Dolar

34,8613

Euro

36,7629

Altın

3.042,55

Bist

10.141,62

Yargı yürütmeye mi bağlanıyor?

Türkiye'de yargı sistemini sil baştan değiştirecek yasal düzenlemeler, peş peşe AKP hükümetince hayata geçiriliyor...

12 Yıl Önce Güncellendi

2014-02-15 05:12:05

Yargı yürütmeye mi bağlanıyor?
Özel yetkili mahkeme ve savcı dönemini sona erdirecek 5’nci yargı paketi niteliğindeki yasa teklifi Meclis Adalet Komisyonu'nda kabul edildi. Kamuoyunda ve Avrupa Birliği'nde tepki yarattığı için 24 Ocak'ta askıya alınmış olan Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısını değiştirecek yasa teklifi de TBMM Genel Kurulu'nun gündemine alındı.

Türkiye’de 5’nci yargı paketi aslında kamuoyunda uzun tutukluluk süreçlerinden duyulan rahatsızlık ile birlikte tartışmalı davalar için yeniden yargılama sağlanması için gündeme gelmişti. Ancak teklif umutları boşa çıkardı ve AKP, Özel Yetkili Mahkemeler’e ilişkin sadece 2 madde içeren 22 maddelik bir yasa teklifi sundu. Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı ancak AK Parti Grubu imzasını taşıyan teklif ile, telefon veya ortam dinlemenin zorlaştırılması ve soruşturma sürecindeki savcılık yetkilerinin, ''somut delil'' şartıyla kısıtlanması dikkat çekti. Bu nedenle muhalefet, özellikle savcılık yetkilerine kısıtlama getirilmesini, 17 Aralık’ta kamuoyuna yansıyan yolsuzluk ve rüşvet soruşturmalarına ‘yasal örtü’ örtülmesi olarak görüyor. Teklifte, telefon veya ortam dinlemeyi güçleştirecek düzenlemeler yanında mevcut yolsuzluk soruşturmalarını etkileyecek hükümler yer alıyor. Savcılık işlemlerine "somut delil" ön şartı getiriliyor. Artık kolluk personeli de Adalet Bakanı'nın izniyle soruşturulabileceği için emniyet personeli ile jandarma, MİT gibi koruma kalkanı altına alınıyor.

Kamuoyundaki itirazlara ve Ergenekon, Balyoz gibi davalar için yeniden yargılama beklentisine karşın teklif, TBMM Adalet Komisyonu'nda çok az değişikliğe uğradı. Muhalefetten gelen itirazlara rağmen teklif, gerilimlere sahne olan üç günlük müzakere süreci sonunda AKP çoğunluğuyla kabul edildi. Tekliften, 17’nci madde geri çekilirken, 1, 8, 10 ve 12’nci maddelerde ise kısmi değişikliğe gidildi.

TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek teklif ile Türkiye'de yargıda, "özel yetkili" kavramı artık rafa kalkmış gibi görünmekle birlikte aslında bu yetkiler ağır ceza mahkemelerine devredilmiş olacak. Teklif yasalaştığında, ÖYM'ler kalkacağı için Ergenekon, Balyoz gibi dava süreçlerine artık ağır ceza mahkemeleri bakacak. Ancak bu hükmün yetersizliği nedeniyle Ankara’da TBMM’ye çağrıda bulunmak üzere düzenlenen yürüyüş eylemine ise, çok sert bir polis müdahalesi yapıldı.

Peki yargı paketinde hangi yasal düzenlemeler var?
ÖYM kavramı tarih olacak. Ancak ÖYM yetkileri, ağır ceza mahkemelerine devredilecek.

Teklifte ÖYM’leri kapatacak 1’nci maddede muhalefet tarafından Ergenekon Davası’nda 6 aydır gerekçeli karar yazılmaması eleştirisi üzerine kısmi değişikliğe de gidildi. Bu değişiklik ile Ergenekon Davası gibi ağır ceza mahkemelerince hüküm açıklamasına rağmen halen gerekçeli kararı ilan edilmeyen tüm dava dosyaları için teklif yürürlüğe girdikten 15 gün sonra gerekçeli kararı tamamlama şartı getirildi.

Devlete karşı suçlar ve terör suçunda azami tutukluluk 10 yıldan 5 yıla, normal suçlar ve örgütlü suçlarda gözaltı süresi 24 saate inecek.

Yasa dışı dinleme veya kişisel verileri kaydeden kimseler için Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) öngörülen hapis cezasındaki üst sınır artık 1 yıl değil 3 yıl olacak.

Yasal süre sona ermesine rağmen kişisel verileri yok etmeyen görevliler için TCK'da öngörülen hapis cezası, artık 6 aydan 1 yıla kadar değil 1 yıldan 2 yıla kadar uygulanacak.

Ceza Muhakemesi Kanunu'ndaki (CMK) yasal dinleme içinse artık şüphe yeterli olmayacak, o şüphede "somut delillere dayalı" olma şartı aranacak.

