. Biz de özgürlük var, herkes istediğini söyleyebilir, parti disiplini içinde. Herkes aday olabilir, parti disiplini içinde. Biz onlar gibi düşünmüyoruz, demokrasiye, özgürlüğe inanıyoruz. Biz bu ülkede yolsuzluk, hırsızlık, arsızlık olmasın istiyoruz."
CHP'nin ahlakı siyasete egemen kılmak isteğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Biz siyasete girdikten sonra mal varlığımızı kamuoyuna açık yüreklilikle açıklıyoruz. Onlar yırtık ayakkabıyla girip bugün dünyanın en zengin başbakanlarından biri oldular. Aramızdaki fark bu. Her yurttaşımın bu farkları bilmesini isterim" dedi.
Kılıçdaroğlu, vatandaşların siyasetçinin ahlaklısını sevmesini ve ona güvenmesini, katakulli işler yapana yüz vermemesini istedi.
-"Ne yapacaksın bu kadar villayı?"
Geçen hafta grup toplantısında Urla'daki villalardan söz ettiğini hatırlatan Kılıçdaroğlu, buna ilişkin dinlettiği ses kaydında özel yaşamla ilgili belli bölümleri çıkardıklarını aktardı. Villayı yapan kişinin bu villaların 35 yıldır orada olduğuna ilişkin açıklamasının doğru olmadığını, bunun internet üzerinden yapılan kısa bir araştırma ile bulunabileceğini söyleyen Kılıçdaroğlu, "Diyor ki 'Sadece başbakan gelsin, üç, beş gün tatil yapsın diye bu villaları yaptık'. Kızının yaptığı konuşmaları yayınlamak istemiyorum" dedi.
Başbakan Erdoğan'ın kızı Sümeyye Erdoğan'a ait olduğu iddia edilen tapelerden örnekler veren Kılıçdaroğlu, şu ifadeleri kullandı:
"Biz ne dedik; iki villa uğruna devletin valisini sattın sen. Ben merak ediyorum, nasıl bir anlayıştır Allah aşkına. Zaten bir villan var, iki villan var, üç villan var. Ne yapacaksın bu kadar villayı? Öbür dünyaya villa götürmeyeceksin. Bir insanda bu kadar dünya malı hırsı ben hiç görmedim. İlk kez bu adamda görüyorum. Dünya malına bu kadar sarılan bir insanı hiç hayatımda görmedim. Mal mülk desen var, para desen var, dolar desen var, avro desen var. Ne desen var. Yalan desen var, yalan da var. İftira deseniz o da var. Ama her konuşmanın arkasına Allah'ı ilave ediyor. En büyük günahtır. En temiz inancımızı siyasete, çıkarlarına alet ediyor. Onun için diyorum, Allah büyüktür diye. Rahmetli babam derdi ki 'oğlum sen doğru dur, eğri belasını bulur'. Bakın parça parça belalarını buluyorlar.
'Başbakan'a leke atıyorlar, iftira ediyorlar' diyor. Başbakan'a biz iftira etmiyoruz, senin ses bantların yayınlandı. Başbakan kirli mi? Kirli. Üstünde leke var mı? Var. Elbisesinde olsa bir sorun yok, diyeceğiz ki 'elbiseyi değiştir. Ama alnında leke var. Sorun da bu zaten"
-Kabataş iskelesinde yaşanan olay
Konuşmasında kadının Türk toplumundaki yerine ve önemine işaret eden Kılıçdaroğlu, Kabataş iskelesinde yaşanan olay ve sonrasındaki gelişmelere de değindi. "Bir yalan söylendi, Kabataş iskelesinde, bir yalan söylendi. Yalanı söyleyen Erdoğan" ifadelerini kullanan Kılıçdaroğlu, Başbakan Erdoğan'ın olayla ilgili açıklamalarını hatırlattı. Kendisinin de eğer böyle bir olay gerçekleşmiş ise bunu yapanların insan olmadığını ve hemen bulunarak cezalandırılmaları gerektiğini söylediğine işaret eden Kılıçdaroğlu, mağdurenin olayın nasıl yaşandığına ilişkin açıklamalarını kürsüden okudu.
Kabataş İskelesi'nin her gün çok sayıda insanın geçtiği bir yer olduğuna dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "Buradan bütün yurttaşlarıma özellikle erkeklere sesleniyorum; böyle bir olay olduğunda o iskelede bulunan herhangi birisi 'Beyler ne yapıyorsunuz? Bir kadına bu kadar adam saldırır mı?' demez mi? Der değil mi? İnsanlık dışı bir olaydır, eğer böyle bir olay varsa. Yapanlar insan değildir. Ben bunu da söyledim, eğer yapılmışsa" değerlendirmesinde bulundu.
(Sürecek)