Yasal dinleme kararında artık bir hakim kararı yeterli olmayacak. Ağır ceza mahkemesinden oybirliği şartıyla karar alınması gerekecek. Dolayısıyla 3 hakim arasında uzlaşma sağlanamazsa dinleme yapılamayacak.

Dinleme izni artık 3 değil 2 ay için verilebilecek. Eskiden hakim kararıyla dinleme süresini aylarca uzatmak mümkündü. Şimdi en fazla toplam 3 ay daha dinleme süresi uzatılabilecek.

Şüpheliye ait mekan veya işyerini teknik araçlarla izleme süresi ise, 4 hafta yerine 3 hafta olacak. Eskiden hakim kararıyla haftalarca uzatmak mümkün iken şimdi en fazla toplam 4 hafta daha izleme yapılabilecek.

Yasadaki "suç işlemek için örgüt kurma" suçu ortadan kalkacak. Dolayısıyla mevcut yolsuzluk soruşturmasındaki gibi "örgüt" suçlamasıyla dinleme veya teknik araçla takip yapılması da mümkün olmayacak. Böylece yolsuzluk operasyonunda tutuklanan Rıza Sarraf ve 2 bakanın oğlunun da soruşturulduğu TCK’nın 220. maddesindeki "suç işlemek amacıyla örgütü kurmak" suçlamalarında savcılıklar dinleme talep edemeyecek. Usul hükümleri geriye yürüyecek şekilde geçici maddeyle değiştiği ve lehe düzenleme yapıldığından Sarraf ve diğer tutukluların itirazla tahliyeleri gündeme gelebilecek.

Savcılık, yürüteceği her soruşturma işleminde artık "şüphe" veya "kuvvetli şüphe" gerekçe gösteremeyecek. O şüphe için mutlaka "somut delillere dayalı" olması şartı aranacak.

Savcılık artık polisi "gizli soruşturmacı" olarak görevlendiremeyecek. Bunun için de ağır caza mahkemesinden oybirliğiyle karar alınması gerekecek.

Soruşturma konusu suçla bağlantılı olmayan diğer tüm kişisel bilgiler derhal yok edilecek.

En üst dereceli kolluk amirleri hakkında soruşturma yürütülebilmesi de vatana ihanet, darbe veya silahlı isyan suçları haricinde artık Adalet Bakanı'nın iznine tabii olacak. Bu madde, Milli İstihbarat Teşkilatı için yapılan düzenleme gibi, mesela görev ihmali suçu işlenmesi halinde dahi polisleri de savcılık soruşturmasından kaçırma hükmü olarak algılanıyor. Polis teşkilatına böyle bir ‘koruma kalkanı’ sağlanması, yine mevcut yolsuzluk soruşturmalarında, savcılık tarafından verilen gözaltı, arama gibi kararları yerine getirmeyen polisleri korumak için yapıldığı gerekçesiyle tartışılıyor.

Savcılık, mal varlığı tedbir kararı için artık BDDK, SPK, MASAK ile Kamu Gözetimi, Muhasebe ve Denetim Standartları Kurumu’ndan söz konusu malın suçtan elde edildiğine dair rapor almak zorunda olacak. AKP önergesiyle komisyonda yapılan değişikliğe rapor alınacak kurumlar arasına Hazine Müsteşarlığı da eklendi.

AKP mevcut soruşturmalardaki dinleme kararları hakkında en geç 15 gün, tedbir kararları hakkında ise en geç 30 gün sonra yenileme kararı alınması hükmünden ise Adalet Komisyonu’nda vazgeçti. Teklifte 17’nci maddedeki bu hükümler, ’17 Aralık maddesi’ olarak eleştirilmişti.

Savcılık talebiyle mal varlığı tedbir kararını veya el koyma kararını ise artık tek hakim değil ağır ceza mahkemesi yani 3 hakim oybirliğiyle verecek.

Soruşturma aşamasından itibaren dosyadaki şüpheli veya müdafi, dosya içeriğini harçsız olarak alabilecek.

Teklifteki sürpriz ise, Danıştay ile ilgiliydi. Danıştay'ın, İdare'nin savunması olmaksızın yürütmeyi durdurma kararı alma yetkisi tırpanlandı. Danıştay, artık İdare'nin atama, nakil, görev - ünvan değişikliği işlemleri hakkında savunma beklemek zorunda kalacak.

Danıştay'ın kararını uygulamayan kamu görevlisi aleyhine artık tazminat davası da açılamayacak.

Yargıtay da itiraz etti
Bu arada Meclis Adalet Komisyonu’nda, Yargıtay’dan itiraz geldi. Yargıtay 12’nci Ceza Dairesi üyesi Gürsel Yalvaç, "taşınmazlar, hak ve alacaklara el koymada ağır ceza mahkemesinin oybirliğiyle karar vermesi ve karardan önce BDDK ve SPK gibi kurullardan rapor istenmesini" öngören 10’ncu madde için ‘yargı bağımsızlığına aykırı’ tespitinde bulundu. Yalvaç, "Eğer bireysel haklar çok fazla güvence altına alınırsa, suçla mücadelede başarı sağlanması mümkün değildir. Mensubiyet hissiyle hareket edip hukuka aykırı kararlar verenlerin hakimlik ve yargı mensubiyeti kimliğini yitirdiğini düşünmekteyim" dedi.

Mahkemelerin kararlarında bilirkişilere başvurabileceğini ancak belirli bir kişiye ya da kuruma başvurma zorunluluğu getirilmesini eleştiren Yalvaç, "Bu hükmün yargı bağımsızlığına aykırı olduğunu düşünmekteyiz. Bunu hukuken doğru bulmamaktayız. Rapor alınmasının doğru olmadığını, itiraz vuku bulduğunda yargılama aşamasında rapor alınması gerektiğini düşünmekteyim" diye konuştu.

Dinleme ve mal varlığına tedbir kararlarında ağır ceza mahkemesinde 3 hakim tarafından oybirliğiyle karar alınması şartını getiren hükmü de eleştiren Yalvaç, bunun suçla mücadelede zaafiyete yol açacağını savundu. Yalvaç, "Böyle bir zorunluluk getirdiğimizde, bir hakim karara karşı oy kullandığında hâkim üzerinde de şaibe doğacaktır" dedi.

Ancak Yargıtay’ın itirazına rağmen söz konusu madde kabul edildi. Komisyonda sonra diğer maddelerde Yalvaç’a yeniden görüş sorulmadı.

Komisyonda ‘fezleke’ sürprizi
Ayrıca Adalet Komisyonu’ndaki yargı paketi görüşmelerine, 3 bakan hakkında yolsuzluk ve rüşvet soruşturması kapsamında hazırlanan fezleke dosyalarının üst yazısı damga vurdu. CHP Milletvekili Ali Özgündüz'ün okuduğu üst yazı ile ilk kez 26 Aralık 2013’deki kabine revizyonu ile hükümetten ayrılan, ancak soruşturma sürecindeki Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan, İçişleri Bakanı Muammer Güler ve AB Bakanı Egemen Bağış hakkındaki suçlamalar ortaya çıktı.

Özgündüz’ün komisyon görüşme tutanaklarına geçirdiği yazıya göre, Zafer Çağlayan hakkında, 5607 sayılı Kaçakcılıkla Mücadele Kanunu’na muhalefet ile TCK’nın ilgili hükümleri uyarınca resmi belgede sahtecilik ve birden çok kez rüşvet almak suçlamaları fezlekede yer aldı. Muammer Güler hakkında, sahte belge düzenlemek soruşturmanın gizliliğini ihlal etmek nüfuz suiistimali yapmak ve birden çok kez rüşvet almak, suçlamaları yapıldı. Egemen Bağış hakkında birden çok rüşvet almak suçlamasına yer verildi.

Bu suçlamaların ekteki soruşturma belgelerinde iddia edildiği açıklandı.

Üst yazıda, 3628 sayılı mal bildirimi ile ilgili kanun kapsamında, Cumhuriyet Savcısı'nın sanıklar hakkında doğrudan doğruya soruşturmaya başlama yetkisine sahip olduğu da vurgulandı. Cumhuriyet Savcısı’nın Bakanlar hakkında soruşturmanın bildirileceği yetkili amir olarak ise TBMM ve TBMM Başkanlığı işaret edildi. Dolayısıyla fezleke dosyalarını düzenleyen Cumhuriyet savcılığı, Bakanlar hakkındaki soruşturmadan dolayı bilgilendirileceği ve muhatap alacağı yetkili amir olarak sadece Meclis'i gösterdi.

HSYK teklifi de yeniden geri geldi

Türkiye'de yargı sistemini yürütmeye bağlayacağı için tartışma yaratan Hakim ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun (HSYK) yapısını değiştirecek yasa teklifi, Başbakan Erdoğan'ın talimatıyla yeniden Meclis Genel Kurulu gündemine alınıyor.

Yasa teklifi için AK Parti Grup Başkanvekili Mustafa Elitaş, ''Büyük ihtimalle yarın (Cuma) gündeme geliyor'' dedi. CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi ise, Cumhurbaşkanlığı'nın kararını beklemeksizin HSYK düzenlemesini Anayasa Mahkemesi'ne götüreceklerini açıkladı.

Yasa teklifi, Meclis Adalet Komisyonu'nda uçan tekmeli, tokatlı sert kavga sahnelerine yol açmıştı. Ardından Meclis Genel Kurulu'nda, Türkiye Adalet Akademisi'nin özerkliğini ortadan kaldıracak 21 maddelik ilk bölümü kabul edilmiş, sonra Başbakan Erdoğan'ın talimatıyla 24 Ocak'ta görüşülmeye devam edilmesinden vazgeçilmiş ve askıya alınmıştı. Şimdi yasa teklifindeki HSYK ile ilgili kalan 25 madde Meclis Genel Kurulu'nda görüşülecek.

Amerika'nın Sesi

Haber Ara